Farklı Özelliklere Sahip Kardeşi Olan Çocukların Duygusal Dünyası

Bazı geceler yan odada annemin kardeşime kitap okuduğunu duyardım. Bu sırada kardeşimin nefes almasına yardım eden solunum cihazının da sesi gelirdi. O zamanlar onun odasına girmeme izin yoktu. Şimdi düşündüğümde, annemin beni korumaya çalıştığını tahmin ediyorum. Ama aslında o zaman sonsuza kadar ağlamayı, uzaklara gitmeyi, annemin bana kitap okumasını, bana sarılmasını ve çevresinde olabilmeyi diliyordum…

– Tara

Dünya üzerinde her gün gelişim düzeyi, iletişim kurma biçimi, duygusal ve fiziksel özellikleri birbirinden farklı yüzlerce çocuk dünyaya geliyor. Aynı ailede, aynı şartlarda doğmuş olsalar bile kardeşler arasında farklılıklar olabiliyor. Özellikle de gelişimsel açıdan farklılıkları olan çocukların daha fazla destek alması gerekiyor. Bu süreçte ailelerin odak noktaları ister istemez desteğe ihtiyaç duyan çocukları oluyor. Özel eğitim programları, destek veren öğretmen seçimi, ailenin kendi duygusal durumu gibi birçok dinamik devreye giriyor. Ancak desteğe ihtiyaç duyan çocukların kardeşlerinin duygusal ihtiyaçları ikinci planda kalabiliyor. Dergimizin bu sayısında ailelerin, diğer çocuklarının duygu durumu konusunda farkındalık kazanmalarını sağlamak ve kardeşler arasındaki dengeyi sağlama becerilerini geliştirmek amacıyla uluslararası çeşitli kaynaklardan edindiğimiz yazıları sizler için derledik…

Kardeşlik, yaşam yolculuğunda çocuklara eşlik eden en uzun ilişkilerden biridir. Tüm aile bireyleriyle olduğu gibi, kardeşlerle olan ilişkilerin de gelişim sürecine olan katkıları tartışılmazdır. Kardeş ilişkileri sayesinde birçok çocuk sevgiyi, sadakati, sabretmeyi, öfkeyi, rekabeti, paylaşmayı, iletişim kurmayı, problem çözmeyi öğrenir.

Kardeşlerden biri, down sendromu, doğuştan kalp hastalığı, serebral palsi, akciğer hastalıkları, şeker hastalığı, otizm, anemi, epilepsi, astım, AIDS, öğrenme güçlüğü, kanser, kronik hastalıklar, fiziksel engeller vb. gibi farklı özelliklere sahip olduğunda bu ikili ilişkinin dinamikleri değişime uğramaktadır. Aynı zamanda aile içindeki maddi ve manevi her tür olgu da bu süreçten etkilenmektedir.

Birden fazla çocuğu olan ebeveynler, kardeşler arasındaki eşitliği ve dengeyi sağlamak için çaba gösterirler. Farklı özelliklere sahip çocukların olduğu ailelerde, aile bireyleri arasındaki dengeyi yönetmek daha zor bir süreçtir. Bazen diğer kardeşin/kardeşlerin duygusal ihtiyaçlarının neler olduğu gözden kaçırılabilmektedir.

Çocuklukta yaşanan deneyimlerin beraberinde getirdiği bu yüklü duygular, müdahale edilmediğinde uzun vadede yetişkin hayata da taşınır. Olumsuz deneyimlerin yol açtığı duyguların kalıcı hale gelmemesi için çocukların duygusal ihtiyaçları zamanında fark edilmeli ve ele alınmalıdır.

Çocukların Duyguları ve Verdikleri Tepkiler

Her çocuk, çeşitli durumlar karşısında farklı tepkiler verebilir. Bu tepkiler, çocuğun karakterine, çevresel koşullara, yaşamsal deneyimlere ve olayların aile içinde nasıl ele alındığına göre değişebilir. Çocuklardaki bilişsel ve duygusal olgunluk seviyesi henüz tam olarak gelişmediğinden, içinde bulundukları duruma yönelik sergileyecekleri tutum ve duyguları konusunda kafa karışıklığı ve çelişki yaşayabilmektedirler.

Yapılan araştırmalara göre, herhangi bir engeli ya da kronik hastalığı olan çocukların kardeşleri, genellikle stres düzeyinin yüksek olduğu ortamlarda büyümektedirler. Bunun yanı sıra pek çok farklı duygu bu süreçlere etki etmektedir.

  • Üzüntü, Öfke ve Suçluluk Duyguları

Kardeşler, farklı özellikler taşıyan kardeşlerine yönelik bir taraftan sevgi dolu, korumacı duygular hissederken, diğer taraftan öfke, rekabet, kıskançlık, utanç, suçluluk duygusu, üzüntü ve kaybetme korkusu hissedilebilmektedirler.

Öfke duygusu genellikle çocuğun rutini bozulduğunda, aile içinde alınan kararlar özel duruma göre alındığında, hobi, spor gibi etkinliklere ayıracak bütçe kalmadığında ve farklı özellikteki kardeşe daha anlayışlı davranıldığında ortaya çıkmaktadır. Desteğe ihtiyacı olan kardeşlerin tüm dikkatleri üstlerine çekmesi ve diğer kardeşin yapmasına izin verilmeyen davranışların (davranışsal taşkınlıklar, kurallara uymama) hoş görülmesi, ufak her çabanın alkışlanması, onlara haksızlığa uğradıklarını düşündürtebilir ve bu da öfkeli hissetmelerine neden olabilir. Öfke duygusu aynı zamanda kardeşlerine farklı gözle bakan ve dalga geçen dış dünyadaki insanlara yönelik de hissedilebilir. Kendilerinin yapabildiği birçok şeyi kardeşlerinin yapamadığını gördüklerinde ve çeşitli durumlarda kardeşlerine karşı hissettikleri kızgınlık, suçluluk duygusunu da artırabilir. Kardeşin içinde bulunduğu duruma yönelik hissedilen üzüntü duygusunun yanı sıra ailede başka bir kardeş yoksa “normal” bir kardeşe yönelik duyulan özlem duygusu ortaya çıkabilmektedir.

İfade edilmeyen öfke gibi güçlü duygular, depresyona, uykusuzluk, iştahsızlık, karın ve baş ağrısı, aşırı yemek yeme, konsantrasyon güçlüğü, ağlama, yüksek endişe düzeyi, kabuslar, aktivitelere yönelik ilgi kaybı, içe kapanma, kendine zarar vermeyle ilgili konuşmalar, mükemmeliyetçilik, umutsuzluk ve deri hastalıkları gibi duygusal ve bedensel rahatsızlıklara neden olabilmektedir.

  • Dışlanmış Hissetme

Farklı özelliklere sahip çocukların kardeşleri, kendilerini izole olmuş ve çevrelerindeki kişilerden daha farklı hissedebilirler. Ailenin ilgisi, alakası ve enerjisi yoğun olarak farklı özelliğe sahip çocuklarında olduğunda, kendi duygularının ve varlıklarının önemsenmediğini düşünebilirler. Kardeşlerinin ihtiyaçlarının kendilerine kıyasla çok daha önemli olduğu yanılgısına kapılarak dışlanmış hissedebilirler. Hayatları arkadaşlarının hayatlarından farklı görünebilir.

Sağlıklı bir iletişim, birlikte oynama, karşılıklı duygu alışverişi gibi tipik kardeş paylaşımını gerçekleştirmek zor olabilir. Kardeşler içinde bulundukları bu durum hakkında şikâyet etmenin yaratacağı suçluluk duygusundan kaçındıkları için, aileleriyle bu konuları konuşmaktan geri durmayı seçebilirler. Arkadaşları tarafından anlaşılmayacaklarını düşünerek yaşadıkları zorlukları onlarla da paylaşmak istemeyebilirler.

  • Kardeşten Utanma

Toplum içinde kardeşin fiziksel görünümü, surat ifadeleri ve vokal tikler gibi göstermiş olduğu davranışlar nedeniyle utanma duygusu ortaya çıkabilir. Ayrıca yaş büyüdükçe, diğer kardeşin alt değiştirme, banyo yaptırma vb. gibi ihtiyaçlarına şahit olmak da utanma duygusunu tetikleyebilir.

  • Korku ve Kaygı Duyma

Davranış kontrolünün ve dürtüselliğin kontrolünün zor olduğu durumlarda, kardeşlerinden gelebilecek herhangi bir fiziksel zarardan korku duyabilirler. Daha sıra dışı durumlarda kardeşler kendi güvenlikleriyle ilgili korkular geliştirebilirler. Hastanede kalınan durumlar gibi kriz durumlarında kardeşlerinin başına gelebilecek herhangi bir durumdan da endişe duyabilirler. Ayrıca kendilerinin de gelecekte benzer süreçleri yaşayabileceklerine dair bir korku geliştirebilirler. Bunların yanı sıra kardeşe ve diğer aile bireylerine yönelik kaybetme korkusu gelişebilir. Çocuklar, gelecekte aileleri hayatta olmadığında nasıl bir destek sağlayabilecekleri, kendi rollerinin ne olacağı, eş olarak seçecekleri kişinin böyle sorumlulukları olan birini kabul edip etmeyeceği, çocuk sahibi olup olamayacakları konusunda kaygı duyabilirler.

  • Mükemmel Olma Arzusu

Kardeşler, ailelerinin dikkatini çekebilmek için mükemmel ve başarılı olmaları gerektiğini düşünebilirler. Ailelerine daha fazla stres yüklememek için “iyi” ve “sorun çıkarmayan” çocuk olmaya yönelik çabalayabilirler. Akademik ya da spor alanında başarılı olmaya çalışarak, kardeşlerinin “limitli” durumlarını telafi etmeye çalışabilirler. Buna ek olarak sorun yaşayan kardeşin yapamadıkları aktiviteler, tercih etmediği halde aileler tarafından diğer çocuktan beklenebilir

  • Yardım Etmek ve Sorumluluk Duygusu

Bazı çocuklar kardeşlerinin sorumluluklarını çok fazla üstlenebilir. Bazı durumlarda bu sağlıklı olarak kabul edilebilir ancak bazen çocuklar başka seçenekleri yokmuş gibi hissedebilir, kardeşleriyle ilgilenmedikleri zamanlarda kendilerini suçlayabilir ya da bu yolla ebeveynin takdirini ve dikkatini kazanmaya çalışabilirler. Bu süreçte kendi yaşıtları ile sosyal ilişkilerinden kaçınabilirler. Ailelerin özel ihtiyacı olan çocuktan dolayı esnek hareket edememesi nedeniyle dışarıda herhangi bir aktivite yapmak, sürekli takip edilebilecek belli saatleri olan kurslara katılmak pek mümkün olmayabilir. Çocuklar, kardeşlerine yardımcı olmak ve dışarıdaki aktiviteleri kaçırmamak arasında bir çatışma yaşayabilir ve bu noktada normal kimlik gelişim süreci olumsuz yönde etkilenebilir. Çocukların, çocuk olduğu akılda tutulmalı ve onlara alabileceklerinden daha fazla sorumluluk verilmemelidir. Çocukların kendi arkadaşlarıyla ve hobileriyle vakit geçirmeye hakları olduğu gözden kaçırılmamalıdır.

Bilgilendirme

Ebeveynlerin, yaşadıkları durum hakkında çocuklarını yeterince bilgilendirmemeleri, içinde bulunulan durumun yanlış değerlendirilmesine neden olabilir. Yeterince açıklama yapılmadığında kardeşler, yaşanan duruma kendilerinin neden olduğunu düşünebilir ve suçluluk duygusu hissedebilirler. Kendilerinin de kardeşleri gibi benzer belirtiler göstermeye başlayacaklarını düşünüp kaygılanabilirler. Çeşitli ortamlarda kardeşleriyle ilgili karşılaştıkları sorulara da nasıl bir açıklama yapacaklarını bilemediklerinden sosyal temaslardan kaçınabilirler. Hastalık ya da desteklenmesi gerekenler hakkında çocuklarla dürüstçe konuşulmalı, yeni bilgiler geldikçe bunlar paylaşılmalıdır.

Çocuğun Aile İçin Dayanak Haline Gelmesi

Aileler içinde bulundukları durumun ortaya çıkardığı duygularla baş etmekte zorlanabilirler. Bazı durumlarda aileler duygusal olarak diğer çocuklarından destek bekleyebilirler, bu durum çocuklarda güvende hissetme duygusunu zedeleyebilir ve erken yaşta yetişkin rolünü üstlenmelerine neden olabilir.

Bağımsızlaşma Süreci

Bazı aileler içinde bulundukları durumdan dolayı daha çok kenetlendiğinden, ergenlik sürecinde beklenen aileden ayrışma süreci zorlaşabilir. Çünkü çocuklar sorumluluk duygusu, yardımcı olma ile bağımsızlaşma arasında bir çelişkiye düşebilirler.

Ailelerin Süreci Yönetmesi

Ailelerin içinde bulunulan duruma yönelik olumlu bakış açısı ve söylemleri, aile içerisinde yaşanan durumların açıkça konuşulması, diğer aile bireyleriyle ve arkadaşlarla sosyal ilişkilerin sürdürülmesi, sürecin yönetilmesine olumlu etki edebilir.

Bazı aileler, içinde bulundukları duruma rağmen, kendi üzüntülü duygularıyla temastan kaçınabilir. Bu durum, diğer kardeşin ailesinin duygularına bir anlam verememesine ve kardeşiyle nasıl bir çerçevede ilişki kurması gerektiği konusunda kararsızlık yaşamasına neden olabilir. Ailelerin yaşadıkları duyguları ifade etmeleri, olumlu olumsuz hissettikleri her tür duyguyu kabul etmeleri, aile bireyleri tarafından duygusal olarak desteklenmeleri sürecin yönetilmesine yardımcı olabilir. Bu sayede aileler diğer çocukların kendi duygu durumlarıyla baş etmelerine ve bunları paylaşmalarına örnek teşkil edebilir.

Aile bireyleri kendilerine de zaman ayırmalı, her şeyle tek başına ilgilenmenin mümkün olamayacağını kabul etmeli, her çocukla ayrı ayrı vakit geçirmeli, birebir zaman geçirebilmek için akrabalar ve arkadaşlardan destek istemelidirler.

Çeviren:
Begüm Mutlu Erbil
Uzman Psikolog