Okul Fobisi

Okul, çocuğun ailenin dışında yeni bir sosyal çevreye girdiği ve orada yeni ilişkiler kurduğu bir ortamdır. Çocuk, okula giderek aileden, evden ilk ayrılışını gerçekleştirir. Anne baba da çocuğunun okula başlamasıyla birlikte kendisi için yeni olan bir yaşantıyı deneyimlemesinin yanında mutluluk, heyecan, endişe, kaygı gibi birçok karmaşık duyguyu da bir arada yaşayabilir. Okulun açıldığı ilk gün okul bahçesinde, sınıfta ağlayan, anne babasının elini sıkı sıkıya tutan, anne babasından ayrılmak, sınıfa girmek istemeyen çocukları görmek olasıdır.

Okula başlamak çocuğun hayatında büyük bir değişimdir. Çocuk okula başlayarak alıştığı aile ortamından farklı bir ortamda bulunma, bu ortamın getirdiği yeniliklere ve değişikliklere uyum sağlama sürecini yaşar. Bu büyük değişim az da olsa her çocukta kaygı ve korku yaratabilir. Okulun ilk günlerinde çocukta kaygı, korku ve fiziksel yakınmalarla beraber okula gitmeyi istememe görülebilir. Bu, okula uyum sürecinde karşılaşılabilecek bir durumdur. Beklenilen kaygının, korkunun bir süre sonra geçip çocuğun okul ortamına alışması, okuluna düzenli devam etmesi ve uyum sağlamasıdır. Yaş ve gelişim dönemine uygun sorumlulukları üstlenmesine, bağımsızlığını kazanmasına fırsat verilen çocuklar bu değişime daha kolay uyum sağlayabilmektedirler. Çoğu çocuk bir, iki hafta içerisinde bu uyum sürecini atlatır. Bazı çocuklar da ise bu süreç daha uzun sürebilir. Çocuk okula gideceği zaman aşırı kaygı yaşayıp çeşitli fiziksel belirtiler, abartılı tepkiler gösterip okula gitmek istemeyebilir. Bazı durumlarda ise çocuklar okula uyum sağlamış gibi görünüp bir süre süre sonra okula gitmek istememe gibi tepkiler sergileyebilirler. Her çocuğun okula gitmemeye karşı gösterdiği tepkinin nedeni farklı olsa da en temelde kaygılı bir yapının buna neden olduğu ve doğru tutumlar gösterilmediği zaman yaşanan sıkıntının okul fobisine dönüşebileceği yani çocuğun yaşadığı kaygının nesnesinin okulda hayat bulduğu söylenebilir.

Çocukta okula karşı isteksizlik, yoğun endişe ve kaygılarla okula gitmeyi reddetme olarak görünen durum okul fobisi ve okul korkusu olarak tanımlanmaktadır. Çocuk okula gitmek istememesini tam olarak açıklayamadığı gibi gitmemek için çeşitli bahaneler bulabilir. İştahsızlık, uyku düzeninde bozulma, baş ağrısı, mide bulantısı, karın ağrısı, ishal, kusma gibi fiziksel belirtiler de görülebilir. Okula gitme saati yaklaştığında çocuğun yaşadığı yoğun endişe ve kaygıya öfke nöbetleri, ağlama krizleri de eşlik edebilir. Sabahları okula gitmekte zorlanan evde kalmak isteyen çocuğun evde kalmasına izin verildikten bir süre sonra yaşadığı sıkıntıların geçtiği gözlemlenir. Ta ki bir sonraki sabah okula gitme saati gelinceye kadar… Çocuk “Bugün evde kalayım yarın okula giderim.” dese de bunu gerçekleştiremez. Hafta sonunu genellikle bu sıkıntılar olmaksızın rahat ve neşeli geçirir. Pazar akşamından itibaren okula gitmeyi istememeye, bahaneler bulmaya tekrar başlar. Bedensel yakınmalarla evde kalmanın yollarını arar. En sık karşılaşılan bedensel yakınmalar baş ve karın ağrısıdır. Aileler bu bedensel yakınmalar sonrasında çocuklarını doktora götürdüklerinde çocuklarında herhangi bir fiziksel hastalık olmadığını fark eder.

Okul fobisi 06-11 yaş arasında daha sık görülmekle beraber daha küçük ve daha büyük yaşlarda da görülebilir. Görülme sıklığı yaşın ilerlemesi ile azalmaktadır. Genellikle anaokuluna ve ilkokula yeni başlayan çocuklarda görülebildiği gibi okuluna düzenli devam eden bir çocuk da yaşadığı bir olayın etkisiyle okula gitmek istemeyebilir. Bu durum ilerleyen zamanlarda çocukta okul fobisine dönüşebilir. Anaokulunda okul fobisi yaşayan çocukların bazı günleri okulda bazı günleri evde geçirdiklerini görmek mümkündür. Ergenlik öncesi ve ergenlik döneminde de okul fobisi derslere, okula, arkadaşlarına, keyif alarak yapılan şeylere karşı ilgisizlik şeklinde görülebilir. Bunun sonucunda da akademik başarıda düşme, sosyal ilişkilerde bozulma, duygusal problemler, okula gitmeyi istememe ve reddetme yaşanabilir.

Okul Fobisinin Nedenleri

Okul korkusunun, okula gitmeyi reddetmenin temelinde ayrılma korkusu, ayrılık kaygısı yatar. Çocuk 6 ay ve 3 yaş arasında annesinden veya kendisine bakım veren kişiden ayrılmak istemez. Annesinden ya da bakım veren kişiden ayrıldığında kaygılanıp ağlar, yabancı kişilere ve ortamlara tepki gösterir. Annesinin yanında olmak çocuğa güvende olduğunu hissettirir ve onu sakinleştirir. Eğer çocuk 6 ay ve 3 yaş arasında ayrılma kaygısı yaşadığında uygun şekilde sakinleştirilememiş ve kaygıyla sağlıklı baş etme becerilerini kazanamamış ise okula başlarken sorun yaşama olasılığı yüksektir. Ayrılma korkusu yaşayan çocuk evden, bağlandığı başlıca kişilerden ayrıldığında ya da böyle bir ayrılık beklendiğinde yineleyici bir biçimde aşırı sıkıntı duyar. Özellikle anneden ya da bağlandığı kendisine bakım veren kişiden ayrı kaldığında huzursuz ve mutsuz olur. Okula gittiğinde başına bir şey geleceğini, kaybolacağını, hastalanacağını, annesini kaybedeceğini, eve döndüğünde annesini bulamayacağını zanneder. Belli bir yaşa kadar hep evde olan, her şeyi anne ya da bakım veren kişi ile yapmış olan çocuk evin dışını tehlikeli bulacaktır. Özellikle bağımlı bir ilişki var ise anneden ya da bağlandığı kişiden ayrılması daha güç olacaktır.

Aşırı koruyucu tutuma sahip olan anne babalar çocuklarını okula gönderirken duydukları endişe ve kaygıyı çocuklarına daha fazla yansıtabilirler. Çocuklarına bir şey olacak endişesi taşır, en ufak bir hastalıkta bile kaygıları artar, onları sürekli korurlar. Çocuğun yapması gereken işleri de kendileri yaparlar. Bu tutum da çocuğun bireyselleşmesini engeller. Çocuk da sevdiği ve alıştığı bir ortamdan, anne baba ya da kendisine bakım veren kişiden, sevdiklerinden ayrılmak istemez. O koruyucu ortamının dışına çıkamamış olan çocuk yalnız kalınca ne yapacağını bilemeyebilir, tanımadığı insanların yanında kendini güvende hissetmeyebilir ve okula gitmeyi reddedebilir.

Okul, uyulması gereken belli başlı kuralları, başarılması gereken akademik görevleri olan sosyal bir çevredir. Evde sınırsız yaşayan, her isteği yapılan, yaşına uygun sorumlulukları alamamış olan bir çocuk okuldaki bu çerçeveye uymakta güçlük yaşayabilir. Çocuğun okulda arkadaşları ya da öğretmeni yaşadığı olumsuz bir olay da okul fobisine sebep olabilir. Okula gitmek istemeyen çocuğun öğretmeninin, arkadaşlarının kendisine kötü davrandığı, öğretmeninden korktuğu şeklinde gerçek dışı söylemlerine de rastlanabilir.

Çocuğun kendisini derslerde başarısız algılaması, okuldan verilen sorumlulukları yapamama, yetiştirememe, anne babanın, öğretmenin eleştirisel ya da mükemmelliyetçi yaklaşımı, beklentileri karşılayamama endişesi de okul reddine neden olabilir. Okul fobisi yaşayan çocukların başarılı, uyumlu, endişeli oldukları, yaşadıkları olaylardan duygusal olarak çok etkilendikleri, başarı kaygısı yaşadıkları, onaylanma ihtiyacı hissettikleri görülür.

Hastalık nedeniyle bir süre okuldan uzak kalmak da okula gidişi zorlaştırabilir. Anne ya da babanın hasta olması, boşanma, ailedeki bir vefat, taşınma da okula gitmeyi reddetmeye neden olabilir. Anne baba arasında anlaşamama, huzursuzluk, tartışma, şiddet var ise çocuk okula gitmeyi istemeyebilir. Kendisi evde olmadığında evde çok kötü bir şey yaşanacağı endişesi taşıyabilir. Yeni bir kardeşi olan çocuğun aklı, evde annesinin ve kardeşinin ne yaptığında kalabilir. Kardeşinin annesiyle evde sürekli birlikte olmasından ötürü annesinin kardeşine daha çok ilgi gösterdiğini, onu daha çok sevdiğini, kendisinin de bu ilişkinin dışında kaldığını düşünebilir.

Okul Fobisi Yaşayan Çocuğa Nasıl Yaklaşılmalı?

Çocuklar okul fobisini farklı şekilde ve derecede yaşarlar. Kimi çocuk bu zorluğu 2-3 hafta kadar yaşayabilir. Kimi çocuk ise aylarca okula gitmek istemeyebilir. Okul fobisi yaşayan çocuğun yaşına, durumuna, sürece uygun bir yaklaşım gösterilmesi önemlidir. Öncelikle okul fobisine neyin sebep olduğunu bulmak ve problemi çözmeye çalışmak gereklidir. Ailenin çocuğunun öğretmeniyle, okul idarecisi ve okul psikolojik danışmanıyla görüşmesi ve onları süreçten haberdar etmeleri sorunun çözümüne ilişkin işbirliğini sağlayabilmek için önemli basamaklardır. Okulda öğretmenlerin, okul idarecisinin bu konuyla ilgili anlayışlı, çocuğun durumuna uygun özel bir tutum sergilemeleri okuldaki sürecin yönetilebilmesi için önemlidir. Çocuk okulda, kendini kötü hissettiğinde ya da süreçle baş etmekte çok zorlandığında, sıkıntısını öğretmenine anlatabileceği ya da psikolojik danışmanı ile konuşabileceği konusunda rahatlatılmalıdır.

Anne Babalar Neler Yapmalı?

  • Bazı aileler çocuklarının aşırı ağlamasını, karın ağrısı, kusma gibi fiziksel belirtileri görünce “Bugün evde kalsın, biraz sakinleşsin, yarın gider.” düşüncesiyle çocuklarının evde kalmasına izin verirler. Verilen her izin çocuğun okula tekrar gitmesini zorlaştırır. Ne olursa olsun çocuğun okula devam etmesi sağlanmalıdır.
  • Anne babanın da çocuğunun okula başlaması ya da okula gitmesi ile ilgili endişeleri olabilir. Çocuğundan ayrılma ile ilgili endişelerini onun yanında anlatmaları çocuğun da kaygı ve korkularını artırabilir.
  • Okul fobisi yaşayan çocuk anne babasının tepkilerini de takip eder. Anne babanın tedirgin, gergin yüz ifadesi çocuğu olumsuz etkileyebilir. Anne babanın sakin kalabilmesi çocuğun kaygısını yatıştırır.
  • Okula gitmesi konusunda tüm aile fertlerinin tutarlı ve kararlı olması önemlidir. Çocuk okula gitmeyi istemediğinde anne baba veya evde bulunan diğer aile büyükleri endişeli, kararsız, çaresiz tutumlar sergilememelidir. Bu tutumlar fobiyi artırabilir.
  • Anneden ayrılmakta güçlük yaşayan çocuk baba tarafından okula götürülebilir ya da servisle okula gidebilir.
  • Çocuğun yaşadığı okul fobisinin yoğunluğuna göre okula alışma süreci desteklenmelidir. Okula gitmeye, sınıfa girmeye direnç gösteren çocuk başlangıçta okulda daha kısa süre kalması daha sonra aşamalı olarak okulda kalma süresinin uzatılması sağlanabilir.
  • Çocuk okula gitmeyi reddediyor diye kızmak, bağırmak, suçlamak, cezalandırmak sorunun daha da büyümesine neden olur.
  • Evde huzursuz bir ortam var ise çocuk okula gittiğinde aklı evde kalacağından evden okula mutlu, rahat, huzurlu gidebileceği bir ortam sağlanmalıdır.
  • Çocuk, anne babanın olmadığı ortamlarda kalabilmesi için desteklenmelidir. Aile yakınlarının evinde kalması, anne babanın olmadığı başka ortamlarda bulunması için yüreklendirilmelidir.

Okul fobisi genellikle evde anne babanın ve okulda öğretmenin olumlu tutumlarıyla giderilebilen bir durumdur. Süreç daha yoğun yaşandığında, evdeki ve okuldaki uygulamalara rağmen bir değişiklik görülmediğinde okul dışından da bir uzmandan destek alınması gerekebilir. Unutulmamalıdır ki çocuğun okuldan ayrı geçirdiği her gün biraz daha okuldan uzaklaşmasına sebep olabilir. Bu sıkıntılı durumun geçeceği, zorlansa da okula gitmesi gerektiği, her şeyin yoluna gireceği çocuğa anlatılarak sakin, tutarlı, kararlı olmak bu süreçte en doğru ve destekleyici yaklaşım olacaktır.

Yazan:
Melek Atakul
Uzman Psikolojik Danışman