Çocuklar Sınıra mı Sınırsızlığa mı İhtiyaç Duyar

Günümüzde, anne babalara, eğitimcilere kulak verdiğimizde; şimdiki neslin sınırları zorlayan, kural tanımayan, dur durak bilmeyen, hayırdan anlamayan bir nesil olduğunu söylediklerini sıklıkla duyarız. Günlük yaşantımızda, anne babalarına isteklerini yaptırabilmek için ağlayan, ısrar eden, bağıran çocuklara ve onlar karşısında yalvaran, çaresizce boyun eğen ya da şiddet içerikli tepkiler veren ebeveynlere rastlayabiliriz. Bu ebeveynler kendi çocukluk ve gençlik yıllarını hatırladıklarında, çocuklarından çok farklı olduklarını, anne babalarının ya da okulda öğretmenlerinin bir bakışları ile davranışlarını kontrol edebildiklerini, “hayırın” onlar için asla “evete” dönüşmediğini anlatırlar.

Peki, ne olmuştur günümüz çocuklarına? Bilinmez bir gen yeni nesli istila etmiş, sadece kendi ihtiyaçlarını önemseyen, sınırları yok sayan bir yapıya mı dönüştürmüştür? Yoksa bu durum anne babanın kendi anne babası ile kurduğu ilişki, kişilik özellikleri veya zamanla değişen değerlerle mi ilişkilidir? Sınır bir ihtiyaç mıdır? Sınır koymak demek otoriter ebeveyn mi olmak demektir? Sınır tanımayan çocuklarımızı nasıl sorunlar beklemektedir? Çocuklar sınıra mı sınırsızlığa mı ihtiyaç duymaktadır?

Sınırlar Koruyucudur, Güvende Hissettirir

Sınır kavramı ile ilgili sorulara yanıt bulabilmek için, öncelikle bu kavramın ne ifade ettiğine bakabiliriz. Sınır, çocuğun neyi yapıp neyi yapamayacağını, uygun olan davranışın veya tutumun ne olduğunu gösterir. Çocuklar yaşadıkları ortamın kurallarını anlamayı, kendilerinden ne beklendiğini, kontrolün kimde olduğunu, ne kadar ileri gidebileceklerini ve fazla ileri gittiklerinde neler olacağını bilmek isterler (Mackenzie, 2012).

Yön levhalarının olmadığı bir ormanda yürüdüğümüzü hayal edelim. Nereye gideceğimizi ne ile karşılaşacağımızı bilebilir miyiz? Levhalar olmadığında kaybolma hissi yaşarız. Oysa ne ile karşılaşacağımızı bilmek bize güven verir. Sınırlar da bir yön levhası gibi çocuğun hareket alanını belirler. Yönünü bulmasını, güven duymasını sağlar. Çocuğun eveti, hayırı, nerede duracağını, durmaz ise ne ile karşılaşacağını öğrenmesi çocuğu geliştirir, büyütür.

Sınırların net olarak çizilmediği ailelerde, çocuk kendini merkezde görür. Merkezde yer almak, karar veren ve çevreyi yöneten olmak ailede ebeveyne ait rollerdir. Bu rolleri çocuğun üstlenmesi, onu güçlendirmek yerine endişelendirir; çünkü çocuk yaslanabileceği ve destek alabileceği ebeveyne ihtiyaç duyar. Anne babasından alacağı güçle yaşama hazırlanır, zorluklarla baş etmeyi öğrenir. Çocuk mutlu olsun diye ona kural koymamak, çocuğun ilerleyen yaşamında en küçük engellerle bile baş etmesini güçleştirir. Anne babasından sınır görmeyen çocuk, okulda öğretmenlerinden ya da arkadaşlarından sınır gördüğünde, engellenmeye alışık olmadığı için sosyal yaşam içerisinde zorluk yaşar.

Çocukların sınırları zorlamaları normaldir; çünkü çocuklar çevrelerini keşfetmek, öğrenmek, sınırları denemek ve genişletmek isterler. Bu sınırın anne ve baba tarafından konulması çocuğu rahatlatır. Anne ya da babanın çocuğuna hayır diyemediği yerde “Bak amca/teyze kızıyor, olmaz diyor.”, “Deden kızar.”, “Öğretmenin kızar.” vb. söylemleri anne ve babayı çocuğun gözünde güçsüz ve yetersiz kılar. Çocuğun gözünde otorite dışarıdan biri değil anne ya da babası olmalıdır.

Sınır Koymak ve Sınırları Korumak Zordur…

Geçmişin kuralcı ve katı sınırları olan ailelerinde yetişmiş çocuklar, bugün ebeveyn olduklarında yaşadıkları olumsuz deneyimleri yeni aile düzeni içinde telafi etmeye çalışırlar. Kendi çocukluklarının kısıtlanmaları, bugün çocukları ile kurdukları ilişkiye, daha fazla özgürlük ve sınırsızlık olarak yansıyabilir. Çocukluklarından kalan eksiklikleri, sınırlandırılmış olmayı gidermenin tam zamanıdır şimdi. Anne babaları ile kurdukları ilişkide yoğun olarak otoriteyi hissetmişlerse kendi çocukları ile “arkadaş” olmayı tercih edebilirler. Ancak ebeveynler, arkadaş olduğunda değil, anne-baba olarak kaldığında çocuk için birer destek nesnesi olabilmektedir.

Geçmişten günümüze değişen ve yaşamımızın her alanını etkileyen bir başka konu ise zaman kavramı ile olan yarışımızdır. Birçok anne baba çocuklarına iyi yaşam standartları sunmak için yoğun bir iş temposunda çalışmaktadır. Anne babalar bir taraftan çocuklarına iyi koşullar sunmanın mutluluğunu yaşarken, diğer tarafta çocuklarıyla geçirecekleri zamandan çalınmış gibi hissederler. Bu suçluluktan kurtulmanın yolunu da çocuklarını daha çok mutlu etmekte bulurlar. Daha çok alternatif sunmak, isteklerini yerine getirmek ve böylece onu çok sevdiğini kanıtlamak… Kim çocuğuyla geçireceği o kısacık zamanda kural koymak, sınır getirmek ister ki? İyi niyetle atılan tüm bu adımlar, çocuğu gelecekteki daha büyük hayal kırıklıklarına taşır… Çünkü gerçek yaşamda “hayır” lar vardır, “şimdi olmaz”lar vardır…

Sınır çizilmesi çocuk için başta engelleyici gibi gelebilir. Ebeveyn de, çocuk da sınır kavramına bu şekilde yaklaşabilir; ancak sınırların güven veren etkisine dikkat ettiğimizde, sınırsız olmanın çocuk için ne kadar kaygı yarattığını daha iyi anlarız. Anne babalar, çocuklarına sınır koyarak onları engelledikleri inancını taşırlarsa bu çizilen çerçevenin sürekliliğini ve netliğini etkiler. Çocuklarımızın bir gün göz yumduğumuz davranışına ertesi gün tepki gösterdiğimizde çocuk aynı tekinsizlik duygusunu yaşar. Bu nedenle sınırların ihtiyaca göre esneyebilmesi ancak hiçbir zaman göz ardı edilmemesi önemlidir. Aksi durumlarda çocuk sınırları kabullenmekte ve neden ihtiyaç duyduğunu anlamakta; anne babalar da sınırları korumakta zorluk çekerler. Çocuk için bir kez göz ardı edilen kural, diğer zamanlarda da göz ardı edilebilir. Yabancı bir ortam, çevredeki meraklı gözler, ağlama seslerinin yükselmesi, çocuğun devam eden ısrarları ebeveynin sabrını zorluyor olsa da sınırlarını zorlamamalıdır.

Anne Babaların Sınır Koymaya Yönelik Tutumları

Her ailenin sınır koymak konusunda farklı tutumları olduğunu görürüz. Bu tutumları 3 başlık altında toplamak mümkündür.

Sınır koyamayan aileler:

Bu aileler, evi çocuğun yönettiği, çocuk mutlu olsun diye her istediğinin yerine geldiği çocuk merkezli ailelerdir. Evde her istediğini yaptıran çocuk, arkadaş ilişkilerinde zorlanır, gruba uyum sağlama konusunda sıkıntı yaşar.

Sınır konulamaması durumunda çocuk neyi, ne zaman, nerede, nasıl yapacağını bilemez, çevresindeki insanlarla ilişkilerini düzenleyemez. Kendi özgürlüklerinin, sınırlarının nerede başladığını, nerede bittiğini, başkalarının özgürlük ve sınırlarını ihlal edip etmediğini fark edemediği için sosyal ilişkileri bozulur. Bunun yanı sıra sınır koyulamayan ailelerde yetişen çocukların okul yaşamında otoriteyle sorun yaşama, motivasyon düşüklüğü, ders çalışmama, hedef koyamama gibi sorunlar da yaşadığı görülür.

Çocuğunun anlık mutsuzluğunu göze alamayan, hayır diyemeyen, ona kıyamayan anne babalar gelecekte, sorunlarla baş etme becerisi olmayan, doyumsuz, çabuk mutsuz olan çocuklar yetiştirdiklerini bilmelidirler.

Sert sınırlar koyan aileler:

Her isteğe evet demek ne kadar yanlış ise her duruma hayır demek de bir o kadar yanlıştır. Aşırı kontrollü aileler, çocuklarının sağlıklı keşifler yapması için ihtiyacı olan özgürlüğü engellemiş olurlar. Sert sınırlarla büyüyen çocuklar daha az sınama yaparlar; çünkü buna uymalarının gerektiğini ve beklendiğini bilirler (Mackenzie, 2013). Çocuğun, tamamen anne babanın kontrolünde olması onun duygusal ve sosyal gelişimini olumsuz etkiler; çünkü bu tür ailelerde çocuğun sınırları yoğun olarak ihlal edilir. Çocuğun, özgür olma, kendi olma mücadelesi vardır. Çocuk bu mücadeleyi bazen isyan ederek bazen ise pasif kalarak verir. Ödevlerini yapmayan, dersini çalışmayan, ailesi ile paylaşımı azalan çocukların davranışları, sert sınırlara karşı verilen mücadelenin bir yansıması olarak görülebilir.

Bazen sınır koyan, bazen sınır koymayan, sınırlar konusunda tutumları değişken aileler:

Bazı anne babalar ortama, çevreye, başka kişilerin varlığına göre sınırları bir uygular bir vazgeçerler. Bu durum bazen anne babanın o anki duygu durumuna göre de değişebilir. Ailede çocuğun isteğine önce hayır deyip sonra ısrarları üzerine evet denildiğinde, çocuk bu yaklaşımdan “ısrar etmenin” işe yaradığını öğrenir. Tutarsız sınırlar, deneme ve isyanı körükleyip öğrenme ve sorumluluk almayı engeller (Mackenzie, 2012). Ailede sınırlar konusunda ortaya çıkan tutarsızlık kadar, anne baba arasındaki tutarsızlık da sınırların öğrenilmesini zorlaştırır. Anne için doğru olan bir şeyin baba için yanlış olması veya bunun tam tersi durumlar da sınır koymadaki tutarsızlık olarak görülür.

Anne babaların, çocukları büyüdükçe sağlıklı denemelere izin verecek kadar geniş, güven sağlayacak ve sorumluluk kazandıracak kadar kısıtlayıcı, ancak sağlıklı gelişimi destekleyecek kadar esnek sınırlara ihtiyaçları vardır.
– Mackenzie, 2012

Anne Babalar Sınır Koyarken Nelere Dikkat Etmeli?

  • Sınır konulabilmesi ve bu sınırların çocuklar tarafından benimsenebilmesi için anne babaların tutarlı olmaları önemlidir. Sınırlar günden güne durumdan duruma sürekli değişiklik göstermemelidir. Tutarlı olmayan yaklaşım çocuğun kafasını karıştıracaktır. Sınırı öğrenmesini zorlaştıracaktır.
  • Anne babaların, sınır koyarken çocuklarının yaşına dikkat etmeleri gerekir. Çocukların yaşlarına uygun sınırlar belirlenmelidir. Çocukların büyümesiyle birlikte yaşlarına uygun olarak sınırlar ve kurallar gözden geçirilmelidir. Çocuklukta geçerli olan sınırların ergenlikle beraber yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.
  • Çok sayıda sınır ve kuralın olması işi zorlaştırır. Aşırı derecede engelleme, çocuğun karşı gelme davranışını artırır, bir güç savaşına girmesine sebep olur.
  • Çocuğa konulan sınır ile ilgili açıklama yapılmalıdır ki inatlaşma ve çatışmalar azaltılabilsin. Yapılan açıklama da yaşına uygun olmalıdır.
  • Anne baba hangi konuda, nasıl sınır getireceklerini kendi aralarında kararlaştırdıktan sonra çocuğa söylemelidirler. Aralarında tutum birliği olduğunda çocukların sınırları kabullenmesi daha kolay olacaktır. Birinin hayır dediğine diğeri evet diyorsa ve çocuk buna şahit oluyorsa ailenin sınırlarını daha çok zorlayabilir.
  • Anne babalar, çocuklarının ağlayarak istediklerini elde etmelerine izin vermemelidir. Ağlayarak bir şey istediğinde onu anlamadığınızı, ağlamanın bir yararı olmayacağını söylemek doğru olacaktır.
  • Anne babalar koydukları sınırları çocuğa bakım veren bakıcı, anneanne, babaanne vb. kişilerle de paylaşmalıdır. Herkes farklı sınırlar uyguladığında çocuk için bu durum daha karmaşık olabilir.
  • Anne babaların sınırlar ihlal edildiğinde uygulayacakları yaptırımlar konusunda da tutarlı olmaları önemlidir.
  • Çocuğa sınır koyarken onun duygu ve düşüncelerinin dikkate alındığını hissettirmek uzlaşma sağlayabilmeye yardımcı olur.

Yazan:
Melek Atakul
Uzman Psikolojik Danışman