Öğrenme ve Kırılgan Dikkat: Neden Sürekli Dağılıyoruz?

Öğrenme, tekrara bağlı olarak davranışta meydana gelen ve kalıcılığı şartlara göre farklılaşan değişikliktir. Öğrenmeden söz edebilmek için davranışta bir değişiklik olması gerekmektedir. Bu değişikliğin kalıcı olması ise öğrenilen şeyin ne kadar sık kullanıldığı ile doğru orantılıdır. Başka bir deyişle, öğrenilen bilgi hayatın içinde ne kadar çok kullanılırsa unutma az olur.

İnsanın yaşamı boyunca çoğu zaman bilinçli bazen de bilinç dışı ile yaptığı eylemlerin tümü aslında hayatta kalabilmesi içindir. Besin bulmak, üremek, korunmak, hatta uyumak gibi birçok temel eylem içinde bulunduğu doğaya uyum sağlayarak hayatta kalmasına yöneliktir. İlkel zamanlardan günümüze temel ihtiyaçların öneminin yanında hayatta kalabilmek için başka becerilerin öğrenilmesi de söz konusudur. Duygu kontrolü, problem çözme, mesleki beceriler bunlardan en önemlileridir.

Yaşam boyu devam eden öğrenme sürecinde, öğrenmeyi gerçekleştiren bilişsel süreçler vardır. Öğrenme için gerekli olan bu bilişsel süreçlerden biri dikkattir. İnsanlar görsel, işitsel veya kinestetik (fiziksel eylemlerin ön planda olduğu öğrenme) gibi farklı öğrenme stilleri ile öğrenebilirler. Öğrenme stili hangisi olursa olsun dikkat her öğrenme stili için aynı önemi taşımaktadır.

Dikkat; bireyin belli bir zaman diliminde birçok uyarıcı arasından bir uyarıcıya odaklanmasını ve diğer uyaranları dışarıda bırakmasını gerektiren zihinsel bir süreçtir. Dikkat faktörünün öğrenme sürecindeki önemi; öğrenme için gerekli olan doğru uyaranı, benzer birçok uyaranın arasından seçebilme olarak tarif edilebilir.

Dikkatin tanımında; zamana, odaklanmaya ve diğer uyaranların dışarıda bırakılmasına vurgu yapılmaktadır. Bunlar dikkat becerisinin yapısının anlaşılması için önemlidir. Dikkatin öğrenme sürecindeki etkisi; bilgiyi duyular aracılığıyla algılamak, uygun olan bilgiye karar vermek, öğrenme için gerekli olan anlamı sağlayarak kısa süreli belleğe aktarmak ve günlük hayatta bu bilgiyi deneyimlemek olarak ifade edilebilir. Dikkat, öğrenmenin gerçekleşebilmesi için bilgiye/uyarana odaklanmayı sağlar. Bilgilerin kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe aktarımını kolaylaştırır, böylece bilgi uzun süreli bellekte kalıcı olmak üzere korumaya alınır. Bilginin anlamlı olması öğrenmeyi kolaylaştırır; bu nedenle dikkat, bilginin anlamını kavramada önemli rol oynar. Dikkatin dağıldığı zamanlarda bilgi, yüzeysel olarak algılanıp anlamlandırılır. Problem çözmek için strateji planlanmak, stratejiyi uygulamak ve gerekiyorsa farklı bir stratejiye dönüştürmek noktasında dikkatin oldukça önemli bir katkısı bulunmaktadır. Öğrenme için kritik olan bu adımlarda dikkat becerisinin önemi kadar sınırlarını da bilmek, öğrenme sürecinde dikkatin dağılmasını önlemek ve sürekliliğini sağlayabilmek için gereklidir. Dikkat becerisi; seçici dikkat, sürekli dikkat ve odaklanmış dikkat türlerini içinde barındırır.

Seçici dikkat, belirli bir uyarana yoğunlaşırken aynı çevre içindeki diğer uyaranları dışarıda bırakabilme yeteneğidir. Bu dikkat türüne örnek olarak; durakta gelmesini beklediğimiz otobüsün numarasını diğer otobüslerden daha önce fark edebilmek verilebilir. Sürekli dikkat, uzun bir süre belirli bir göreve yoğunlaşabilme yeteneğini ifade eder. Bu dikkat türüne örnek olarak bir yoğun bakım hemşiresinin, hastanın monitörünü sürekli takip ederek bulgularda herhangi bir farklılığı fark edebilmesi ya da bir öğrencinin ertesi gün teslim etmesi gereken bir proje ödevini geç saate kadar uyumadan hazırlaması verilebilir. Odaklanmış dikkat ise dikkatin tek bir uyarana uzun süre boyunca aktarılmasını tarif eder. Seçici dikkatten farkı odaklanmış dikkat türünde kişi tek bir uyaranı seçer ve tüm faaliyetlerini uzun bir süre o uyarana yansıtır. Bir öğrencinin sınava hazırlanırken konuya odaklanmayı sağlamak için telefonunu kapatması, çevreden gelebilecek gürültüye aldırmadan sadece çalışmasına yönelmesi örnek verilebilir.

Bir bilgi ya da becerinin öğrenilmesinde ve bir problemin çözümünde dikkat süreci sağlıklı işlemelidir. Sanayi devrimi ile toplumsal bağlamda birçok sistem dönüşüm yaşarken, değer gören beceriler de oldukça farklılaşmıştır. Hızın ve tüketimin birinci sırada önem taşıdığı bu yeni düzende, bireylerin de bu hıza ayak uydurması ve daha hızlı düşünüp daha hızlı üreten bireyler haline gelmeleri söz konusu olmuştur.

Yoğun uyaran akışında, dikkatin rol oynadığı tüm süreçler etkilenmektedir. Dikkat becerisi ise hızdan en fazla etkilenen bilişsel alandır. Bir bilgiyi ve/veya beceriyi edinmenin, öğrenmenin kalıcı hale dönüşmesinin ve ayrıntılara hâkimiyetin ancak derine inebilen ve zamanla sindirilen bir süreç ile gerçekleşmesi mümkündür. Yüzeysel ilgilenme hali, öğrenme yerine sadece konu hakkında fikir sahibi olmayı sağlayabilir.

Teknoloji Çağında Hız ve Dikkat

Günümüzde teknoloji ile hızla değişen süreçler nedeniyle dikkati olumsuz etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Bunlar dikkati olumsuz etkileyip öğrenme sürecini ve hatta günlük yaşam akışının kendiliğinden olma halini bozarken, bu bozucu etkilerin tam olarak farkına da varılmamaktadır.

Dikkati zorlayan ve bozan faktörler; teknoloji, çevre ve duygusal süreçler olarak ele alınabilir. Teknoloji bağlamında akıllı telefonlar, sosyal medya; çevre bağlamında gürültü, kalabalık ortamlar, seçeneklerin çokluğu, hareketli görsel ve işitsel çeldiricilerin varlığı; ruhsal bağlamda ise aşırı kaygı ve korku, travmatik süreçler ve çeşitli psikosomatik hastalıklar sayılabilir.

Akıllı telefon kullanımının birçok uygulamaya imkân tanıması, görünürde işlerin pratik bir hızla yürütülebileceği düşüncesini doğurmuştur. Elektronik postaların her an okunabilir ve yanıtlanabilir olması, aranılan adres bilgisine haritada konumu takip ederek ulaşabilme, ya da herhangi bir ihtiyacımıza sözel ve/veya görsel bilgi ile yanıt bulmak, zaman açısından ekonomik görünmektedir. Bununla birlikte, bu faaliyetlerin bir arada oluşu, sürekli bir uyarılma hali yaratmakta ve dikkatin de bölünmesine neden olmaktadır.  Çünkü internet aracılığıyla akıllı telefon ya da diğer teknolojik sistem üzerinden çeşitli uygulamalar arasında hızlı geçişler yapmak, aslında her bir işe kısa da olsa dikkatli zaman ayırmak yerine (sınırlı olan) dikkati aynı anda birçok iş için kullanmak anlamına gelmektedir. Aynı anda birden fazla iş ile ilgilenmek de dikkatin dağılmasına neden olmaktadır.

Çevrede; işitsel uyaranların ses kirliliğine dönüşecek kadar yoğun olması ve görsel uyaranların çokluğu, odaklanmayı ve dikkati sürdürmeyi zorlaştırmaktadır. ABD’de Oregon Üniversitesinde görev yapan Prof. Dr. Michael Posner tarafından yürütülen bir araştırmada, bir işe odaklanmışken dikkat dağıldığında aynı odaklanma durumuna geri dönmenin ortalama yirmi üç dakika sürdüğü belirlenmiştir. (Mark, 2015) ABD’de yapılan başka bir çalışmada ise olağan bir günde ofis çalışanlarının bir saat kesintisiz çalışma fırsatını hiç bulamadıkları kaydedilmiştir. Araştırmalardan gelen bu bilgiler işin sürdürülmesi ve sonuçlanmasında dikkatin oldukça bozulduğunu gösteriyor. Bu doğrultuda dikkati sürdürebilmek için çevresel uyaranların hangilerini dışarıda bırakmak gerektiğine karar vermenin önemi daha çok ortaya çıkmaktadır. (MacKay, 2019)

Dikkati sürdürmeyi zorlaştıran bir diğer konu da duygusal süreçlerdir. Öğrenme sürecinde bir miktar kaygı ve stres kişinin işi yapabilmesi için harekete geçmesini ve süreç boyunca aktif olmasını desteklemektedir. Ancak kaygı ve stresin öğrenmeyi bozacak seviyede yüksek olması, dikkatin bir noktaya yoğunlaşmasını imkânsız hale getirebilmektedir. Yönetilmekte zorlanılan duygu durumları birey için zihinsel ve ruhsal yıpranma ile sonuçlanmaktadır. Sakinleşmek, duyguları ayrıştırmak ve bunların şiddetli yaşanmasına neden olan travmatik süreçleri anlamlandırmak ve gerekiyorsa destek almak yaşam kalitesinin iyileşmesini ve dikkatin de işlevselliğinin korunmasını sağlayacaktır. Yavaşlamanın, sessiz durabilmenin hatta belli bir süre eylemsiz kalmanın deneyimlendiği yoga, meditasyon ve tai chi gibi, felsefe alt yapısının güçlü olduğu tekniklerin, odaklanma becerisini arttırdığı bilinmektedir. (Claxton, 2016)

Dikkat Hakkında Bir Gerçek

Teknolojinin hızlı gelişimi ile bilgisayar sistemlerinin hayata dahil olması, bu sistemin yapısının aynı anda birden fazla eylemi gerçekleştirmesini sağlamıştır. Çoklu görev  (multitasking) adı verilen bu sistemsel özellik, iş yaşamında işlerin gerçekleşme hızını da göreceli bir şekilde arttırmıştır. Ancak özünde mekanik sistemlere ait olan çoklu görev özelliği, bir süre sonra insandan da beklenen bir performans haline gelmiştir. Aynı anda birden fazla iş ile meşgul olmak başarı tanımının da içine girmiştir. Gerçekte ise beyin tek bir işe odaklanabilmektedir. Öğrenmenin gerçekleşmesinde dikkatin rolü, beynin tek bir uyaran ile ilgilenebildiği gerçeğini kabul etmekten geçiyor. Beynin  yapısal gerçeğini anlamak ve insanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğin yani evrimleşmiş zihinsel (bilişsel) süreçlerin de sınırları olduğunu bilmek; günümüzde çalışma sistemlerini yeniden yapılandırmak ve dikkat becerisini koruyabilmek adına önem taşımaktadır. Laboratuvar ortamında yapılan çalışmaların sonucunda; aynı anda iki iş yapıldığında, bir işten diğerine geçerken beynin çok hızlı bir bölme yaptığı ve diğer işe geçerken kendini tekrar şekillendirmek durumunda kaldığı belirlenmiştir (Miller, 2017). Beynin tek bir işe odaklandığı duruma göre, performans her zaman daha düşük gözlemlenmiş ve yine bu hızlı bölünmeden dolayı işin daha uzun sürede tamamlandığı gözlemlenmiştir. Sonuçta, aynı anda yapılmaya çalışılan birden fazla iş arasında geçişlerin yaşanmasının, dikkati zayıflattığı ve işin yapılma süresini uzattığı gerçeği önem kazanmıştır.

Günümüzde internet pek çok kişi için bilgi edinmenin en kolay aracıdır. İnternet çağında bilgiye ulaşmak hızlı ve kolay gibi görünse de, aslında doğru bilgiye ulaşmak daha fazla dikkat gerektiren bir sürece dönüşmüştür. Bilgi; sayısız seçenekleriyle hazır gibi dursa da bilginin özüne ulaşmak ancak yavaşlamak, ayrıntıları görebilmek ve derinleşebilmek ile olmaktadır. Doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmak için daha dikkatli kaynak araştırması yapmak gerekmektedir.

Yaratıcılık ve Dikkat

Yaratıcı bir ürün ortaya çıkarmak veya bir beceriyi öğrenmek için dikkatin sürekliliğini sağlamak önemlidir. Çünkü yaratım sürecinde bireyin kendi başına kalabilme kapasitesi kadar, dikkati koruyabilmek için birçok uyaranı çalışma sürecinden uzak tutmak da gerekmektedir.

Yaratım sürecinde, daha önceden öğrenilmiş bilgiler ile şimdi zihinde canlanmış olan yeni bir fikrin karşılaşması ve bu etkileşimden ortaya yeni ve farklı bir ürünün ortaya çıkması söz konusudur. Yaratım sürecine yeni öğrenmeler de eşlik edebilir. Hem bu yeni öğrenmeler hem de yaratıcı bir ürünün oluşturulup geliştirilmesi esnasında dikkatin tamamlayıcı rolü oldukça önemlidir. Sürecin planlanması, çalışmaların sürekliliğinin sağlanması dikkat kontrolünün sağlanması ile mümkündür. Bireyin zaman zaman da dikkatin kontrolünü bilinçli olarak serbest bırakabilmesi fikir akışının ortaya çıkması açısından değerlidir. Bu fikir akışı aracılığıyla yaratıcı süreçler sekteye uğramaz ve birey daha özgün şekilde ürünler ortaya koyabilir.

Dikkat Becerisini Koruyabilmek

Yaşam boyu devam edecek olan öğrenme ve onun en önemli bileşenlerinden olan dikkat; her bireyin kendini tanıması ve hayat kontrolünü sağlayabilmesi açısından önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Teknolojinin hayatımızın birçok alanına eşlik ettiği günümüzde, işlerin hızlı ilerlemesi ve sonuçlanması önemlidir. Bireyin hayatında ise hızlı sonuçlanan işler, daha çok zaman yaratarak bireye konfor sağlamaktadır. Teknolojinin getirdiği bu hızın hayata kattığı olumlu ve geliştirici yönlerini unutmadan dikkat üzerindeki bozucu etkisi, bireysel bağlamda uygulanabilecek düzenlemeler ile en aza indirilebilir.

Hızın bozucu etkisini en aza indirmek için yapılabileceklerden bazıları şöyledir:

  • Bir çalışmaya geçmeden önce, öncelik sıralamasını gerçekçi yapmaya çalışmak,
  • Çalışma sırasında dikkatin dağılmasını önlemek için telefondan uzak durmak,
  • Odaklanma gerektiren zaman aralığında telefonun sessize alınmasını sağlamak,
  • Çalışma süresi boyunca sosyal medya için internet bağlantısını kapatmak,
  • Sosyal medya kullanımı için belli bir saat aralığı belirlemek,
  • Uykuya geçmeden önce mavi ekrandan uzak durmak,
  • Gereksiz uyaranlarla dikkatin dağılmasını önlemek için çalışma ortamını sadeleştirmek,
  • Çalışmayı bozacak seviyede olan gürültüden uzak bir ortamda çalışmak,
  • Meditasyon, yoga vb. uygulamalar ile zihnin güçlendirilmesini desteklemek.

Bunların yanı sıra, bir zaman yönetimi tekniği olan “Pomodoro” tekniği ile çalışmalar planlanabilir. Pomodoro tekniğinde, yapılacak iş için 25 dakikalık süreler belirlenir ve bu süre sonunda 5 dakika mola uygulanır. Bu döngü 4 kere tekrarlandıktan sonra 15-20 dakikalık daha uzun bir mola verilir.

Bireyin öğrenme sürecinde, dikkatinin birden fazla değişkenden etkilendiğini bilerek, bireysel ihtiyaçları bağlamında düzenlemelere yoğunlaşması, öğrenmesini daha verimli kılacaktır. Öğrenme sürecinin tek tip ve herkes için geçerli olmadığını fark etmek; bireysel farklılıkları karşılayacak şekilde esneyebilmek ve farklı yöntemlerle yaklaşımlar geliştirebilmek önemli olacaktır.

Yazan:
Feray İlme
Danışman Psikolog 

Kaynakça

Hari, J (2022). Çalınan Dikkat. Metis Yayınları

Gazzaley,A ve Rosen, D. Larry (2018) Dağınık Zihin. Metis Yayınları