Önyargı ve Ayrımcılık

Önyargı ve ayrımcılık günlük yaşantımızda ve ilişkilerimizde sık sık karşımıza çıkıyor. Tanımadığımız insanlara karşı düşünceleri, etnik kökenleri, farklı din ve inançları ya da cinsiyetleri nedeniyle olumsuz tutum ve davranışlar sergilendiğine tanık oluyoruz. Peki, ne oluyor da karşımızdaki kişileri tanımamıza engel olan olumsuz tutum ve düşünce kalıplarımız ortaya çıkıyor? Nedir önyargı ve ayrımcılık? Dergimizin bu sayısında toplum tarafından farklı olanın kabulü ve benimsenmesine dair olan bu kavramların psikoloji literatüründe nasıl işlendiğini derlediğimiz çevirilerle sizler için ele almaya çalıştık.

Önyargı

Psikologlara göre önyargı, insanların çevrelerini öznel bir şekilde yeniden düzenlemelerini ve çevrelerindeki nesne ve kişilere nasıl bir tutum sergileyeceklerini belirler. Aynı zamanda önyargı, bireyin özgüvenini artırır ve maddi avantajlar sağlar. Sosyologlar ise, gruplar arasındaki ilişkilere bakarak önyargının sosyal ve yapısal dinamiklerine dair açıklamalarda bulunmuşlar, ekonomi alanındaki etkilerine ve sınıf ayrımına dikkat çekmişlerdir. Genel anlamda önyargı; gruplar arası hiyerarşik konumların oluşmasına sebep olan bireylerin bir grup ve onun üyelerine karşı benimsediği olumlu ya da olumsuz tavırlar olarak tanımlanır.

Araştırmacılar önyargıyı bir tutum olarak kavramsallaştırır ve üç bileşenden oluştuğunu savunur. Bunlar; bilişsel bileşen (belli bir grup hakkındaki inançlar), duyuşsal bileşen (hoşlanmama, antipati) ve gayret ifade eden bir bileşendir (belli bir gruba karşı negatif davranmaya yönelik davranışsal bir eğilim). Toplum içerisinde önyargıya maruz kalan gruplar, avantajlı gruplara ve üyelerine karşı önyargı taşıyabilirler. Bazen de, tam tersi olarak avantajlı ya da çoğunluk olan gruba karşı önyargı beslenmesi de söz konusu olabilir. Bu iki durumda da önyargı reaktif bir nitelik kazanmaktadır.

Ayrımcılık

Ayrımcılık, sosyal nesneler arasında bir ayrım yapma durumunun ötesinde; ait oldukları gruplar nedeni ile bazı kişilere adil olmayan davranışlar sergilenmesidir. Bu durum, bir grup ya da kişiye karşı olumsuz davranışlar sergilenmesini ya da aynı şartlar altında, aynı grup üyeleri içerisinde sergilenecek davranışlarla karşılaştırıldığında daha olumsuz yanıt ve tepkiler verilmesini içerebilir. Bunların yanı sıra kendi grubunu kayırarak farklı grubu dezavantajlı konuma düşürmek de ayırımcılığın bir parçasıdır. Bu durumun gruplar arası ilişkilerde temel bir rol oynadığı ve dış gruba duyulan antipatiden önce geldiği öne sürülmüştür. İç grupların kişi için her zaman öncelikli olduğu, kişinin bu grubun içinde bazen de bu grup için yaşadığı belirtilmiştir. Kişi kendine ait bir değeri savunuyorken bunu başka bir grubun çıkar ya da güvenliği pahasına yapabilir. Dış gruba duyulan nefret tabanlı önyargı, aslında iki grubun karşılıklı olarak yaşadığı sevi tabanlı önyargısından doğmaktadır.

Çocuklar Neden Önyargılıdır?

Ayrımcı söylem kullanımının beş yaşa kadar inmiş olması, okul çağına gelen çocukların eğitim hayatına önyargı içeren düşüncelerle başladıklarını gösteriyor. Beş yaşında bir anaokulu öğrencisinin farklı bir etnik kökenden gelen sınıf arkadaşı ile yapboz oynamak istememesi, bu yaştaki bir çocuğun önyargı içeren tutumunu ifade ediyor. Farklı teorisyenler öne sürdükleri görüşlerle çocuklarda önyargının nasıl şekillendiğini şu şekilde açıklıyorlar:

Otoriter Kişilik Kuramı
Bu kuram, çocuklardaki önyargının, ruhsal gelişim süreçlerinde yaşanan normal dışı bir durum sonucunda oluştuğunu ve bu nedenle seyrek rastlandığını öne sürer. Otoriteye boyun eğmenin zorunlu kılındığı bir ortamda çocuklar agresif dürtülerini boşaltmaya cesaret edemedikleri için, bunları farklı nesnelere yönelttikleri düşünülür. Ancak önyargı tarih boyunca gittikçe yaygınlaşmış ve normal olarak değerlendirilmeye başlanmıştır.

Sosyal Öğrenme Kuramı
Çocuklar ebeveyn, öğretmen gibi önemli figürlerin önyargı içeren tavır ve davranışlarını model olarak benzer davranışlar sergileyebilirler. Bu kurama göre çocuk; değerli bulduğu bir yetişkinin önyargı içeren bir ifadesini tekrar ederek bu ifadenin anlamını kavrayabildiği ölçüde söz konusu toplulukla ilgili olumsuz inançlara sahip olacaktır. Yapılan araştırmalar, yetişkinlerin ve çocukların önyargı üzerine beraber düşünmelerinin ve bu konuyu beraber ele almalarının, önyargı içeren tavırları azalttığını göstermektedir.

Gruplar Arası Temas Kuramı
Bu kuram, farklı grupların üyeleri arasında birebir, bireysel ve olumlu bir temas olmamasını, önyargı oluşmasının kısmi sebeplerinden biri olarak değerlendirmektedir.

Bilişsel-Gelişimsel Kuram
Çocuklar, her insanın farklı bireyler olduğunu anlayacak becerilere henüz sahip olmadıkları için önyargı kaçınılmazdır. Onlar detaylara takılmaya ve gruplar arası farklılıları abartmaya eğilimlidirler. Bilişsel gelişimleri ilerledikçe farklı gruplar arasındaki benzerlikleri ve aynı grup içerisideki farklılıkları görebilirler.

Evrimsel Kuram
Bu kuram, önyargı ve ayırımcılığın ortadan kalkmasını neredeyse imkânsız olarak değerlendirmektedir. Buna göre, çocukların sosyal gruplar hakkındaki düşünme biçimi, çocukların doğasında vardır.

Değişim için Öneriler

Önyargı ve ayrımcılıkla ilgili yapılan araştırmalar, ebeveynlerin bu konularla ilgili çocuklarıyla yeterince konuşmadığını göstermektedir. Oysaki çocuğun önyargı ile karşılanan gruplarla ilgili bilgi edinmesinde, ebeveynler ve eğitimciler sürece dâhil olmalıdırlar. Bu konuda ilk adım olarak, çocukların bilişsel gelişim düzeylerini, yeni bilgi edinmeye hazır olma seviyelerini saptamalılar, olay ve durumlara empati kurarak yaklaşmalarını sağlamalıdırlar. Çocukların farklılıklarla tanışacakları ortamların rekabetçi değil, işbirliğini ve dayanışmayı öne çıkaracak şekilde tasarlanması da katkıda bulunmalıdırlar.

Çocuklar genellikle etraflarında duyduklarını tekrar ederler. Bu onların gerçekten de söylediklerine inandıkları anlamına gelmez. Çocuklardan ayırımcı bir cümle duyulduğunda yetiştiklerin bu konuyla ilgili sorular sorması, onu incitmeyecek şekilde söylediği şeyin tartışılması ayrımcılık konusunda farkındalık kazandıracaktır.

Çocukların önyargılı olmamasını sağlamanın diğer bir yolu kapsayıcı ve içe alan bir ev ortamı yaratmaktır. Farklı kültürlerden insanlarla temas etmeyi öğrenmiş ebeveynlerin çocuklarının benzer becerileri daha erken yaşta edindiği bilinmektedir.

  Toplumsal Yargı Değişim Stratejileri
Bireyler için Farklılıklarla ilgili tartışmalar gerekli değildir ve önyargıyı artırabilir. Her türlü farklılığı dürüst ve açık bir şekilde ev ortamında ve gerekirse diğer ortamlarda tartışın. Çocuğun farklı kültürler arası ilişkiler kurmasını ve sürdürmesini, ayrıca bilgi dağarcığını geliştirmesini teşvik edin. Ancak bunu yaparken gruplar arası faklılıkları sadece gerektiği ölçüde vurguladığınızdan emin olun.
Toplum için Çeşitli kuruluşlar farklılıklar konusunun gündeme getirilmesi ve tartışılması için yeterince çalışmaktadır ve bu durum çocuklar arasında bir sorun teşkil etmemektedir. Önyargı güdümünde olmayan ve toplumun her kesimini ilgilendiren ilke ve politikalar geliştirilmesine önayak olun.
Eğitimciler için Okullar önyargıların azaltılması için çalışılacak yerler değildir. Çünkü bunun için harcanacak zaman akademik başarı için harcanabilecek zamandan çalmaktadır. Çok kültürlü ve ayrımcılık karşıtı öğretileri okul yaşamının içine katın ve çok kültürlülüğün var olduğu okullarda, işbirliğine dayalı bir öğrenme modeli oturtulmasını sağlayın, bu aynı zamanda akademik başarıyı da artıracaktır.

Çeviren:
Ceni Palti
Uzman Psikolojik Danışman