Mezuniyetler herkes için en yoğun duyguların, birbirinden farklı hislerin bir arada yaşandığı törenlerdir. İstisnasız her öğrenci, öğretmen, ebeveyn hatta geniş ailenin de heyecanla beklediği, herkes için anlam içeren bir olaydır. Öğrenciler aynı kurum ve çatı altında eğitimlerine devam edecek olsalar bile anaokulu, ilkokul ve ortaokul geçişleri de tıpkı lise mezuniyeti gibi anlam yüklüdür, heyecan ve coşkuyla kutlanır.
Mezuniyet neyi sembolize eder? Öğrenciler, her sene olduğu gibi sadece o yılı da tamamlayıp, gerekli sınavları verip geçerli notlarını ve mezuniyet belgesini alsalar yeterli olmaz mı? Bir törene neden ihtiyaç duyulur? Törenlerin nasıl bir işlevi vardır? Eğitim sürecinin paydaşları, mezuniyet veya bir üst okula geçiş sürecini nasıl deneyimlerler? Hangi duygular yaşanır? Öncesi, tören anı ve sonrası neler barındırır? Ne gibi yansımalar yaratır bireyin içinde?
Törenlerin İşlevi
Mezuniyet törenlerine neden ihtiyaç duyulur diye düşünüldüğünde öncelikle eğitim-öğretim süreci, sonrasında da okulun işlevlerini ve anlamını irdelemek gerekir. Eğitim yolculuğu tıpkı bir bebeğin dünyaya gelişi gibi bir hayalle başlar. Anne baba önce bir çocuk hayal eder, zihinlerinde bir insan, bir birey tasarlar. Daha o çocuk dünyaya gelmeden başlayan bir süreçtir bu. Bebeğin nasıl hayata tutunacağı, büyüme ve dünyayı keşfetme sürecinde nasıl zorluklardan geçeceği, onu nasıl koruyup, mutlu ve sağlıklı olmasını sağlayabileceği, kendi ayakları üzerinde duran, olumlu ilişkiler kurabilen bir insan olması yolunda nasıl destekleyebileceği gibi türlü endişeler ve sorular şekillenir ebeveynlerin aklında. Nasıl bir birey yetiştirileceği, bireyin kendiliğini kaybetmeden toplumun parçası olmasına nasıl destek olunabileceği endişesi her toplumda çok temel bir meseledir. İnsanın en ilkel, hayatta kalma endişesiyle belirlenen bir kabul görme ve aidiyet ihtiyacı vardır ve toplumun bir parçası olmaya ihtiyaç duyar. Sosyalizasyon / toplumsallaşma ve kültürel değerlerin çocuğa aktarılması onun tarafından içselleştirilmesi süreci işte bu endişenin güdülemesiyle başlar. Çocuk yaklaşık 2,5-3 yaşındayken sosyal duygular dediğimiz “utanma, suçluluk ve gurur” duygularını deneyimlemeye ve ifade etmeye başlar (Cole & Cole, 2001). Bu, tam da eğitim yolculuğunun başladığı döneme denk gelir. “Bir çocuğu yetiştirmek için bir köy gerekir.” atasözü bunu en güzel şekilde özetler. Bir çocuğun yetişmesinde ailenin en büyük desteği okuldur. Eğitim önce çocuğun evinde başlar, okulda aileyle beraber işlenerek devam eder. Okul, toplumun idealinin kurumsallaştığı yerdir. Bir insanı yetiştirme sürecinde içinde yaşanılan çağın, kültürün ve toplumun ideallerinin, ailenin idealleriyle birleştiği, en önemli çerçeveyi ve yapıyı sunan yerdir. Bu şekilde bakıldığında, okul her öğrencinin ikinci evi hatta geniş ailesi, öğretmenler ve idarecilerse ebeveynlerin yol arkadaşı, en önemli işbirlikçisidirler.
Peki, büyüyüp ayrılma zamanı geldiğinde evden ayrılmak, yuvadan uçmak kolay mıdır? Her gün yıllar boyunca gidilen, kendilik yolculuğunda adeta ikinci ev olan okuldan, bir daha dönmemek üzere ayrılmak bu kadar basit ve önemsiz değildir elbette. Mezuniyetler ve bir üst okula geçiş törenleri, bir eğitim kurumundan uğurlanmayı, hayal ve ideallerle başlayan sürecin tamamlanmasını, hep birlikte öğrencinin yetkinliğinin meşrulaştırılmasını ifade eder. Bu törenlerde eğitim yolculuğunun farklı pozisyonlarında rol alan öğrenci, öğretmen, idareci ve ebeveynler, birlikte yarattıkları resmin tamamlanışını izleyip, yolculuk sürecindeki paylaşımlarını adeta onurlandırırlar. Törenlerde sürece önem vererek, başlangıçtan itibaren aşılan engellere ve acı tatlı anılara değinilmesi, her anın kıymetinin bilinmesindendir. Bu şekilde hazırlan törenler tüm paydaşlar için tamamlanmaya duyulan ihtiyacı doyurur. Bir işi tamamlayıp bitirmiş olmaktan ötürü duyulan haz, tatmin, güven ve gurur birlikte kutlanır.
Gelişimin doğal sürecinde, büyümeyle bağımsızlaşmayı getiren her aşama, zorlanmayı beraberinde getirir ve ayrılık gerektirir. Bebek, annenin rahmindeki ilk ve konforlu yuvasına veda ederek doğar. Annenin kucağında güven ve huzur bulur. Kişi; erken çocukluğa geçişte, memeden ayrılıp dünyayı keşfetmeye başlamak için, bebekliğin tam bağımlı, koruyucu ve düzenleyici ilişkisine veda etmek zorundadır. Bu süreçte bebek bakım verenin sesi ve teskin edici desteklerine ve zorlanmanın, ayrışmanın acısının kapsanmasına ihtiyaç duyar. Çeşitli araştırmalar, gelişimsel olarak bağlanma, ayrışma süreçlerini güvenle aşan çocukların, okula gelip de yeni mekânlara merak ve keşif arzusuyla katıldığını, başta öğretmenleri olmak üzere okuldaki yetişkinlerle ve yaşıtlarıyla güvenle ilişki kurduğunu göstermektedir (Main ve ark., 1985; Youell, 2015; Mahler ve ark., 2018). Ayrılmak, ayrışmak zordur. Kendi yolunda ilerlemek, gelişmek içinde vedalaşmayı ve ayrılık acısını barındırır (Torun, 2014). Olumlu ve güvenli ayrılma deneyimleri olan bireyler, sonraki ayrılık süreçlerini de daha iyi yönetir ve ayrılığın acısıyla, zorluklarıyla daha iyi baş edebilirler. Her ayrılıkta olduğu gibi, okula vedanın da yası tutulmalıdır ki yeniden başlamaya yer açılabilsin. Mezuniyet ve bir üst okula geçiş törenleri de, ayrılığın acısının tüm paydaşlar tarafından kabul edilmesini, yasının birlikte tutulmasını ve veda edebilmeyi sağlar.
Mezun olup okuldan ayrılan ve bir aşama daha bağımsızlaşan birey, mezuniyet sonrası okuluna ait sembolleri giyiminde veya aksesuarlarında taşıyabilir, çeşitli mezunlar günü aktivitelerinde okulla iletişimi ve bağını sürdürebilir. Çocuk her bağımsız adımında, en küçük bireysel başarısında bakım verene dönüp kendini gösterme ve onaylanıp güvenle keşfetmeye devam etme ihtiyacı duyar. Bu bir döngüsel bağlanma ve ayrışma sürecidir. Bunun için, çocukluğu hatırlatan güvende hissettiren iç nesnelere, belki de o döneme ait oyuncak, battaniye gibi temsili somut bağlanma nesnelerinin benzerlerine tutunur (Winnicott, 1964; Winnicott, 2012). Bireyin bağımlı ilişkiden çıkarken, ayrışırken, bağlantıda kalmaya ihtiyacı vardır. Mezunlar da bu etkinliklere katılarak çocuğun her zaman dönüp de şefkati ve doğrulanmayı bulacağı, bağını koparmadığı, sıcak ve güvenli yuvasını temsil eden okula dönerek, bakım verenin onaylayıp keşfetmeyi teşvik etme döngüsünü sanki tekrar ederler.
Mezuniyet gelişimsel bir evrenin tamamlanmasını ifade ettiği gibi öğrencinin bireysel çabasını, başarısını takdir eder ve yetkinliğini de meşrulaştırır. Bireyin yetişmesinden sorumlu olan tüm yetişkinlerle ona bu yolculukta eşlik etmiş olan yaşıtları, sınıf ve okul arkadaşları sanki onun bu süreçteki çabasını kabul ve/veya takdir ederek bir sonraki evreye geçmeye hazır olduğuna duydukları güveni ilan ederler. Başkalarının kendisine duyduğu güvenle bireyin kendi yetkinliğine olan güveni bu yolla pekişmiş olur. Böylelikle yeni deneyimlere daha büyük inanç ve motivasyonla girebilir. Mezuniyetle beraber eğitim yolculuğunu paylaştığı topluluk, bireyin yetkinliğine ve kendine olan güvenine hem bir anlamda ayna tutmuş hem de onu biçimlendirmiştir aslında. Pandemi nedeniyle toplu mezuniyet törenlerinin yapılamadığı dönemde birçok kurum ve öğrenci, bunun eksikliğini derinden hissetmiş olsa gerek ki, kontrollü sosyalleşme imkânlarının doğduğu ilk fırsatta geçmiş dönem mezunlarına telafi amaçlı mezuniyet kutlamaları düzenlendiği görülmüştür.
Öğrenciler gibi öğretmenler, idareciler de öğrencilerini mezun ederken birçok farklı duyguyu bir arada yaşarlar. Kendi kanatlarıyla uçmaları için eşlik ettikleri öğrencilerinden ayrılmak zor gelir. Aynı anda hem gurur ve güveni hem de ayrılık acısı ve geleceğin belirsizliğine karşı duydukları endişeyi deneyimlerler. Öğretmen ve idarecilerin mezuniyet zamanlarındaki hisleri bir çocuğun okula başlarken ve/veya evden ayrılma zamanı geldiğinde ebeveynlerin yaşadığı duygularla benzerlik taşır. Bu duygular kayıp endişesi ve üzüntünün yanı sıra gurur ve coşkuyu da içinde barındırır (Youell, 2015). Eğitim yolculuğundaki tüm paydaşların mezuniyet sürecindeki yoğun duygularının, özellikle kayıp endişesiyle ayrılık acısının, heyecanla coşkunun birlikte kapsanmasına, işlenip dönüştürülmesine ihtiyaçları vardır. Bunun için okul ve kurumların çeşitli ve kapsamlı çalışmaları olur. Birçok okulun, eğitim kurumunun mezunlarına yönelik düzenlediği “eve dönüş (homecoming)” adı altındaki mezuniyet sonrası etkinlikler de bu ihtiyacı doğrular ve kapsar niteliktedir. Ebeveynler ve geniş ailedeki bireyler için de mezuniyetler bir gururlanma ve onurlandırma vesilesidir. Mezuniyet törenlerinde çocukların bir nevi mutluluğu görülmeye gelinir. Bu törenler bir yandan emek ve çabayla gelinen noktada başarının onurlandırılmasını, toplum tarafından kabulünü, ebeveynlik becerilerinin takdirini anlatırken, aynı zamanda bir sosyal onaylanmadır. Aileler için de eğitim süreci kimi zaman keyif, kimi zaman çaba ve kimi zaman da zorluk içeren bir yolculuktur. Eşlik ettikleri büyüme sürecinde çocuklarının bir sonraki gelişimsel aşamaya geçişiyle ebeveynler de bir önceki evreye veda ederler. Mezuniyetlerde güven ve takdirle karışık bu vedanın yasını onlar da yaşarlar (Youell, 2015).
Kişiye Göre Değişen Veda Süreçleri
Çocuklar ve gençler, mezuniyet öncesindeki süreçte yaşadıkları duyguların yetişkinler tarafından hem okulda hem de ailede anlaşılmasına ve anlamlandırılmasına ihtiyaç duyarlar. Bu yolla endişe ve üzüntü gibi duyguları yaşamanın doğal olduğunu hisseder ve güvenle yollarına devam edebilirler. Özellikle bazı bireylerin daha hassas, duygusal tepkiselliği yüksek, korkulu mizaçlı /çekingen yapılı olduklarını ve bu tip zorlayıcı süreçlerde daha yakın yetişkin desteğine ihtiyaç duyacaklarını bilmek ve uygun yaklaşım göstermek önemlidir (Selçuk, 2022). Çocukların eğitiminden ve bakımından sorumlu tüm yetişkinlerin önemli işlev ve sorumluluklarından biri, onların zor duygularla baş etmesi için gerekli desteği verip güvenli ilişkisel ortamın oluşturulmasıdır. Ancak bu şekilde çocuk kaygısıyla, üzüntüsüyle baş edip bu hisleri dönüştürüp risk almaya cesaret eder ve başarısından gurur duyarak yolunda ilerleyebilir. Mezuniyet törenleri bu dönüşümü sağlayan en önemli araçlardan biri olarak düşünülebilir. Çeşitli araştırmalarda, geçmişte ihtiyaç duymalarına rağmen duygusal, kapsayıcı, dönüştürücü işlevleri olan ebeveyn desteği sağlanmamış çocuklarla, travmatik deneyimleri ve olumsuz ayrılık deneyimleri olan çocukların mezun olmadan okulu terk ettikleri gözlenmiştir (Youell, 2015; Harris, 1983; Wang & Fredricks, 2013; Porcheve ark., 2011). Bu da ebeveynin kapsayıcı ve dönüştürücü işlevlerinin öneminin altını çizmektedir.
Mezuniyetin öğrencilerde nasıl duygular yaratacağı, eğitim sürecindeki deneyimlerinin, öğretmenleri ve akranlarıyla kurduğu sosyal ilişkilerinin belirlediği bir durumdur. Olumlu duygusal iklime sahip okullarda, öğretmenleri ve yaşıtları arasında güvenli, olumlu ilişkiler içinde eğitim alan çocukların duygusal gelişiminin de olumlu etkilendiği araştırmalarla görülmüştür (Newland ve ark., 2019). Okulun öğrenciler için sağladığı en değerli kazanımlardan biri başka çocuk ve gençlerle ilişki kurma ve arkadaş edinme fırsatıdır. Sosyalleşme sürecinin en temel meselesi yaşıtlarıyla olumlu ilişkiler kurma ve kabul edilme ihtiyacıdır. Araştırmalara göre, aynı okulda ve sınıfta eğitim görme imkânı bulan çocuklar, aynı evde büyüyen kardeşler veya aynı ailenin çocukları gibi, bir ilişki içinde birbirlerinin gelişimine tesir ederler (Cole & Cole, 2001; Perry ve ark.,1993; Reitz ve ark., 2014; Wang & Eccles, 2012). Öğrenciler okulda yaşıtlarıyla kurallı ve güvenli bir ortamda bir arada yaşamayı öğrenir, birbirleriyle ilişki içinde olumlu olumsuz duyguları deneyimler, empati ve iletişim becerilerini geliştirirler (Brownell ve ark., 2005). Rekabeti, kıskançlığı, öfkeyi, üzüntüyü olduğu kadar birlikte eğlenmeyi, yardımlaşmayı, işbirliğini ve dayanışmayı da yaşıtlarıyla yaşayarak deneyimlerler. Olumlu veya olumsuz benlik algısı geliştirmede, yaşıtların geribildirimleri ve paylaşımlarının, sosyal ilişkilerin özellikle ön ergenlik ve ergenlik dönemlerinde etkisi yadsınamaz (Perry ve ark., 1993; Reitz ve ark., 2014; Wang & Eccles,2012). Olumlu deneyimleri fazla olan, çevresindekiler tarafından kabul gördüğünü düşünen, kendini değerli hisseden, sağlıklı ve olumlu sosyal ilişkiler kurabilen bireylerin mezuniyet zamanı geldiğinde daha olumlu bir ayrılık deneyimi yaşadığı gözlenir. Olumsuz ilişkisel deneyimleri olan ve duygusal olarak örselenmiş çocuklar daha zor veda eder. Bitirilmemiş işler ayrılığı zorlaştırır (Klingspon ve ark., 2015). Kişi veda edemediklerinin yükünü taşır.
Mezuniyet sayesinde öğrenciler, yıllarca aynı mekânı paylaştıkları, birbirlerinden öğrenme ve paylaşma fırsatı buldukları, kişiliklerini karşılıklı şekillendirdikleri, yakın veya uzak ilişkiler içinde beraber büyüdükleri arkadaşlarına da veda etme fırsatı bulurlar. Belki de en zoru arkadaşlara veda etmektir mezuniyet zamanı geldiğinde. O nedenledir ki herkes birbirine duygu dolu yıllık yazıları yazar, geçmiş zamanı ve paylaşımları yâd eder ve geleceğe yönelik umut dolu dileklerde bulunur. Arkadaş ilişkileri ve okulun sosyal ortamı bir aynadır aslında çocuk için. Öğrenciler, kendi yollarına devam ederken arkadaşlığın ve birlikte geçirdikleri zamanın kıymetini bilerek, olumlu olumsuz deneyimlerinden ve birbirlerinden öğrendiklerini onurlandırarak, son bir uğurlama ve kutlamayla mezuniyette birbirleriyle vedalaşırlar.
Mezuniyet öncesi birçok öğrencide kaygı ve depresyon semptomları görülmektedir (Peterson, 2022; Berenbaum ve ark., 2008). Özellikle mezuniyet sonrası bir üst öğrenim kurumuna devam etmeyip iş hayatına başlayacak olanlarda kaygı ve depresyon bazen klinik boyutlara ulaşabilir (Luskin, 2012). Belirsizliğe karşı düşük toleransı olan bireylerde, kendi başına okulun güvenli ve belirli rutininden çıkıp iş bulma ve geçim sağlama stresi ve iş hayatındaki rekabetle karşı karşıya kalmak yüksek düzeyde kaygı oluşturabilir. Daha küçük yaşlardaysa sevdiği öğretmenleri, arkadaşlarından ayrılıp yeni bir okula geçecek olmanın yarattığı kayıp endişesi, okulun son haftalarında birden bire ortaya çıkan okula gitmek istememe ve ayrılık anksiyetesi olarak gözlenebilir. Bununla beraber, özellikle yaşı daha küçük çocuklarda bir üst öğrenim kurumuna geçecek olmanın, şimdiye dek karşılaşmadığı yenilikler ve öğrenmeyle ilişkili farklı beklentilerin yarattığı kaygı, kendini aşırı hareketlenme, öfke patlamaları, sık ağlamalar ve kâbuslarla da gösterebilir (Dumas & Nilsen, 2003). Eğer bu gibi belirtiler 2-3 haftadan uzun süre ve şiddetli bir şekilde yaşanıyorsa, bireyin yaşamını engelleyici bir boyuta geliyorsa veya bunlara uykusuzluk, yeme bozukluğu, psikosomatik şikâyetler, davranış bozuklukları, kendini sabote etme gibi başka semptomlar da eşlik ediyorsa uzman desteği almakta fayda vardır.
Mezuniyet törenleri ve kutlamaları, sadece mezun olan birey için değil, aynı zamanda eğitim yolculuğunda rol alan tüm paydaşlar için anlamlı ve gerekli bir ihtiyaçtır. Süreci ve sonucu onurlandıran, başarıyı ve çabayı kıymetlendiren, toplum önünde meşrulaştıran bir deneyimdir. Büyümenin, gelişimsel olarak yeni bir evreye geçişin, hayat ve eğitim yolculuğunda bir sayfayı kapatıp yeni bir aşamaya geçmenin zihinsel ve ruhsal hazırlığının temsilidir. Mezuniyetler sayesinde ayrılığın getirdiği çoğu duygunun kapsanıp dönüştürülme imkânı olur ve kişiler olumlu bir vedayı deneyimleme fırsatı bulurlar.
Yazan:
Doli Adıvar
Uzman Psikolojik Danışman
Kaynakça
Brownell, Celia A., Zerwas, Stephanie, & Balaraman, Geetha (2005). Peers, cooperative play, and the development of empathy in children, Behavioral and Brain Sciences, 25, 28 – 30.
Cole, Michael & Cole, Sheila R. (2001). The Development of Children, New York
Dumas, Jean E. & Nilsen, Wendy J. (2003). Abnormal Child and Adolescent Psychology, Boston
Main, M., Kaplan, N., & Cassidy, J. (1985).Security in infancy, childhood, and adulthood: A move to the level of representation. In I. Bretherton & E. Waters (Eds.), Growing points of attachment theory and research. Monographs of the Society for Research in Child Development, 50, Serial No. 209, pp. 66-104.
Mahler, M. S., Pine, F., & Bergman, A. (2018). The psychological birth of the human infant: Symbiosis and individuation. Routledge.
Newland, Lisa A., DeCino, Daniel A., Mourlam, Daniel J., & Strouse, Gabrielle A. (2019). School Climate, Emotions, and Relationships: Children’s Experiences of Well-Being in the Midwestern U.S., International Journal of Emotional Education, v11 n1 p67-83
Perry, Cheryl L., Steven H. Kelder, and Kelli A. Komro. “The social world of adolescents: Family, peers, schools.” Promoting the health of adolescents: New directions for the twenty-first century (1993): 73-96.
Selçuk, Ayşe Bilge (2022).Söyleşi: Emre Dorman /Her Koşulda Ebeveynlik. Epsilon Yayınevi / 2.baskı, İstanbul
Youell, Biddy (2015). Öğrenme İlişkileri Eğitimde Psikanalitik Düşünce, Bağlam Yayıncılık, İstanbul
Wang, Ming‐Te & Eccles. Jacquelynne S., “Social support matters: Longitudinal effects of social support on three dimensions of school engagement from middle to high school.” Child development 83.3 (2012): 877-895.
Winnicott, D.W. (1964) .The Child, The Family, and the Outside World, London
Winnicott, D.W. (2014) .Oyun ve Gerçeklik, İstanbul
Ainsworth, M.D.S. (1992). A Consideration of Social Referencing in the Context of Attachment Theory and Research. In: Feinman, S. (eds) Social Referencing and the Social Construction of Reality in Infancy. Springer, Boston, MA. (p.349-350) https://doi.org/10.1007/978-1-4899-2462-9_14
Berenbaum, H., Bredemeier, K., & Thompson, R.J. (2008). Intolerance of Uncertainty: Exploring its dimensionality and associations with need for cognitive closure, psychopathology, and personality. Journal of Anxiety Disorders, 22(1): 177-125. Retrieved from https://doi.org/10.1016/j.janxdis.2007.01.004
Kara L. Klingspon, Jason M. Holland, Robert A. Neimeyer & Wendy G. Lichtenthal (2015) Unfinished Business in Bereavement, Death Studies, 39:7, 387-398, DOI: 10.1080/07481187.2015.1029143
Linda Hall Harris, Role of Trauma in the Lives of High School Dropouts, Children & Schools, Volume 5, Issue 2, January 1983, Pages 77–88, https://doi.org/10.1093/cs/5.2.77
Luskin, B.J. (2012, May).Managing PCSD – “Post-commencement stress disorder.” Psychology Today. Retrieved from https://www.psychologytoday.com/us/blog/the-media-psychology-effect/201205/managing-pcsd-post-commencement-stress-disorder
Porche, Michelle V., Fortuna, Lisa R., Lin, Julia & Alegria, Margarita (2011). Childhood Trauma and Psychiatric Disorders as Correlates of School Dropout in a National Sample of Young Adults, Child Development, Volume 82, Issue 3 /https://doi.org/10.1111/j.1467-8624.2010.01534.x
Reitz, A. K., Zimmermann, J., Hutteman, R., Specht, J., & Neyer, F. J. (2014). How Peers Make a Difference: The Role of Peer Groups and Peer Relationships in Personality Development. European Journal of Personality, 28(3), 279–288. https://doi.org/10.1002/per.1965
Tanya J. Peterson (2022). How To Deal With High School Graduantion Depression and Anxiety. Choosing Therapy / https://www.choosingtherapy.com/high-school-graduation-depression-anxiety/)
Torun, Filiz (2014). Yaşamda Kalmak Yas Tutmak, Gelişim, Sayı 8 / http://gelisim.terakki.org.tr/yasamda-kalmak-yas-tutmak/
Wang, Ming-Te & Fredricks, Jennifer A. (2013). The Reciprocal Links Between School Engagement, Youth Problem Behaviors, and School Dropout During Adolescence, Child Development, Volume 85, Issue2 / https://doi.org/10.1111/cdev.12138