Beyin, anne karnından itibaren çok hızlı bir şekilde gelişen, karmaşık bir yapıdır. Bu gelişim, çocukluk döneminde hem yapısal hem de işlevsel olarak büyük bir ivme kazanır. Beynin sağlıklı bir şekilde büyümesi; biyolojik, bedensel ve çevresel pek çok etkenle ilişkilidir. Bebeğin beslenmesi, yeterli düzeyde uykusunu alabilmesi, bakım ihtiyaçlarının karşılanmasının yanında anne babayla ilişki kurması, zengin bir uyaran çevresinde bulunması da beyin gelişimini etkiler.
Beynin içinde karmaşık sistemler yer alır. Nöron adını taşıyan “sinir hücreleri” aracılığıyla beyin; bilgi aktarımını gerçekleştirir, öğrenir, öğrendiklerini hatırlar ve performans gösterir. Nöronlar arasında bağlantılar, deneyim ve öğrenmeler sayesinde kurulur. Ne kadar çok bağlantı kurulursa, beyin aktivitesi o kadar yükselir. Bu da öğrenme performansını arttırır. Yeni doğan bir bebek yaklaşık 100 milyar nörona sahiptir. Yenidoğanın, çevresel uyaranlar ve kurulan kapsayıcı ilişkiler aracılığıyla nöronlar arası bağlantıları kurma ve geliştirmeye ihtiyacı vardır.
Bir anne/baba bebeği ile sürekli iletişim kurduğunda bebeğin beynindeki dil gelişiminden sorumlu bölgelerde yeni bağlantılar oluşur ve bu bağlantılar güçlendikçe bebek, dil öğrenmeye daha yatkın hale gelir. Sinaptik bağlantılar yaşam boyu sabit kalmaz, kullanılmayan sinapslar zayıflar ve ortadan kalkar. Bu süreç beynin daha verimli çalışmasını sağlar (Doğan, 2019). Dil örneğinden devam edildiğinde eğer gerekli dil desteği verilmezse dil öğrenme kapasitesi azalır.
Hızlı ve Kritik Dönemler
Beyin, belirli zaman dilimlerinde belirli becerileri öğrenmeye daha yatkındır. Öğrenme ve beyin gelişimi açısından “hızlı ve kritik dönemler” olarak adlandırabileceğimiz bu evrelerde, beyin çevredeki bilgileri toplama konusunda oldukça hızlıdır. Etrafındaki işitsel, görsel, dokunsal ve ilişkisel uyaranlara yoğun bir merakla yaklaşan çocuk, deneyimler edinerek büyümeye ve bağlantılar kurmaya başlar. Gelişimin bu en hızlı ve kritik sayılabilecek döneminde beyin gelişimi ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Beyin, hızla öğrendiği bilgilerle bireyin çevreye uyumlu tepkiler üretmesine yardımcı olur ve güvende kalmasına destek sağlar. Bilişsel, duygusal ve sosyal becerilerin temelinin atıldığı ve gelişimin hızlı olduğu bu kritik dönemlerde çeşitli açılardan beyin gelişimi desteklenmeli ve takip edilmelidir.
Anne babaların çocuklarıyla iletişimi, hikayeler ve şarkılar aracılığıyla kurduğu ilişkileri; bu kritik evrelerde çocuğun dil becerilerinden sorumlu beyin alanlarını aktive eder. Benzer şekilde hayal gücünü geliştirmeye yardımcı olacak etkinlikler, serbest oyunlar, çocuklar için motor becerileri ve sosyal becerileri arttırarak beyin gelişimini destekler. Farklı dokular, sesler ve kokularla etkileşimde bulunmalarına imkan verecek olan yaratıcı faaliyetler, çocukların düşünme becerileri ve duygusal gelişimlerini etkiler. Tüm bunlara ek olarak çocuğun; doğada, hareketli etkinliklerle bedensel gelişimini desteklemek beyin için kritiktir.
Beyin gelişimi ve çocuğun iyi olma hali karşılıklı bir etkileşim içindedir. Çocuğun sağlıklı büyümesi, iyi olma halini doğrudan etkiler. Kritik dönemlerde edinilen bilgilerin beynin öğrenme ve hafıza alanlarında daha uzun süre kaldığı, daha kalıcı olduğu ve daha kolay hatırlanabildiği bilinmektedir. Her ne kadar beyin gelişimi konusunda kritik olan evreler bulunsa da, bu evrelerin dışında da öğrenme devam eder.
Beyin Esner mi?
Beynin esnekliği ya da plastisite diye adlandırılan kavram, son dönemde beyin araştırmacıları ve öğrenme konusunda çalışan uzmanların odağında tuttuğu bir konudur. Beynin yeni bilgilere ve deneyimlere uyum sağlama yeteneği olarak tanımlayabileceğimiz plastisite; düşüncede esnek olmayı, farklı çözüm yolları aramayı, rutinden dışarı çıktığında kaygı ve stresi yönetebilmeyi, yaratıcı ve özgün yaklaşımlar oluşturabilmeyi içerir. Bu yönleriyle bakıldığında plastisite; akademik, profesyonel, sosyal ve duygusal yani insana dair tüm alanlarda herkes için önemli sayılabilecek bir konudur.
Plastisite, sinir sisteminin deneyimlerine ve öğrenmelerine bağlı olarak beynin yapılarında ortaya çıkan değişimlerdir. Öğrenme, hafıza ve adaptasyon için kritik bir işlev üstlenen plastisite, beynin dinamik doğasını ve değişikliklere karşı kendini onarma gücünü ortaya koymaktadır.
Beyin esnekliği, gelişimsel ve yetişkin plastisitesi olarak incelenebilir. Yaşamın erken dönemlerine denk düşen “Gelişimsel Plastisite” çocukların öğrenme ve deneyimlerinin beyin yapılarında oluşturduğu değişimleri vurgular. Nöroplastisite sadece çocukluk döneminde değil yetişkinlikte de devam eder. “Yetişkin Plastisitesi” olarak tanımlanan bu tür, bir beyin hasarı sonrası iyileşme ve öğrenme süreçlerinde ortaya çıkar.
Harvard Çocuk Gelişimi Merkezinin direktörü Dr. Jack Shonkoff, bebeklerde beyin gelişimini “ev inşa etme metaforu” üzerinden anlatmaktadır. Shonkoff, çocuğun beyin gelişimi ile ilgili hızlı ve kritik ilk yılları, bir ev inşa etme sürecinde atılan temel ile özdeşleştirir. Bir evin temeli güçlü olmazsa, üzerine inşa edilecek diğer yapıların güçlü olması mümkün değildir. Erken çocukluk dönemindeki yaşantı ve deneyimler, beyin gelişiminin temelini oluşturur. Aşırı stres, yetersiz beslenme veya ihmal gibi faktörler, beynin sağlıklı gelişimini engelleyebilir ve bu durum ileriki yaşlarda öğrenme güçlüklerine veya duygusal sorunlara yol açabilir. Bu nedenle fiziksel, duygusal ve sosyal ihtiyaçların erken dönemde karşılanması önem taşır. Çocuk; beyin gelişimini destekleyici, güvenli ve dengeli bir ortamda ne kadar bulunursa, temel o kadar sağlam olur.
Ayna Nöronlar
Beyinde bir eylem ya da duygu ile birlikte harekete geçen ve “ayna nöron” adını alan özelleşmiş yapılar yer alır. Ayna nöronlar, başkalarının yaşadığı durumları ve duyguları empati kurarak anlamayı sağlar. Çocuklar ebeveynlerin yüz ifadelerine, beden dillerine, ses tonlarına ve genel ruh hallerine onların duygusal durumlarına duyarlı hale gelir. Ayna nöronlar sayesinde çocuklar bu gözlemleri yaparken ebeveynlerin gerginliğini adeta yansıtırlar ve kendileri de benzer duygu durumu yaşarlar. Özellikle erken çocukluk döneminde, çocuklar henüz kendi duygularını tam kontrol edemedikleri için başkalarının duygularına hassas hale gelirler. Ebeveynlerin gergin ve stresli oldukları dönemde çocukların kaygılı ruh haline bürünmesi ayna nöronların etkisi ile açıklanabilir. Annesinin her zamankinden farklı bir duygu durumunda olması çocuğun kendini güvende hissetmesini zorlaştırır ve duyarlılık geliştirmesine neden olur. Çocukların çok duygusal, hareketli ve gergin olduğu günlerde anne babaların kendi ruh halleri ve çocuklarına yansıyanlar üzerinde değerlendirme yapması oldukça önemlidir.
Çocuklar gözlem yoluyla öğrenir ve onların en büyük rol modelleri ebeveynleridir. Duygusunu kontrol etmek ve stresle baş etmek konularında zorluk yaşamayan ebeveynlerle büyüyen çocuklar, kendi davranış kontrolü ve sorun çözme becerilerini geliştirebilirler.
Beyin Gelişimini Destekleyici Öneriler
Çocuğun sağlıklı beyin gelişimi için öncelikle duygusal güvenliğini sağlamak önemlidir. Aile içindeki sıcak ve güvenli bir ilişki, çocuğun stres düzeyini düşürür ve duygusal regülasyonunu destekler. Bu tür bir bağ, beynin sosyal duygusal işlevlerini düzenleyen sinir ağlarının güçlenmesine katkıda bulunur.
Büyüme yolculuğunda tutarlı bir rutin oluşturmak, düzenli uyku, beslenme ve oyun saatler gibi alanları düzenleyebilmek çocuğun hem zihinsel hem de fiziksel gelişimine katkı sağlayacak alanlardan biridir. Özellikle düzenli uykunun beynin öğrendiklerini pekiştirmesi ve yenilemesi için gerekli olduğu düşünülmektedir. Çocukların uyku düzenine dikkat etmek ve bu alanlardaki rutinleri uygulayabilmek beyin gelişimini destekleyen bir faktördür.
Erken çocukluk döneminde zengin bir dil ortamı sağlamak, çocuk ile duygusal ifadeleri içeren pozitif bir iletişim halinde olmak, dil ve beyin gelişmesine katkı sağlayacak yeni kavramlar kullanmak faydalıdır. Benzer şekilde, duyguları fark etmesi ve kavramlara dökebilmesi için çocukla birlikte kitap okumak hem dil hem de genel bilişsel becerilerinin gelişmesine katkı sağlayabilmektedir.
Oyun; çocuğun bilişsel, sosyal ve motor gelişimini destekleyen ve beyin gelişimini hızlandıran zengin bir deneyim sunar. Ayrıca, sosyal etkileşim başlatarak çocukların sosyal becerilerini de geliştirir. Çocuklar açık hava oyunları ve spor aktiviteleri sırasında beynin motor becerileri ile ilgili bölgelerini kullanmakta ve geliştirmektedirler. Bu nedenle düzenli fiziksel aktiviteye teşvik edilen çocukların hem motor hem de bilişsel becerilerinin daha güçlü olduğu gözlenmektedir. Bunlara ek olarak, fiziksel hareket, dikkat performansının gelişmesine ve günlük stresinin azaltılmasına yardımcı olabilir.
Beyin gelişimini desteklerken farklı duyusal uyaranların önemi büyüktür. Farklı renkler, sesler, dokular ve tatları keşfeden çocuklar, bu duyusal deneyimler sayesinde çevreleri ile ilgili farkındalık geliştirebilir, dış dünyayı daha kolay anlayabilir ve yeni sinaptik bağlantılar kurabilirler. Bu sebeple sanat etkinlikleri, müzik dinleme, doğada vakit geçirme gibi duyusal çeşitlilikler içeren deneyimler beyin gelişimine katkı sağlar.
Çocukların günlük yaşadıkları zorluklarda doğrudan çözüm sunmamak, çözüme ulaşmasında destekleyici bir rolde olmak, duygularını yaşamasına ve yönetmesine destek vermek de çocukların stresle başa çıkma becerilerini geliştirir. Ebeveynlerin yaşadıkları zorluklarda sakin kalabilmeleri, sabırlı ve anlayışlı bir tutum içerisinde olmaları ve bu doğrultuda çocuklarına rehberlik etmeleri çocukların duygusal düzenleme becerilerini güçlendirir.
Son Söz
Çocukların meraklarını ve öğrenme isteklerini desteklemek, onlara keşfetme, sorgulamalar yapabilmek için fırsatlar sunar. Beyin, gelişimini sürdürürken bu esnek kapasiteden ve desteklerden beslenir. Gündelik hayatın içinde, doğada yapılan gezilerde, mutfak tezgahında yapılan bir deneyde yeni şeyler öğrenilir ve tüm bunlar beyindeki sinir ağlarını harekete geçirir. Nöronlar arasındaki sinaptik bağlantıların hızla şekillendiği erken çocukluk döneminde, çevresel uyaranlar, öğrenme deneyimleri ve ebeveyn çocuk etkileşimleri, beyin gelişiminde belirleyici bir rol oynar. Beynin yeniden şekillenme ve öğrenmeye açık olma kapasitesi yaşam boyu devam etse de bu gelişimin en hızlı yaşandığı erken çocukluk döneminde gerekli desteklerin verilmesi ve uyaran ortamlarının sağlanması önemlidir.
Yazan:
Seren Örüklü Taş
Psikolojik Danışman
Kaynakça
Suskind, Dr. Dana, (2023). Otuz Milyon Kelime, Buzdağı Yayınevi,Ankara
Solso, Robert L.; Maclin, M. Kimberly& MAclin, Otto H.,(2023), Bilişsel Psikoloji, Kitabbevi Yayınevi, İstanbul
Gardıner, J. Mary; Gardiner, Harry W.,(2004), Çocuk ve Ergen Gelişimi, İmge Yayınevi, Ankara
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/25410, ,03.09.2024 Tarihli Erişim
Baykara,Z. (2020). Erken Çocukluk Döneminde Kritik Dönemler ve Dil gelişimi. Eğitim Bilimleri Araştırma Dergisi 8(1), 23-38
Gökçay, M. (2018). Beyin Gelişimi ve Nöral Bağlantılar. Beyin ve Davranış Bilimleri Dergisi 12(2), 35-49.
Doğan, A. (2019) Nöroplastisite: Beynin :Esnekliği ve Gelişimi. Nörobilim Çalışmaları, 6(^), 102-118.