Ailenin Geliştiren Yapısı Ve İşlevleri

Eş seçmek, çift olmak, çekirdek aileyi oluşturmak, geçmişten geleceğe uzanan bir yolculuk gibidir. İki taraf da kendi ailelerinden getirdikleri gizli miraslarla, kökleri derinlerde olan bir ağacın geleceğe uzanan dallarında yeni, farklı yaşamlar oluşturmaya çalışırlar. Bu süreç bazen kolay gerçekleşse de çoğunlukla eşlerin çabası gerekir.

Her birey aile kurma aşamasında kendi için en doğru seçimi yapmaya çalışır. Bu seçim bireylerin çeşitli ihtiyaçlarına göre şekillenir. Herkes olumlu bir ortam oluşturmak ve birey olarak gelecek nesillere bir parça bırakmak ister. Yeni kurulan aile iki eş tarafından şekillendirilmeye başlanır ve kendine has özellikleri içinde barındırır. Bu ortamın destekleyici oluşu ailedeki her bireyin gelişimini güçlendirir. Zaman zaman bu destekleyici yapının oluşamadığı da görülür.

Ailenin özellikleri günlük yaşam içinde genellikle sorgulanmaz. Zaman içinde yaşanan problem durumları veya kriz dönemleri sırasında bu özelliklerin neler olduğu anlaşılmaya çalışılır. Ailenin yapısını ve işlevlerini anlamaya yarayan bu farkındalık krizlerin çözümüne yardımcı olur. Ailenin karşılaştığı süreçler, aileyi oluşturan her özellikten etkilenir. Bu nedenle her aile benzer süreçlerden geçse de olayları algılama biçimleri ve kendi ailelerinden getirdikleri bakış açıları nedeniyle kriz dönemini farklı yaşayabilirler. Bu durumu terapiste başvuran bir anne, baba ve çocuk örneği üzerinden açıklayabiliriz. İki çocuklu bir aile ergenlik döneminde olan oğullarının, bu döneme dair sorun yaşadığını düşünerek terapiste başvururlar. Baba kendi işinde başarılı bir noktaya gelmiş, anne ise bir şirkette üst düzey yönetici olarak çalışmaktadır. Bir süre sonra baba iflas eder. Babanın iflas edişini izleyen dönemde eşler arasında uzaklaşma başlar. Bu süreçle birlikte derslerinde başarılı olan oğullarının notları düşer. Terapi sırasında görülür ki; anne başarının çok önemsendiği bir aileden gelmektedir. İflas sonrasında eşi ile nasıl iletişim kuracağını, onu nasıl destekleyeceğini bilemediği için çift arasında uzaklaşma başlar. Anne aslında babanın yaşadığı başarısızlığı kabul etmekte zorlanmaktadır. Ders notları düşmeye başlayan oğullarıysa farkında olmadan annesinin önce kendi başarısızlığını kabul etmesini sağlamaya çalışır. Aslında bu yolla annesinin, babasının yaşadığı başarısızlığı kabul edebilmesini amaçlar. Yarı bilinçli bir şekilde problem yaratarak ailesini bir arada tutmaya çalışıyor. Anne baba tüm bu süreci ergenliğin getirdiği sorunlara bağlarken aslında oğulları sorumluluk alarak anne babasına yeniden etkileşim içine girmeleri ve asıl sorunu fark etmeleri için ortam yaratıyor.

Her Ev Ayrı Bir Dünya

İlk defa girdiğimiz bir ev, içinde yaşayanlar hakkında bize bir sürü bilgi verir. Madalyaların, mezuniyet fotoğraflarının yer aldığı, konuşmalar sırasında okul ve kariyer başarılarının sürekli vurgulandığı ailelerde en önemli değerin “başarı” olduğunu hissederiz. Aile büyüklerinin, akrabaların fotoğraflarının yer aldığı bir köşe ile karşılaşıyorsak, “akraba bağlarının” gücünü hissederiz. Evde deterjan kokularının ağırlıklı olduğu, tozların özenle alındığı, eşyaların milimetrik düzen içinde yer aldığı bir ortamı gördüğümüzde ise “temizlik ve düzen konusunda” o ailede hassasiyet olduğunu varsayabiliriz. Şimdi hem kendinizin hem de eşinizin büyük ailelerinin evini hem de çekirdek ailenizle yaşadığınız kendi evinizi düşünün… Evler yıllardır tanıdığınız içinde yaşadığınız ailelerle ilgili neler söylüyor size? Farkları, benzerlikleri neler? Bu farkları oluşturan her ailenin kendi içinde ön plana çıkardığı değerler veya temalardır.

Başarı, temizlik, tatil, kültürlü olma, asalet gibi birbirinden farklı olarak düşünebileceğimiz birçok konu ailelerin temalarını oluşturabilir ve buna göre ailenin yaşam biçimi şekillenir. Aileler temalarının kendilerine getireceği zorlukları fark ettiğinde yaşanacak problem durumlarını önleyebilirler. Örneğin, tatil teması olan bir ailede, çocuğun okula başlamasının ilk yıllarında sıklıkla tatile gidilmesi çocuğun uyum sürecini olumsuz etkileyecektir. Okulun ilk yıllarının önemini ve gerekliliklerini bilen bir aile tatil planları ile ilgili bu durumu göz önünde bulundurur.

Ailelerde anne, baba, çocuk, dede, torun gibi yapısal rollerin yanı sıra atanmış roller de vardır. Yukarıda anlattığımız örnekte çocuk anne babası arasındaki uzaklaşmayı fark edip, kendine göre onları bir araya getirmeye çalışmış ve aileyi bir arada tutma rolünü üstlenmiştir. Ailedeki herkes zaman zaman bakım verme, sakinleştirici olma, koruma, toparlama, rahat olma, öfkeyi dile getirme, problemi yansıtma gibi çeşitli atanmış rolleri üstlenebilir. Ailenin devamlılığı ve bir arada kalması için bu roller kendiliğinden oluşur. Çocukların geleceği ile ilgili baba çok fikir belirtmiyorsa anne endişelenme rolünü üstlenir ve eşini bu konuda düşünmeye teşvik etmeye çalışır. Büyük ablalar küçük kardeşlerin bakımını, anne babasının şiddetli tartışmasına şahit olan çocuk, arabulucu rolünü üstlenebilir. Aile içinde zaman zaman farklı rolleri üstlenmek kişiliklerin çeşitlenmesini ve zenginleşmesini sağlar. Farklı roller sadece çocuklar için zenginleştirici olmaz eşleri de zenginleştirir ve aralarındaki bağı güçlendirir. Önemli olan, ebeveynlerin çocuklarını yaşlarından büyük rollere mahkûm etmemeleridir.

Bazı ailelerde çocuklar doğduktan sonra eş olma rolü geri plana atılır, eşler sevgili olduklarını unutur, flörtleşme ortadan kalkar. Bazen de eşler ebeveyn olduklarını unuturlar. Bu durumda da çocuklar kural koyucu olurlar. Çocuklar bu durumdan hoşlanıyor gibi görünseler de yaşamları ile ilgili tüm sorumluluk kendilerine bırakıldığı için güvenerek yaslanacakları ebeveynlerini kaybetmiş olurlar. Bu, uzun vadede başka sorunları da beraberinde getirir. Aile içinde ebeveyn, eş, çocuk olma gibi rollerin arasında hiyerarşinin olması ve dengede kalması çok önemlidir. Bazen bu denge bozulur ve aile içinde sorun durumunu çözmek için kurulan işbirliklerine rastlanabilir.

Aile sisteminde yaşanan bir problem sonrasında geçici olarak kurulan koalisyonlar ailenin sağlıklı bir süreç geçirmesini sağlayabilir. Örneğin, annenin hasta olduğu dönemde baba ile çocuklar arasında bir koalisyon kurulması sorunla daha kolay baş edilmesini sağlayabilir. Kalıcı ve kemikleşmiş koalisyonlar aile içindeki alt sitemlerin dengesini bozabileceği için tehlikelidir. Tüm aile bireyleri arasında sağlıklı bir iletişimin oluşması ile koalisyonlar ortadan kalkar.

Ailede kuralların, görev ve sınırların ebeveynler tarafından belirlenmesi gerekir. Bazı kurallar açıktır ve aile içinde sıkça ifade edilir. Bazı kurallar ise kapalıdır, söylenmez ama herkes tarafından bilinmesi beklenir. Konuşulan, netleşen kurallar tüm aile bireylerinin etkileşimlerini güçlendirir. Her aile farklı kurallara sahiptir ve birbirlerinden farklı sınırlar oluşturur. Bazı aileler kalın sınırlara, bazıları belirsiz sınırlara ve bazıları da esnek sınırlara sahip olabilirler. Fazla sayıda ve katı kurallar kalın sınırları oluşturur. Belirsiz sınırları olan ailelerde kuralların ne zaman, nasıl uygulanacağı bilinmez. Esnek sınırlar, aile içindeki bireylerin ihtiyaçlarına cevap verir.

Ailenin en önemli özelliklerinden biri de iletişim biçimleridir. Bunlar açık, kapalı, kaçınmalı, saldırgan, manidar gibi aileden aileye çeşitlilik gösterebilir. Örneğin, bazen doğrudan iletişim kurmak yerine çocuk baba ile iletişimi anne üzerinden kurabilir. Bazen anne baba küçük çocuğun sorumluluğunu büyük olan kardeşe bırakır. Bazen de çocuğu ile konuşmakta zorlandığı bir konuyu aile dışından birinin konuşmasını bile isteyebilir. Örneğin, evcil hayvanı ölen çocuğa bu bilginin okuldaki öğretmeni tarafından söylenmesinin istemesi gibi… İletişim ve etkileşim ailedeki tüm bireyler arasında ve aracısız olabildiği zaman problemlere daha etkili çözümler bulunur.

Genellikle aileler duygusal olarak baş edilmesi zor olan kayıp, hastalık, babanın hapiste olması, evlat edinme ve benzeri konuları sır olarak saklamayı tercih edebilirler. Özellikle çocukları korumak için gizlenen sırlar, çocuklar tarafından bir şekilde hissedilir. Aslında anne babasının kendisine dürüst olmaması çocuğun başka problemler yaşamasına neden olabilir. Bu yüzden yüzleşmek, konuşmak zor da olsa birbiri ile paylaşmak, dayanışma içinde olmak çocuklara “Yaşanılan zorluk ne olursa olsun, ailemle birlikte üstesinden gelebilirim.” mesajını verir ve güven duygusunu pekiştirir.

Ailenin yapısı ve işlevlerinin kurgulanmasının yanı sıra dönemsel yaşanan krizlere de hazırlıklı olması önemlidir. Yeterince sağlıklı olmayan aileler doğal kriz dönemlerinde ailenin iyileştirici etkisinden yararlanamayabilirler. Anne babalar karşılaştıkları stresi aşamayacaklarını anladıkları zaman bir uzmanın desteğini almaya yönelebilirler. Bu yardım süreci ailenin iyileştirici etkisinin yeniden aktif olmasını sağlar.

Ailenin Yaşam Döngüsü

Bireylerin gelişim süreçleri gibi ailelerin de gelişim süreçlerinden bahsedebiliriz. Evlilik, doğum, ergenlik, evden ayrılma, torun sahibi olma, yaşlılık gibi. Bu süreçler olumlu ya da olumsuz aile sistemini etkiler. Her bir sürecin sağlıklı bir şekilde geçiriliyor oluşu ardından gelen sürecin de sağlıklı deneyimlerle tamamlanmış olmasını sağlar. Örneğin; genç yetişkinlerin eş seçme ve aile kurma aşaması öncesinde kendi anne babası ile olan birlikteliğinden kopmaya ve yeni bir bağ kurmaya hazır olması gerekir. Bowen’ın (1978) bahsettiği gibi bu süreçte bağımsız bir birey olarak genç kendine ait değerler, inançlar, hedefler de oluşturmalıdır. Bunları sağlayamamış gençler kalıcı ilişkiler kurmaya yarayacak bağlar oluşturamayabilirler. Eşleri bir arada tutan bağlar, her birinin ihtiyaçlarına cevap vermiyorsa birliktelik sırasında yaşanabilecek problemleri çözebilme güçleri de zayıf olacaktır. Yeni bir ailenin kurulması pek çok değişikliği içinde barındırmaktadır. Çocuğun doğması ile birlikte aile içindeki dengeler değişir, yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulur. Genç çiftler, bu aşamada çocuğun bakımı, çalışma hayatları, sosyal yaşamları ve birlikte yaptıkları eğlenceli etkinlikleri düzenlemekte zorluk yaşayabilirler. Kendi aralarındaki iş bölümü de bu süreçte yönetilmesi gereken önemli çatışmaları beraberinde getirebilir. Bowlby, (1988) bu dönemde bebeğin kalıcı bağ kurabileceği bir ortamın yaratılmasının ailenin en önemli görevlerinden biri olduğundan bahseder. Ardından, çocukluk dönemi, ergenlik dönemi anne babaların kendilerini sürekli yenilemeleri, ev ortamındaki sınırlar, kurallar, etkileşimler açısından da öz değerlendirmelerin yapılması gereken dönemlerdir.

Her dönemin özelliklerine göre yeni stratejiler belirlenmesi ve ailenin yeni duruma göre yapılanması gerekir. Zamanında doğru yaklaşımlar ile pratik bir şekilde çözümlenebilecek problemler, tüm aileyi içine alan krizlere dönüşebilir. 8 yaşındaki oğulları ile 15 yaşındaki kızlarına aynı hakları, sınırları sunan ebeveynler farklı çatışmaları yaşamak durumunda kalabilirler. İlerleyen süreçte çocuklar genç yetişkin olduklarında, onlar da evden ayrılacak ve kendilerine yeni çekirdek aileler kuracaklardır.

Çifti Bir Arada Tutan Bağlar

Çiftler arasındaki bağ her ilişkide farklıdır. Bazı çiftler birbirinden ilgi görme, bakım alma ihtiyacını karşıladıkları için duygusal nedenlerle birlikte olurlar. Bazı çiftler için arkadaşlık bağı daha önemlidir. Aynı yastıkta kocamak, mal mülk edinmek, iş ortaklığı kurmak, arzu ve cinsellik, adanmışlık, sosyal bağ ve maddi bağlar ise yine çiftlerin birbirlerine bağlanmalarını sağlayabilir. Zaman içinde bu bağlarla ilgili sorunlar da yaşanabilir. Örneğin; ortaklık ve sosyal bağları önemseyen bir çift düşünelim. Çocuklarının doğumunda ortaklık bağı nedeni ile iş bölümünü iyi yapmak isteyeceklerdir. Arkadaş çevreleri ile ilişkilerini de sürdürmeleri onlar için önemlidir. Bu süreçte eşlerden biri bu ihtiyaçlarını karşılarken diğeri mahrum kalıyorsa sorunlar yaşanabilir. Adanmışlık ve duygusal bağ ile bağlanan çiftler çocuklarının doğumu ile birlikte yaşamlarında oluşacak değişimleri daha kolay atlatırlar. Eşlerin kurdukları bağları fark etmeleri, bu bağı besleyecek etkileşimler içinde olmaya özen göstermeleri, yıllar ile birlikte yeni bağlar kurmayı öğrenmeleri de ilişkilerini güçlendirir. Yeni bağlar kurma ailenin gelişim süreçleri ile de şekillenir. Örneğin arzu ve cinsellik bağı veya sosyal bağı olan çiftler bir müddet sonra arkadaşlık bağını da geliştirmeyi başarırlarsa, daha da güçlenmiş olarak ilişkilerini devam ettirebilirler.

Sağlıklı Ailelerin Özellikleri

Ailelerin kriz durumları ile baş etmelerini kolaylaştıran bazı ortak noktalar olduğu tespit edilmiştir. Bunlar; problemi fark edebilmeleri, her ailede olabileceğini bilmeleri, duygusal olarak karşılaşmaya hazır olmaları, problemi fırsat olarak değerlendirmeleri, yaşayan kişinin değil, ailenin problemi olarak kabul etmeleri, etkili iletişim becerilerine sahip olmaları, kriz durumlarını konuşmaktan kaçınmamalarıdır. Sağlıklı aile kriz yaşadığında, süreci değerlendirebilme, bazı yapıları yeniden düzenleyebilme, uyum sağlayabilme yeteneğine de sahiptir. Kriz durumunda aile alıştığı yaşam standartlarından vazgeçememek, geçmişe takılıp kalmak yerine yeni aile alışkanlıkları oluşturmaya odaklanabilir. Bu yaklaşım çocuklara gelecekte karşılaşacakları zorluklardan pes etmemeyi öğretecek etkili bir örnek oluşturur.

Tahmin edilebilir olan şeyler herkes için ve özellikle çocuklar için olumlu etki yaratır. Bu nedenle ailede düzenli tekrarları sağlayacak ritüellerin olmasına özen gösterilmelidir. Yemekle ilgili ritüeller insanları birbirine bağlar ve sıcak ilişkiler oluşturur. Her akşam iyi geceler dilemek, banyo sonrası sıhhatler olsun demek, hafta sonu kahvaltıları, yılbaşı, bayram buluşmaları gibi… Yaşanan büyük krizler (kayıp, taşınma, boşanma vb.) sonrasında da yaşama devam edebilmek için ritüelleri hayata geçirmek önemlidir.

Ailelerin kahramanlaştırdıkları figürler ve anlattıkları efsaneler aidiyeti güçlendirir ve çekirdek aileyi büyük aileye bağlar. Çocuklara bu efsanelerin aktarılması umut aşılamak için de önemlidir; çünkü kriz durumlarından çıkmak için gereken en temel şey umuttur. Yaşanmış zorlukların nasıl üstesinden gelindiği ve benzeri başarı öyküleri aileyi birleştirici etki yaratır.

Sağlıklı ailelerde bağlılık, kıymet bilme, zaman geçirme, etkili iletişim, destekleme, cesaret verme önemsenir. Bu ailelerde roller açıktır ve gelişimi destekleyen yapılar söz konusudur. Böyle ailelerde bağımsız ve güçlü bireyler yetişebilir. Güçlü bir kişiliğe sahip bireyler ise yapısı ve işlevleri ile sağlıklı çekirdek ailelerini kurabilirler. Böylece büyük aile, köklerinden, yapısından, işleyişinden kaynaklanan güç ile çocuklarına en önemli mirasını aktarır.

Yazan:
Demet Uysal
Psikolog