Birçok ailede zaman içinde çeşitli konularda pek çok problem yaşanabilir. Her aile bireyinin kendi iç dünyası, duygusal ihtiyacı, durumlarla baş etme biçimi birbirinden farklı ve özneldir.
Bağımlılık, bir maddenin ruhsal, fiziksel ya da sosyal sorunlara yol açmasına rağmen, alımına devam edilmesi, bırakma isteğine karşılık bırakılamaması ve maddeyi alma isteğinin durdurulamamasıdır. Bağımlılık kronik bir beyin hastalığıdır çünkü bağımlılık hipertansiyon, şeker hastalığı gibi uzun süreli tedavi gerektirir ve tedaviyi bırakmak tekrarlara neden olabilir. Bu nedenle hayat boyu bağımlılık yapıcı maddelerden uzak durmak, mutlaka tedavi ve destek almak gereklidir.
Herkes bağımlı olabilir. Bağımlılık sürecine etki eden çok sayıda faktör vardır. Kişinin genetik yapısı, cinsiyeti, var olan ruhsal hastalıkları, dürtüsellik ve yenilik arama gibi kişilik özellikleri, yaşadığı çevre, kaotik ev ortamı, ailede ebeveynlerin madde kullanımı olması, uygun ebeveyn denetiminin eksikliği, çocukluk çağında olumsuz yaşantılar, arkadaşların etkisi, maddeyi erken yaşta kullanmaya başlamak, maddenin kendisine bağlı özellikler bağımlılığın gelişimini etkiler.
Madde kullanmaya başladıktan ne kadar süre sonra bağımlılık gelişeceğini söyleyebilmek için birçok etkenin değerlendirilmesi gerekir. Bunlar; maddenin cinsi, özellikleri, kullanan kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı gibi etkenlerdir. Bu nedenle kimin ne zaman bağımlı olacağını önceden bilmek mümkün değildir. Bununla birlikte bazı maddeler tek kullanımla dahi bağımlılığa yol açabilmektedir. Bir kereden bir şey olmaz diyerek, madde alımının kontrol edilebileceği, başkaları bağımlı olsa da kişinin kendisinin bağımlı olmayacağı düşüncesi, kendi iradeleri ile bu durumu kontrol altında tutabilecekleri gibi inanışlar bireyin bağımlılık riskini arttırır. Bazı maddeler tek kullanımla dahi bağımlılığa yol açabilmektedir.
Bazı geçiş dönemleri bağımlılık açısından risklidir. İlkokuldan ortaokula geçiş, ergenlik dönemi (en riskli dönemlerden biridir), üniversite veya iş için aileden uzaklaşma (sigaraya, alkol ve uyuşturucu maddeye başlama riski yüksektir.), aile içi huzursuzluk, parçalanma gibi dönemler, ailede yaşanan kriz dönemleri, ebeveyn ayrılığı veya kaybı, aile fertlerinden birinin ciddi sağlık sorunu yaşaması, travma sonrası dönemler dikkat edilmesi gereken dönemlerdir.
Alkol bağımlılığı nedir?
Alkol, alışkanlık yapabilecek maddelerden yalnızca biridir. Yeşilay’ın verilerine göre dünyada alkol kullanan 2 milyar kişinin 76 milyon kadarı alkol bağımlısıdır. Yılda 1 milyon 800 bin kişi bu nedenle hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde ilk tüketim yaşı 11’e kadar inmiştir. İlk kullanım yaşı düştükçe ileriki yaşlarda bağımlı olma riski artmaktadır.
Çok miktarda ve sıklıkla alkol tüketmek, aynı etkiyi yakalayabilmek için tüketim oranını sürekli arttırmak, yoksunluk hissetmek, planlanan miktardan ve süreden daha fazla alkol tüketimi, sosyal etkinliklerden uzaklaşma, alkolü bırakmaya yönelik başarısız girişimler, bedensel, ruhsal ve toplumsal sağlığının bozulmasına rağmen alkol almak isteme durumu alkol bağımlılığı olarak tanımlanabilir.
Alkol kullanımının çeşitli sebepleri vardır. Psikolojik ya da fiziksel bir acıyı (yaşanan bir kayıp, ayrılık, bedensel hastalıklar gibi) dindirmek, kaygı ve endişe yaratan durumlarla baş etmek, maddi veya evlilikte yaşanan sorunları çözmeye çalışmak gibi çok çeşitli nedenler alkol kullanımına yol açabilir. Alkolün bireyin kontrolünden çıkarak bağımlılık haline dönüştüğü durumlarda kişilerin sosyal hayatı, aile ve iş yaşantısı olumsuz yönde etkilenir. Yakın çevreyle iletişimin bozulması, daha fazla risk alma, işe geç kalma, düşük performans ile çalışma, sorumluluklarını takip etmede zorluk görülebilir.
Alkol kullanımına bağlı olarak kişilerde birtakım karakteristik değişiklikler de ortaya çıkabilir. Bunlar çeşitli duygu dalgalanmaları, tutarsız ruh hali, öfke, savunmacı ve tartışmacı tutum, içe kapanıklık ya da mutluluk, aşırı sosyallik olarak sıralanabilir.
Tüm bu davranış değişikliklerine, günlük hayattaki aksamalara rağmen alkol bağımlısı kişilerin bağımlı olduklarını kabul etmeleri oldukça zordur. Kontrolün kendilerinde olduğunu istedikleri zaman içmeyebileceklerini, herkesin içtiğini, bunun bir problem olmadığını ifade edebilirler.
Alkol bağımlısı ebeveyni olan çocuklar bu durumu nasıl deneyimler, ne hisseder?
Maalesef birçok çocuk alkol bağımlısı ebeveynleri tarafından psikolojik ya da fiziksel şiddete maruz kalmaktadır. Anne baba arasındaki tartışmalar gibi yaşadıkları olumsuz olaylarla, ebeveynlerin alkol aldıkları zamanlardaki söylemleriyle ve bunların neden olduğu yoğun hislerle baş edebilmek henüz yeterli ruhsal olgunluğa ulaşmamış çocuklar için oldukça zorlayıcı olmaktadır. Özellikle yetişkinin desteğine ihtiyacın yoğun olduğu (sevilme, anlaşılma, sakinleştirilme, arkadaş ilişkilerinde yaşanan sorunları konuşabilme, güvenlik önlemleri alma, bakım, beslenme, sorumluluk takibinde destek, sakinleştirilme gibi.), duygusal iniş çıkışların yaşandığı ergenlik dönemi başta olmak üzere, birçok durumda yetişkin gibi davranmak durumunda ve ebeveynin sorumluluklarını takip etmek zorunda kalmaktadırlar. Alkolün neden olduğu karışık ve güvende hissettirmeyen ortam, ebeveynin sonraki davranışını tahmin edememe gibi durumlar çeşitli duygu ve davranış biçimlerinin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Yetişkinlerin sıkıntılarıyla uğraşırken, büyüme evrelerinin gerektirdiği bir takım duygusal ihtiyaçlar yaşanılanlardan dolayı yeterince karşılanamadığından, çocukların ileriki yıllarda sağlıklı ve güvenilir ilişkiler kurmaları zorlaşabilmektedir.
Her çocuğun olaylar karşısında vereceği tepkiler ve hisleri kendi karakteristik özelliklerine ve deneyimledikleri duruma göre farklılık gösterir. Ebeveynlerine duydukları sevginin yanı sıra, aşırı sinirlilik, kızgınlık, üzüntü, endişe, korku, yalnızlık, kırgınlık, suçluluk, umutsuzluk, bıkkınlık, karamsarlık, korunmasızlık, hayal kırıklığı, sevilmeme, güvensizlik, duygusal yalıtım, hissizlik, depresyon gibi duygular ortaya çıkabilir. Bazı çocuklar ise içten içe çok üzüldükleri halde sorunu umursamıyormuş gibi görünerek içinde bulundukları durumun neden olduğu acıyı inkâr edebilirler. Ortaya konulmayan düşünceler bedenlerinde çeşitli ağrılarla ve belirtilerle ( migren, zona, ürtiker, uçuk gibi çok çeşitli deri hastalıkları…) ortaya çıkabilir.
Çocuklarda dikkat dağınıklığı ve aşırı hareketlilik, okul başarısında düşüş, kaygı bozukluğu, panik atak, çeşitli davranış bozuklukları, öfke kontrolünde zorlanma, hali izlenebilir. Uykusuzluk, kendine zarar verme, farklı bağımlılıklar geliştirme, ilaç kullanma, iştahsızlık, yeme bozuklukları gibi fiziksel belirtilerde tüm bu duygulara eşlik edebilir. Ayrıca çeşitli takıntılar (temizlik, tikler gibi) tüm bu kaygılarla baş etmek için ortaya çıkabilir. Kendilerini acımasızca yargılama ve eleştirme sürekli onay ve teyit bekleme, diğer insanlardan farklı olduğunu hissetme, duruş olarak kendini kurban olarak konumlandırma gözlemlenebilir. Bazıları ebeveyniyle sıklıkla tartışabilir, diğerleri ebeveynlerinden uzak durarak, iletişimi kesebilir, duygularını kendilerine saklayabilir. Yaşadıkları sorunu çevrelerinden sır gibi saklayabilir, evde vakit geçirmek yerine bir an önce okula dönmek isterken, mevcut durumdan utandığı için arkadaşlarını eve yaklaştırmak istemeyebilir.
Küçük çocuklarda alt ıslatma, korku, karın ağrısı, ayrılık kaygıları, gece kâbusları, tırnak yeme, saç koparma, öfke krizleri, nedensiz ağlamalar ve rutinin dışında nedensiz huzursuzluk görülebilir.
Hangi sorun yaşanırsa yaşansın öncelikle içinde bulunulan durumu kabul etmek, bununla ilgili duygularını ifade etmesini sağlamak durumla baş etmeye çalışmanın en önemli basamaklarıdır. İmkânlar el veriyorsa mutlaka psikolojik destek almak gerekir.
Alkol içen kişinin çevresindekiler nasıl düşünmeli ve hangi davranışları sergilemelidir?
Genellikle alkol kullanan kişiler alkol problemi yaşamadıklarını ve aile bireylerinin bunu kimseyle paylaşmamaları gerektiğini söylerler. Ailelerin yapması gereken en gereken en önemli şey alkol sorunu yaşandığını açıkça kabul etmektir.
Aileler, kanser, astım, şeker hastalığı gibi konularda çocuklarla rahatça konuşabilirken, konu alkolizm olduğunda konuşmak biraz zor olabilmektedir. Tıpkı diğer hastalıklar gibi sorunun nedeni, neler yapılabileceği çocuklarla paylaşılırsa, bu durum çocuklar için sakladıkları, sakındıkları, utandıkları bir konu olmaktan çıkarak baş edilebilir bir noktaya gelmektedir. Çocuklara alkol bağımlılığın bir hastalık olduğu, özellikle yaşanan bu durumdan dolayı kendilerinin hiçbir suçu ve sorumluluğu olmadığı, onların bu durumu düzeltmek için bir şey yapamayacağını, kendileri için yardımı hak ettiklerini, yalnız olmadıkları, yardım edebilecek yerler ve kişiler olduğu açıklaması yapılmalıdır. Bunlara ek olarak çocuklara yaşlarına uygun alkolizmi anlatan kitaplar verilebilir.
Alkol tüketen kişiler, içki içmelerinin nedeni olarak çevrelerindeki kişileri suçlama eğiliminde olabilirler. Eş ya da çocuklar bu söylemleri kişisel almamalı onlar olsa da olmasa da kişinin alkol tüketeceğini ve çevresindekileri suçlayarak alkol kullanımına haklı bir neden arayacaklarını bilmelidirler.
Genel olarak aile bireyleri kişiden alkolü bırakmaya yönelik söz vermesini isterler. Konuşulup uzlaşmaya varıldıktan sonra davranış değişikliği göremeyen aileler ya da bireyler durumu “Beni sevseydi, sözünü tutardı” şeklinde düşünebilir. Ancak bağımlı bir kişi beynindeki kimyasal değişikliklerden dolayı verdiği sözleri tutmakta zorlanır. Birçok kişi, alkol bağımlısı kişinin yaşadığı sıkıntılar dindiğinde alkolü bırakacağını ve bu problemin geçici olduğunu düşünebilir. Ancak alkol bağımlılığının tedavi edilmeden düzelemeyecek bir hastalık olduğu akılda tutulmalıdır.
Aileler kişiye bir sağlık personeli ya da ruh sağlığı uzmanı gibi davranmamalıdır. Mutlaka dışarıdan bir uzman desteği almalıdırlar. Ailedeki kişiler durumdan kendileri de gerekiyorsa yardıma başvurmalı ya da aynı sorundan mağdur olan ailelerin başvurduğu grup çalışmalarına katılmalıdırlar. Grup paylaşımlarında benzer sorunu yaşayan insanları görmek, duymak ve paylaşmak kişilerde duygusal boşalım sağlamakta ve rahatlatıcı etkisi olmaktadır.
Alkol alan kişinin durumu kabullenip yardım talep etmesi için bir takım basit sonuçları deneyimlemesi gerekmektedir. (Örneğin kişi alkol alıp salonda yerde uyuyakaldıysa, aileler kişiyi kaldırıp yatağa götürmemelidir. Alkol alan kişi uyandığında kendisini orada bulmalı ve durumu deneyimlemelidir. Ya da uyuyakaldığında iş yerine geç kalma sürecinin uyandırdığı kaygı hissini yaşamalıdır). Alkol alan kişi sürekli korunduğu, kollandığı ve hataları örtüldüğü takdirde davranış değişikliği yapmayacaktır.
Alkol alan kişilerin kalp kıran ve olumsuz yorumlarını kabul etmemek, özellikler çocukları bu söylemlerden korumak gerekir. Çocukların psikolojisini korumak adına bu olumsuzlukların yaşadığı ortamdan uzak tutmak ve negatif etkilere maruz kalmalarını önlemek gerekir.
Bazı çocuklar olumsuz durumlarla baş etmek için “güvenmeme, konuşmama ve hissetmeme” nosyonuna başvurabilir. Bir problem yaşandığında hiçbir çözüm bulunamıyor olsa bile yalnızca sorunu dillendirmek bile rahatlatmaya yardımcı olur. Çocuklar, büyükanne, büyükbaba, teyze, amca, dayı, hala, komşu, öğretmen, psikolojik danışman ve gibi farklı yetişkinlerle de diyalog kurmalı, kendilerini ifade etmeleri sağlanmalıdır. Kısa sohbetler, günün nasıl geçtiğini konuşmak, sorunları nasıl çözdüklerini aktarmaları, çocukların düşüncelerini açmalarına yardımcı olacaktır. Çocuklar herhangi bir sorun yaşadıklarında, bu sorunu alkol dışında sağlıklı bir şekilde çözmenin yollarını farklı insanları model alarak öğrenmelidir. Çevredeki insanların sorunlarla nasıl baş ettiği öğretilmelidir. Bu beceriler bir kitapta ya da bir filmdeki kahramanların yaşadıkları üzerinden de tartışılabilir. Böylece sorun çözme biçimleri daha yapıcı bir hale dönüşür. Çocukların kendi duygularını farkına varması ve bunlar hakkında düşünmeleri gerekir. Öfkeli ya da küskün hissettiklerinde, ne hissettiklerini tanımlamak veya yazmak duygusal boşalıma yardımcı olacaktır. Durumun nasıl hissettirdiği üzerine düşünmek, sorunu yok saymayı ve hiçbir şey yokmuş davranmamayı engelleyecektir.
Bağımlı bir ebeveynin olduğu bir aile yapısı içerisinde sağlığı yerinde olan ebeveyn, çocuklar için önemli ve iyileştirici bir figürdür. Çünkü çocuklar doğaları gereği duygusal olarak bir yetişkine yaslanma ihtiyacı içindedirler. Yaşanılan olumsuz duyguların, bir yetişkin eşliğinde ele alınıyor olması, duyguların kapsamlı olarak konuşulabilmesi çocukların çeşitli durumlarla baş etmesini kolaylaştırmaktadır. Bağımlı olmayan ebeveyn hayal kırıklığına uğramış, korkmuş olabilir ama çocukla sağlıklı bir ilişkisinin olması oldukça toparlayıcı bir unsurdur. Ancak ebeveyn kendini yeterince güçlü hissetmiyorsa, okul psikolojik danışmanından ya da bu konuda uzmanlaşmış bir kişiden destek alınmalıdır.
Yazan:
Begüm Mutlu Erbil
Uzman Klinik Psikolog
Kaynakça
İnternet alıntısı, Eylül 2019, https://alo191uyusturucu.saglik.gov.tr/
İnternet alıntısı, Eylül 2019, https://kidshealth.org/en/teens/coping-alcoholic.html
İnternet alıntısı, Eylül 2019, https://www.pbinstitute.com/blog/personality-of-an-alcoholic/
İnternet alıntısı, Eylül 2019, https://www.rchsd.org/health-articles/coping-with-an-alcoholic-parent/
İnternet alıntısı, Eylül 2019, https://www.verywellmind.com/common-traits-of-adult-children-of-alcoholics-66557 İnternet alıntısı, Eylül 2019, https://www.verywellmind.com/things-to-stop-if-you-love-an-alcoholic-67300
İnternet alıntısı, Eylül 2019, https://www.yesilay.org.tr/tr/bagimlilik/alkol-bagimliligi
İnternet alıntısı, Eylül 2019, Sidhu J, Dutta E, Naphade NM, Shetty JV. The impact of parental alcohol dependence on the development and behavior outcome of children in a tertiary care hospital. Med J DY Patil Univ [serial online] 2016 [cited 2019 Sep 2];9:17-22. Available from: http://www.mjdrdypu.org/text.asp?2016/9/1/17/172418
İnternet alıntısı, Eylül 2019, https://www.thefix.com/how-help-children-alcoholics