İnsanın, hayatı boyunca sahip olmayı arzu ettiği pek çok şey olur. Çocuklukta, marketteki bir şekere sahip olmak çok önemliyken; yaş ilerledikçe istekler, yeni bir telefon, son model bir otomobil, bahçeli bir ev, kazanılacak bir ödül ya da sadece bir kişinin atanabileceği bir pozisyon gibi dönüşüme uğrar. Hayal edileni elde etmek az ya da çok bir emek ister. Kimi zaman o hedefe ulaşılır, kimi zamansa hayal kırıklığı yaşanıp bu zorlayıcı duyguyla baş etmeye çalışılır. Kişinin diyete başladığı gün kendisine en sevdiği tatlının ikram edilmesi gibi, anlık karşı konulması güç istekler de vardır. Peki, bu istekleri gerçekleştirmeye çalışırken ne oluyor da bazıları hazzını erteleyebiliyor, hayal kırıklığıyla baş edebiliyorken bazıları da dürtü kontrolünde zorlanabiliyor?
Yaş dönemi açısından ele alınacak olursa bir anaokulu çağı çocuğunun arkadaşının oyuncak arabasını alıp evine götürmek istemesi, bir ilkokul çağı çocuğunun sınıf arkadaşının süslü kalemini alıp gizlice çantasına koyması ya da bir ön ergenin annesinin cüzdanından bir miktar parayı izinsiz alıp kendine bir şeyler alması… “İzinsiz alma davranışı” olarak ifade edilebilecek bu örnekler, aynı şekilde değerlendirilebilir mi? 3 yaşındaki çocuğun arkadaşının oyuncağını almasıyla 40 yaşındaki bir yetişkinin mağazadan bir şalı gizlice çantasına koymasına aynı açıdan mı bakmak gerekir?
Tüm bu noktalardan bakıldığında süreci gelişimsel yani yaş dönemi özellikleri göz önünde bulundurularak değerlendirmek önemlidir. Her insanda “doğru ya da yanlış”, “iyi ya da kötü”, “yapılması hoş karşılanabilen ya da hiçbir şekilde kabul edilmeyen” davranışların neler olduğuna ilişkin yargılar bulunmaktadır. Bu yargılar, içinde yaşanılan toplumun bireylerden uymasını beklediği kurallarla aile ortamında işlenen değerler sistemi içinde şekillenir. Bunun yanı sıra gelişimsel basamaklarına bakıldığında her yaş döneminde davranış basamakları açısından beklendik ve ortaya çıkabilecek süreçleri vardır.
İzinsiz Alma Davranışında Gelişim Dönemi Özelliklerinin Etkisi
Gelişim dönemi özellikleri denince akla gelen ilk isim, İsviçreli bir gelişim psikoloğu olan Jean Piaget’ dir. Tüm yaşamını çocukların gelişim sırasında bilgiyi öğrenişinin nasıl şekillendiğine adamıştır. (Akay, 2016). Piaget’ nin çocuğun zihinsel gelişimine dair açıklamaları 4 dönemi içermektedir.
- Duyu Hareket Dönemi (0-2 Yaş)
Bu dönem çocuğun merakla dünyayı keşfetmeye çalıştığı ve refleksif davranışlar sergilediği bir dönemdir. Bir anlamda çocuk, hoşuna giden bir şeyi alır ve bunun herhangi olumsuz bir anlamı yoktur.
- İşlem Öncesi Dönem (3-6 Yaş)
Bu dönem çocukları benmerkezcidirler. Henüz kendilerinin algıları dışında bir bakış açısı olduğunu anlayamazlar. Çocuk kendisini evrenin merkezinde görür (Kol, 2011). Dolayısıyla, 3 yaşındaki bir çocuğun başkasına ait olan beğendiği bir oyuncağı alması olasıdır. Yapılması gerekense, böyle bir davranış olduğunda başkasına ait bir oyuncağı izinsiz alıp evine götüremeyeceği hakkında konuşmaktır.
- Somut İşlemler Dönemi (7-11 Yaş)
Bilişsel olarak çocuk gelişim gösterse de, hala soyut kavramları anlamlandırabilecek beceriye sahip değildir. Bunun yanında, 7 yaşındaki bir çocuğun artık mülkiyet kavramı ile ilgili fikri vardır. Ancak o da, yanlış olduğunu bile bile, dürtüsünü kontrol etmekte zorlanabileceğinden, sırf çok beğendiği için bir eşyayı izinsiz alabilir. Bu durumda, çocuğun davranışının nedeni üzerine düşünmek, onunla davranışı hakkında konuşmak, hatasını telafi etmesi için yol gösterirken suçlayıcı olmamak önemlidir.
- Soyut İşlemler Dönemi (12 Yaş Üzeri)
Çocuk bu dönemde, kendi düşüncelerinin ve söylediklerinin en doğru olduğunu, herkesin dikkatinin kendi üzerinde olduğunu ve kimseye yaranamadığını düşünür (Kol, 2011). Soyut düşünebilmenin başladığı bu dönemde, otoriteye karşı gelme ve akran grubunda kabul görme ihtiyaçları ön plandadır. O nedenle, sergilenen her tür olumsuz davranış anne baba için önemli bir mesajdır, doğru okumak gerekir.
İzinsiz Alma Davranışının Olası Nedenleri
- Bir eksikliği tamamlama çabası:
Anne baba olarak ilk üzerinde durulması gereken, çocuğun nasıl bir ihtiyaçla, neye doyum sağlamak için o nesneye sahip olmaktan kendini alamıyor olduğudur. Aile içi iletişimde mi sorun var? İlgi eksikliği mi söz konusu? Yetişkinin dikkatini mi çekmeye çalışıyor? Kendisini güçlü hissettiği herhangi bir alan mı yok? Akran ilişkilerinde sorun yaşıyor da, izinsiz alarak bir açıdan arkadaş mı kazanmaya çalışıyor? Sırf bir gruba dâhil olmak için onlarla aynı davranışı mı sergiliyor? Bir şeyi çok istiyor, ancak alım gücü mü yok? Kardeş doğumu sonrası anne babasının kendisini artık sevmediğini düşünerek ilgi mi çekmeye çalışıyor? Sorular çoğaltılabilir… Bu durumda çocuğun duygusu ve ihtiyacı doğru tespit edilmeli, yoksunluk duyduğu alan sevgiyle kapsanarak üzerinde çalışılmalıdır.
- Sosyal beceri eksikliği:
Yaşamın her anı, kişiye mutluluk getirmeyebilir. İnsan, kimi zaman üzüntü, öfke, hayal kırıklığı, sıkılma, yalnızlık gibi duygularla baş etmek durumunda kalır. Sorun durumlarında etkili çözüm önerileri getiremeyen, dürtülerini kontrol etmekte zorlanan, akranlarla iletişim kurmakta ve sürdürmekte sorun yaşayan, özgüven konusunda destek ihtiyacı duyan ve güven alanını inşa etmede zorlanan çocuklarda izinsiz alma davranışı daha sık gözlemlenir. Bu nedenle doğduğu andan itibaren, çocuğun duygusu fark edilip aynalanarak duygu, düşünce ve isteklerini ifade edebilmesine imkân tanınarak, akranları ile sık bir araya getirilerek, dürtü kontrolü ve sorun çözme becerileri desteklenerek sosyal duygusal becerilerine yatırım yapılmalıdır.
- Yetişkinin yanlış tutumları:
Anne babaların, çocuklarına küçük yaştan itibaren mülkiyet kavramının zeminini oluşturacak söylemlerde bulunmaması, çocuğun kendisine ait olan ve olmayan nesneleri ayırt etmesini güçleştirir. Dolayısıyla başkasının sınırına girmekte de bir sakınca görmeyebilir. Aşırı kontrolcü anne baba tutumlarının da “Otoriteye karşı gelme” dürtüsüyle çocukta izinsiz alma gibi davranış sorunlarına neden olabileceği gözlemlenebilmektedir. Yanlış anne baba tutumlarına verilebilecek diğer örnekler de, olayın “Çocuktur yapar.” diyerek önemsenmemesi, “Benim çocuğum öyle şeyler yapmaz.” diyerek üstünün kapatılması ya da aşırı tepki vererek çocuğun cezalandırılmasıdır.
Anne Babalar Nelere Dikkat Etmeli, Konuyu Nasıl Ele Almalıdır?
Hangi yaşta olursa olsun, izinsiz alma davranışı anne babalar için endişe uyandırıcıdır. Genelde verilen ilk tepkiler de ayıplama, korkutma ve cezalandırma yönünde olabilmektedir. Oysa ilk yapılması gereken çocuğa küçük yaştan itibaren mülkiyet kavramının öğretilmesidir. Benim ve benim olmayan kavramını oturtmak için; onun eşyalarını kullanırken izin almaya, çocuk anne babanın bir eşyasını izinsiz aldığında bu davranışın uygun olmadığı ile ilgili konuşmaya, odasına girerken kapısını çalmaya ve ilkokul çağından itibaren harçlık vermeye özen gösterilmelidir.
Günlük yaşam akışı içinde çok da önemli görülmeyen, çocuğun oda kapısının çalınarak içeri girilmesi davranışı, çocuğa bir birey olarak görüldüğünü ve ona ait bir alana izni olmadan girilmeyecek kadar saygı duyulduğunu hissettirir. Düzenli harçlık verilmesi ve parasının kontrolünü kendisinin sağlaması bir çocuk için güçtür ancak iyi hissettirir. Bu gücü doğru kullanabilmesi için de anne babalar olarak parasını doğru yönetme konusunda model olunmalıdır. Çocuk, doğru ve doğru olmayan davranış kalıplarını önce ailede öğrenir, ev ortamından dışarı çıktığında da bu kalıplar üzerine yeni davranış modellerini yaşamına dâhil etmeye devam eder. O nedenle hangi davranış doğrudur? Hangisi değildir? Hatalı davranış sergilendiğinde karşıdaki kişi ne hisseder? Yanlış davranıldığında kişinin kendisi ne hisseder? gibi konular çocuk doğduğu andan itibaren ilmek ilmek işlenmelidir.
Çocuk eğitiminde bir önemli konu da “Dürüstlük” değeridir. Bir çocuğun doğruyu söylemekten kaçınmasının temel nedeni doğruyu söylerse karşılaşacağı tepkiden duyduğu endişedir. Bunun yanında hata toleransı düşük, mükemmeliyetçi, beklentisi yüksek olan ya da çocuğun vereceği tepkiyle nasıl baş edebileceğini bilemediği için, çocuğuna dürüst davranmakta zorlanan anne babaların çocuklarının yalan söylemeye daha yatkın oldukları görülebilmektedir. Oysaki çocuklar, ne yaparlarsa yapsınlar aile içinde dürüstlüğün kabul gördüğünü hissetmelidir. Zaten yaşamın getirdiği doğal yaptırımlar vardır. Çocuk hatalı davranışı telafi etmek için de elbette çaba sarf etmelidir ancak dürüst davrandığı için de mutlaka takdir edilmelidir.
Çocuğa hakları kadar, sorumluluklarının da olduğu hissettirilmelidir. “Özgürlük” diye tanımlanan alan sınırsız değildir, kişinin özgürlüğü, başkasının özgürlük alanına temas ettiği noktaya kadardır. Çocuk, kendi sınırının nerede bittiği ile ilgili farkındalık kazanmalıdır. Başkasına ait bir eşyayı eve getirdiğinde, yaşı kaç olursa olsun, mutlaka üzerine konuşulmalıdır. Bunun yanlış bir davranış olduğu, herkesin bazen hatalı davranışlar sergileyebileceği, arkadaşının o eşyası kaybolduğunda ne hissetmiş olabileceği, mutlaka özür dileyerek geri vermesi gerektiği anlatılmalıdır. Özellikle okul öncesi dönemde büyük tepkiler verilmemeli, cezalandırma yönteminden kaçınılmalıdır. Bu süreçte, çocuk kitapları ve çizgi filmler de kaynak olarak kullanılabilir.
Son söz olarak, çocuklar baş etmesi güç bir durumla karşılaştıklarında nasıl davranacakları ile ilgili aldıkları referans noktası anne babalarıdır. Sakin kalarak, dengeli ve tutarlı davranışlar sergileyerek iyi birer model olmak, küçük yaştan itibaren bazı davranış kalıplarını öğretmek, sorun durumunda yol gösterici, destekleyici bir tutum sergileyerek doğru davranışları hatırlatmak, konu masumane bir izinsiz almanın ötesinde ise ve aile içi önlemler yetersiz kalıyorsa da bir uzman desteği almak gereklidir.
Yazan:
Yelda Arslan
Psikolojik Danışman
Kaynakça
Ekim 2019, https://ailedenokula.com/cocuk-gelisimine-dair-1–piaget
Ekim 2019, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/115636
Ekim 2019, https://www.hopkinsmedicine.org/health/conditions-and-diseases/lying-and-stealing