İnsanlar isteyerek ve bir ömür boyu sürmesini dileyerek bir araya geliyor ve evleniyorlar. Fakat insan yaşamının önemli kararlarından biri olan evliliği pek çok insan birden fazla yaşayabiliyor. Boşanma sürecinde insanların çoğu zorluklar yaşasa da, yapılan araştırmalar, boşanan kişilerin 3 ila 5 yıl içinde yeniden evlendiklerini gösteriyor. Başka bir araştırma da, erkeklerin yeniden evlenme oranının kadınlara göre daha kısa sürede olduğuna işaret ediyor. Boşanmanın yanı sıra, eş kayıpları da kişilerin tekrar evlenmelerine neden oluyor.
İki insanın bir arada yaşamasının birçok zorluğu olmasına rağmen, yaşamın güzelliklerini paylaşma, zorluklarla ortak mücadele etmenin avantajlarını yaşama, sahiplenme ve sahiplenilme, çocuk sahibi olma, sevme ve sevilme gibi birçok ihtiyaç ve nedenlerle insanlar yeniden evlenmektedir. Kişiler ilk evliliklerinde tecrübesizlikten dolayı hatalar yaptıklarını ve bu hatalardan ders alarak artık gerçek bir sevgiye ve ilişkiye hazır olduklarını düşünürler. Yeni bir aile düzenine geçildiğinde de, özellikle çocuklu ailelerde “üvey”lik durumu ortaya çıkar. Çocuklar açısından bakıldığında aileye yeni katılan birey onlar için ya “üvey anne” ya da “üvey baba” konumundadır. Kendilerinin de onlar için “üvey çocuk” olma durumu gerçekleşir.
Toplumda özellikle üvey annelik olumsuz olarak değerlendirilir. Bu durum roman ve filmlerimize de yansımış, kötü üvey anne sıklıkla işlenen bir karakter olmuştur. Çocukları hiç anlamayan, eziyet eden ve şefkat duygusu olmayan bir kadın imajı zihinlerimize kazınmıştır. Bu imaj, hem çocuk hem de üvey anne için önyargıların oluşmasına neden olmaktadır. Üvey baba için de toplumsal algı bundan farklı değildir.
Ebeveynin tekrar evlenmesi çocukların yaşamında yeni bir dönemin başlangıcıdır. Evlilik sonrasında yeni bir eve taşınmak, çevre veya okul değiştirmek, yeni arkadaşlara, akrabalara alışmak veya ev içindeki yeni düzen ve kurallara uyum sağlamak çocuk için sıkıntılı olabilecek bir geçiş sürecidir. Çocuğun yaşayabileceği bu sıkıntılar yaş, cinsiyet, mizaç, kişilik, gelişim aşamaları ve zihinsel kapasitesine göre değişkenlik gösterir. Eğer üvey anne veya babanın da çocukları varsa durum daha da karışık olur. Ev kalabalıklaşır. Düzen değişir. Bu durum çocuğun yoğun stres yaşamasına neden olabilir. Olumsuz duyguları da öfkeli davranarak, her şeye itiraz ederek, kendisinden istenen davranışları yapmayarak, kardeşleri ve arkadaşlarıyla sık sık kavga ederek, derslerden uzaklaşarak ya da içine kapanarak gösterir.
Boşanmış bazı anne babalar, çocukları kendi taraflarına çekmek için üvey anne babaya karşı olumsuz bir tavır sergileyebilmektedirler. Bu tutum, belki de çocukların iyi ilişkiler kurabilecekleri üvey anne babaları ile yakınlaşmalarını engelleyecek ve yeni aile ortamının huzurunu bozabilecektir.
Üvey anne babalık neden bu kadar zordur?
Yeni kurulan evlilik bir öncekinin benzeri olabilir. Ancak oluşan aile ortamı kesinlikle önceki evliliğin benzeri değildir. Her şeyden önce, öz anne babanın çocuklu bir yaşama ayak uydurabilmek için çocuğun doğduğu andan itibaren zamanı vardır. Üvey anne-baba ise, partnerinin çocuklarının anne babalığına sonradan dâhil olur. Bu nedenle üvey anne babalık, öz anne babalığa göre daha zor ve karmaşıktır.
Yapılan yeni evliliklerin başarısı çoğu zaman üvey anne, üvey baba ve çocuk ilişkisinin başarısına bağlı olmaktadır. Araştırmacı yazar Fitzburgh Dodson, çoğu üvey anne babanın, evlenmeden önce üvey bir ailede yaşamanın zorluklarını tahmin edemediğini söyleyerek üvey anne babalığı, yüzmeyi sığ suda öğrenmek yerine derin sularda öğrenmeye benzetmektedir.
Çocuğun doğumundan itibaren anne baba ve çocuk arasında oluşan duygusal bağlar ilişki içerisinde yaşanabilecek olumsuzlukların, anlaşmazlıkların ve yetersizliklerin üstünü örter. Üvey ebeveynlikte ise, bu duygusal bağ daha sonra oluşur, hatta bazen oluşmayabilir. Bu durum, çocukların üvey ebeveynden kaynaklanan olumsuzluklara karşı daha az tolerans göstermelerine neden olur. Anne babalar da aynı şekilde, kendi çocuklarında doğal karşıladıkları ve kızmadıkları hataları başkalarının çocuklarında eleştirebilirler. Aynı durum üvey çocukların üvey anne babalarına karşı hisleri için de geçerli olabilir.
Boşanma sonrası anne ya da babasıyla yalnız yaşamaya başlayan çocuk hem daha fazla sorumluluk taşır hem de ebeveyninin zaman ve ilgisinden daha fazla yararlanma şansı bulur. Bu durum çocuğun kendisini ayrıcalıklı ve özel bir konumda hissetmesini sağlar. Ancak anne-baba tekrar evlendiğinde, kendisine ayrılan zaman, gösterilen ilgi ve yoğunlukta eskiye oranla azalmalar olur. Ön planda olamamak, çocukta kendisine eskisi kadar değer verilmediği düşüncesini yaratır. İç dünyasında bunu yaşayan çocuk, huzursuz ve gergin olacaktır. Yapılan evliliği onaylamayacak ve benimsemekte direnç gösterecektir.
Öz ailede çocukların birbirlerine karşı kıskançlıkları veya eşlerden birinin çocuklara gösterdiği ilgi ve sevgiyi diğer eşin kıskanması durumu sıklıkla görülebilir. Üvey ailede kıskançlıklar, kararsızlıklar, karşılaştırmalar daha yoğun yaşanır.
Üvey aile, genellikle önceki ailedeki anılar ve yaşananlar tarafından rahatsız edilir. Hemen hemen bütün çocuklar evlilikleri ne kadar kötü olursa olsun, anne babalarının tekrar birleşeceklerini hayal ederler. Anne babalar, ebeveyn veya eş rollerinde çocuğun beklentisini karşılayamıyor olsalar da, her çocuk onların tek olduğunu ve yerlerinin doldurulamayacağını düşünür.
Eşlerden birinin ölümü söz konusu ise, çocuklar anne ve babalarını daha fazla yüceltme eğilimindedirler. Geride kalan eşin yeniden evlenmesi çocuklar tarafından ihanet olarak kabul edilebilir. Çocuk, üvey ebeveyni öz anne veya babasının yerine geçmeye çalışan biri olarak değerlendirebilir ve ona karşı olumsuz davranışlar gösterebilir.
Anne-babaların aile içindeki yeri ve görevi nettir. Buna karşılık üvey anne babalık rolü, süreç içerisinde şekillenir.
Üvey anne veya babanın eğer kendi çocukları yoksa ve aniden bir ebeveyn rolü ile karşı karşıya kaldıysa, bununla başa çıkmak daha zor olabilmektedir.
Çocukların yaşları da üvey anne babalığı zorlaştıran veya kolaylaştıran bir faktör olarak görülebilir. Genellikle, üvey anne baba ile çocuk arasındaki ilişkiler, çocuklar yaşça küçükse daha kolaylıkla rayına oturabilir. En zor dönem, ergenlik çağıdır. Öz anne babalar bile bu yaşlardaki çocukları ile sağlıklı ilişki kurmada zorlanabilmektedirler.
Yeni evlilikte, eşlerin ilk evliliklerinden çocuklarının olması yeni kurulan ailede “üvey kardeş”lik kavramını da ortaya çıkaracaktır. Üvey kardeşlik, çocuklar açısından kaygı ve üzüntü yaratabilecek bir uyum sürecini de beraberinde getirecektir. “Yeni kardeşler nasıl insanlar? Odamı onlara vermek zorunda kalacak mıyım? Bisikletimi paylaşacak mıyım? Annem- babam onları benden daha çok severse…” türünden sorular, çocukların endişelerini artırabilir.
Yeni evlilik sonrası oturulacak ev de önemli olmaktadır. Aynı evde oturulmaya devam edilmesi durumunda çocukların yeni evliliği kabulü ve adaptasyonu bazen zor olabilmektedir. Çocuklar genellikle eve sonradan gelen üvey ebeveyne veya üvey kardeşlere, evin herkesten önce kendisine ait olduğunu hissettirme çabası içine girebilirler. Bu durum eve yeni gelenler için dışlanma duygusu yaratacağından uyum sürecini ve yeni aile bağlarının oluşmasını zorlaştıracaktır.
Akrabaların ya da büyükanne ve büyükbabaların kendi torunları ile aileye yeni katılan üvey çocuklara olan tutumlarındaki farklılıklar da yeni kurulan ailenin gerginlik yaşamasına neden olabilmektedir.
Yeni aileyi bir günlüğüne, hafta sonlarında ya da tatillerinin bir bölümünde ziyaret eden üvey çocuklar vardır. Ziyaretlerin geçici bir süre olacağı bilinse de, bu durum aile yapısı ve yaşantısında büyük güçlükler çıkarabilir.
Öncelikle çocuk yaşadığı evden içselleştirmiş olduğu düşünce, tutum, alışkanlık ve davranışlarıyla gelecektir. Eğer bunlar, ziyaretine geldiği üvey aileninkilerle uyuşmazsa şikâyet etmeye ve sorun çıkarmaya başlayacaktır.
İki ev arasında düzensiz gidip gelen çocuklar, yanlarında kararsızlıklarını, gerilimlerini ve mutsuzluklarını da dolaştırırlar. Çocuk eğer anne babasından birisini daha az görüyorsa, anne babalar suçluluk duyabilir. Çocuklar da az görüştüğü anne babanın yaşadığı bu suçluluk duygusunu kullanarak her istediklerini gerçekleştirmede ısrarcı olabilirler. Örneğin; kendisine hediyeler aldırabilirler. Bazen de, çocuklar, mutsuzluklarını saldırganlaşarak dışa vurabilirler.
Yeni Ailenin Oluşum Aşamaları
Newman, (1994, Aktaran: O’rourke ve Worzbyt) yaptığı gözlem ve araştırmalara dayalı olarak, kurulan yeni ailenin geçeceği süreçleri aşamalar halinde ele almıştır. Bu aşamalar evlilik kararı alınmasından yeni ailenin olgun bir birliktelik geliştirmesine kadar geçen süreci kapsamaktadır.
- Düşlem (Fantasy) Aşaması
Evliliğin başında, eşlerin çocuklarıyla birlikte umut ve mutluluk dolu bir aile hayalleri vardır. Gerçeklik algısı tam olarak oluşmamıştır. Newman, idealize edilen ve belli bir dereceye kadar hayal ve yanılgının eşlik ettiği bu dönemde, ailenin tüm üyelerinin gerçeğe, yüzeysel olarak yaklaşabildiklerini ileri sürer.
- Karmaşa (Confusion) Aşaması
Bireysel farklar kendiliğinden ortaya çıkmaya ve hayaller bozulmaya başlar. Eşler ve çocuklar arasında gerilimler ve karmaşalar görülür. Tekrar tekrar yaşanan sorunlar ve gerilimler çoğunlukla inkar edilir veya üstü örtülür.
- Çatışma (Conflict) Aşaması
Aile üyeleri yalnızlaşmıştır. Bu dönemde ailedeki bireyler kendi düşüncelerini ön plana çıkarmak istedikleri için ihtiyaçları tam olarak karşılanmaz. Bunun sonucunda ilişkiler zarar görür, iletişim azalır ve boşanma çözüm olarak düşünülmeye başlanabilir. Yeni ailenin üyeleri evliliğin devamı için bu sorunu çözmeye çaba harcamalı ve sorunları olgunlukla ele almalıdır.
- Biraraya Gelme (Coming-Together) Aşaması
Çatışma sürecinde aile üyeleri saygı ve anlayışa ihtiyaç duyarlar ve bunu süreç içinde öğrenirler. Oluşabilecek yeni duygusal bağlar, aile üyelerine farklılıkları kabullenmeyi öğretir.
- Çözüm (Resolution) Aşaması
Bu aşamada, üyeler hoşgörülü olmayı ve birbirlerini oldukları gibi kabullenmeyi öğrenmişlerdir. Tartışmaların yapıcı bir şekilde çözümlenmesinde de deneyim kazanmışlardır. Artık ailenin üyeleri ve çocuklar birbirleriyle gerçekçi ve rahat bir iletişim kurabilirler.
Yeni kurulan aile ortamında yaşamı kolaylaştırabilecek bazı öneriler şöyle sıralanabilir:
Üveylik süreci herkes için zordur ama bu süreç iyi yönetildiğinde yeni oluşan ailenin bireyleri mutlu ve uyumlu bir birlikteliği oluşturabilirler. Üvey anne baba olmaya hazırlanan ya da üvey aile kurmuş ebeveynler, öncelikle yeni ailenin farklı dinamiklere sahip olacağını kabul etmelidir. Çünkü yeni yapıya ilişkin anne ve babaların kurguladığı şablonlar, yeni ailenin nasıl olması gerektiği ile ilgili zorlamalar çoğunlukla sonuç vermemektedir.
Üvey anne babalar çocukların yetiştirilmesi ile ilgili konulara hızla el atmak yerine yavaş yavaş ilerlemeyi tercih etmelidir. Aceleci ve geniş kapsamlı müdahalelerin huzursuzluk yaratma olasılığı yüksek olduğundan, başarılı bir üvey anne baba olma şanslarını azaltacaktır.
Üvey anne ve babaların kaçınması gereken önemli bir durum da, üvey çocuğun biyolojik ebeveynleri arasında taraf tutmaktır. Çocuğun diğer ebeveynleri hakkında olumsuz eleştiri, konuşma tarzı, çocuğun yabancılaşmasına ve diğer ebeveynlerine sadakatsizlik edildiği hissine kapılmasına neden olmaktadır. Bu nedenle üvey anne ve babalar çocuğu düşünerek tarafsız davranmaya çaba harcamalı, aynı zamanda her iki ebeveynin de çocukla ilişki içinde bulunma hakkının olduğu unutulmamalıdır.
Uygulanacak kurallar hakkında eşlerin daha önceden konuşarak anlaşması ve eve gelecek tüm çocuklara aynı kuralları, kayırmadan uygulamaya çalışmaları önemlidir. “Sizin yaptığınız yanlış, bizim yaptığımız doğru” demeden değişik kişilerin değişik yaşam tarzları olduğu anlatmaya çalışılmalıdır.
Üvey çocuklar için “benim” diyebilecekleri bir alan ayırmak ve onlar gelmeden önce bu alanı hazırlamak ilişkiyi sıcaklaştıracak bir yöntemdir. Bir oda ya da bir dolabın üçüncü rafı bile eğer eve geldiğinde çocuğu bekliyorsa psikolojik etkisi olumlu olacaktır.
Aile içerisinde yaşanan sorunları tüm aile bireylerinin katılımıyla çözmeye çalışmak önemlidir. Yapılan aile meclisi toplantılarında tüm aile bireyleri düşüncelerini söyleyerek çözümü kolaylaştıracaktır. Aile içerisinde etkin rol almış olmak, yeni aileye aitlik duygusunu geliştirecektir.
Yeni ailenin özellikle ilk aylarında düzenli aile meclisi toplantıları yapması pek çok sorunun önceden çözülmesini sağlayabilir. Eğer ailenin bir üyesi özel istekte bulunursa fazladan toplantılar da yapılmalıdır. Çocukların, hatta anne babaların diğerinin sözünü kesmeden dinlemesi çok önemlidir. Bastırılmış öfke ve kıskançlık gibi duygular konuşularak çözümlenmeye çalışılmalıdır. Duygusal suçlamalar yapılmamalı, çocuklara fikirlerini ifade edebilmeleri öğretilmelidir. Aile meclisinde alınan tüm kararlar her üyenin ihtiyacını giderecek şekilde olmalıdır.
Evlilik ve aile danışmanı uzman Dodson’ın (2004), üvey aile kuracak bireylerin sorduğu sorulara verdiği cevaplar;
- Tekrar evlenmeden önce çocuğumun iznini almalı mıyım?
- Tekrar evlenme karan her zaman iki yetişkinin verebileceği bir karardır. Bunun kararını çocuğunuza bırakmak, yaşı ne olursa olsun ağır bir yük altında kalmasına neden olur. Kararın sorumluluğu ebeveynin omuzlarına yüklenmelidir. Onun bu yeni aile oluşumundan nasıl etkilenebileceğini göz önünde bulundurarak bir uzmandan yardım alınabilir.
- Çocukları nikah törenine çağırmalı mıyız?
- Üç ve on iki yaşları arasındaki çocuklar eğer gelmek istemediklerini özellikle belirtmezlerse, düğüne çağırılmalıdırlar. Gelmek istemezlerse de, buna saygı gösterilmeli ve zorlanmamalıdırlar.
Ergenlik çağında veya daha büyük çocuklarınız varsa, gelmek isteyip istemediklerini sormak cevap ne olursa olsun ilişkinizi geliştirmek adına yerinde olacaktır.
- Üç ve on iki yaşları arasındaki çocuklar eğer gelmek istemediklerini özellikle belirtmezlerse, düğüne çağırılmalıdırlar. Gelmek istemezlerse de, buna saygı gösterilmeli ve zorlanmamalıdırlar.
- Nerede yaşamalıyız?
- Ekonomik imkânlar doğrultusunda yeni bir eve çıkılması uygun olacaktır. Yeni bir evde kimse ev ya da eşyalar üzerinde hak iddia edemeyecektir. Kimin hangi odaya yerleşeceği, evin nasıl döşeneceği ve bunun gibi konular aile meclisinde görüşülerek karara bağlanmalıdır.
- Üvey çocuğum beni nasıl çağırmalı?
- Her şeyden önce size “anne” ya da “baba” demesini istememelisiniz. Çocuğun öz anne ve babası vardır ve sonsuza dek öz anne ve babası olmaya devam edeceklerdir. Bu nedenle onların yerini ya da sıfatını almaya çalışırsanız sizden nefret edebilir. Başlangıçta sizi ilk adınızla, “… amca”, “… abla” gibi sıfatlarla çağırabilir. Üvey çocuklarınızın sizinle ilişkisi yolunda giderse, ilerde kendiliklerinden size “anne”, “baba” bile diyebilirler. Bu onların vereceği bir karardır.
- Üvey çocuklarımı resmen evlat edinmeli miyim?
- Öz anne baba uzak bir yerde yaşıyorsa ya da hayatta değilse, üvey çocuklarınızı resmen evlat edinebilirsiniz.
- Üvey çocuklarımla yaşayabileceğim önemli disiplin sorunları nelerdir?
- Üvey anne babaların yapabilecekleri en önemli yanlışlardan birisi, disiplin konusunda hemen devreye girmektir. Aslında bu noktada biyolojik anne ve babanın disiplin yöntemlerine saygı duymak, soğukkanlılığı koruyabilmek ve önceliği onlara bırakmak daha doğru olacaktır.
Disiplin yöntemleri öz çocuklara uygulandığı gibi üvey çocuklara da aynen uygulanmalıdır.
- Üvey anne babaların yapabilecekleri en önemli yanlışlardan birisi, disiplin konusunda hemen devreye girmektir. Aslında bu noktada biyolojik anne ve babanın disiplin yöntemlerine saygı duymak, soğukkanlılığı koruyabilmek ve önceliği onlara bırakmak daha doğru olacaktır.
- Bir çocuk sahibi olmaya karar vermek, ilk evliliklerden olan çocuklarla kurulan ailede sorunlara neden olur mu?
- Önceki evliliklerden olan çocuklarla birlikte yaşanan evlerde, aileye yeni gelen bebek aile bireyleri arasında olumlu bir bağ oluşturabilir. Ancak diğer üvey aile şekillerinde bunun tam tersi olabilir. Aileye yeni katılacak bebeğe karşı tepkiyi; çocukların yaşları, cinsiyetleri, çocukların ve büyüklerin sabırları, üvey çocukların ve üvey anne babanın bebek doğmadan önce birbirlerine nasıl davrandıkları belirler.
Yeni aile, üvey anne baba kavramı toplumsal kültürde olumsuz bir içerik taşısa da, birçok duygusal ve psikolojik yarayı da sarabilmektedir. Üvey olmak zor ama başarılı bir üvey anne baba olmak imkansız değildir.
Yazan:
Gürcan Avcu
Uzman Psikolojik Danışman
Meltem Erdinç Cingöz
Psikolog