Otonomi başka bir kişi ya da durumdan bağımsız karar verme, kendi kendini yönetebilme yetisine denir. Başkasına bağımlı olmadan, kendi değerlerini yerleştirebilmiş ve bağımsız karar alabilen kişiler otonom (özerk) kabul edilir.
Çocukların özerklik çabaları, onlara sınırları çizilmiş güvenli ortamlarda keşfetme, seçim yapma, hedef belirleme, hedefine ulaşmada sabır ve motivasyon gösterme, plan yapma/planını gerçekleştirme özgürlüğü ve sorumluluk konusunda verilen olanaklarla desteklenebilmektedir. Hedef belirleme, planlama yapabilme, izleme ve değerlendirme adımları öz düzenleme sürecinin de önemli bir parçasıdır. Kendine spor, sanat veya bilim alanında hedef koyan özerk bir çocuk, hangi alanda olursa olsun bunu gerçekleştirmek için plan yapar, çalışır ve hedefine ulaşır. Ebeveyn olarak çocuğa eşlik edebilmek, gerektiğinde model olmak ve sorgulama yapması için sorular sormak, çocuğun hedefine ulaşırken destekleyici olacaktır.
Çeşitli araştırmalarda özerklik, bireylerin sağlıklı bir kimlik ve kişilik geliştirmelerinin temel yapısı olarak görülmüştür. Özerklik, bireyin kendisini başkalarına fark ettirmesi, başkalarına kendi ihtiyaçlarını duyurması ve gerektiğinde kendi haklarını koruması ile ortaya çıkmaktadır. Özerk bireyler karar verirken, verdikleri kararın ne anlama geldiğini ve buna nasıl ulaşacaklarını bilen bireylerdir.
İlkokul çağında özerklik ve girişkenliğin artmasıyla birlikte, çocuklar bağımsız hareket edebilir, düşünebilir ve iyi bir oyun arkadaşı olabilirler. Bu durum çocuğun kendi başına öğrenebilen bir birey olmasına katkı sağlayacaktır. Kendi başına öğrenebilen çocuk ise yetişkin hayatında kendine hedefler koyabilen, hangi yoldan ilerleyeceğine dair karar alabilen bir birey olma yolunda ilerleyebilecektir.
Bireyin kendi ayakları üzerinde durabilmesi özerkliğin ön koşulu olduğu gibi, kişinin yaşamdan doyum alması ve mutluluğu için de önem taşır. Özerk bir bireyde eyleme geçebilmek, katılım gösterebilmek ve sorunlarla başa çıkma yöntemlerini etkin uygulayabilmek öncelikli olarak göze çarpan davranış ve tutumlardır.
Eyleme Geçebilmek
Gerektiğinde bir başkasından yönlendirme beklemeden, kendiliğinden bir işe başlayabilmek, bir davranış sonucu ortaya çıkabileceklerin sorumluluğunu alarak yol alabilmek ve yetişkin dünyasında harekete geçmek her zaman kolay bir durum olmayabilir. Eyleme geçmenin küçük yaşlardan itibaren desteklenmesi ileriki yıllara yatırım olabilir. Eyleme geçebilmek, çocukların yaşına uygun ev işleri yapabilmesi, kendi çantasını düzenleyebilmesi, haftalık çalışmalarını takip edebilmesi, hatırlatmalar olmadan sorumluluklarını yerine getirebilmesidir. Yemeğini kendisinin yemesi, banyosunu kendisinin yapması, kıyafetlerini giyebilmesi gibi öz bakım becerisi gerektiren işler yapabiliyorum duygusunu güçlendirir.
Katılım Gösterebilmek
Çocukların, dünyada varlıklarının anlamlı olduğunu hissetmeleri, özerk bireyler olarak toplumda yer alma çabalarını destekler. Katılım gösterme inisiyatifini alan çocuklar, birçok sorun için farklı çözüm yolları bulabilirler. Çocukların kendi varlığının, başkaları için anlamlı ve önemli olduğunu fark edebilecekleri etkinliklere katılımını yüreklendirmek, sosyal sorumluluk programlarına katılımını sağlayabilmek ve kendini ifade edebileceği platformları kullanabilmeleri gelişimlerinde etkili olacaktır. Çocukların becerilerini pratiğe dönüştürebileceği işler yapmalarına olanak tanımak, katılımı aktif olarak hissetmelerini sağlar.
Sorunlarla Başa Çıkma Yöntemi
Yaşamda sorunun kendisinden çok onunla nasıl başa çıkıldığı önemlidir. Bazı olaylar kontrol edilemez bir şekilde gelişebilir. Pandemi, doğal afetler gibi bireyin yaşantısının akışını bozan, bağlantıyı kesen olaylarda; kontrol kurmaya çalışmak yerine rol model olmaya çalışmak büyük kazanç sağlayabilir. Burada kontrol edilebilen şey tepkilerdir. Çoğu zaman olayın nasıl algılandığı stres durumunu etkiler. Stres yaratan olay ile en iyi başa çıkma yolu, olayı doğru değerlendirmek ve yaşanan olay bittiğinde etkisinin kişinin hayatındaki önemini kaybetmesidir.
Çocuğun dışarıdan bakıldığında riskli ve ilgi çeken davranışlarının çoğu, acı ve stresle başa çıkma kaynaklı olabilir. Böyle bir durumda çocuğun kendini rahatlatma, olaylarla başa çıkma becerisinin gelişmesi için etkin yöntemler göstermesi onun yaşam kalitesini artıracaktır. Özerk bireylerin kendi yaşamlarında stresli olaylarla karşılaştıklarında bu durum ile ilgili kendilerine yardımcı olacak kaynakları keşfetmiş kişiler oldukları görülür. Bu kaynaklar kimi zaman sanat dallarından biri kimi zaman yazı yazma, kimi zaman uzun yürüyüşler olabilir. İhtiyacını fark ederek ona uygun çözüm yollarını bulabilmek özerk bireylerin davranışları olarak tanımlanabilir.
Anne Baba Tutumları
Anne babaların çocuklarının ihtiyaçlarına dair gözlemleri, yönlendirmeleri ve gerektiğinde yardım etmeleri, çocuğun kendini kontrol etmesini kolaylaştırır. Hayata hazır ve özerk bireyler yetiştirebilmek için;
- Çocuğa sevgi, anlayış ve ilgi ile yaklaşmak, duygusal bağı güçlendirmek,
- Onun ayrı bir kişiliği olduğunu fark etmek, bağımsız birey olduğunu kabul etmek,
- Çocuğa yönelik tutum ve davranışlarda tutarlı olmak, kararlı ve kararında olmak,
- Yaşına uygun sorumluluk vermek,
- Çocuğun ihtiyaç duyacağı güvenlik sınırlarını korumak, kurallı davranmak, sağlıklı anne-baba tutumları olarak sıralanabilir.
Çocuğun sorumluluk sahibi bir birey haline gelebilmesi için örnek bir yetişkine gereksinimi bulunmaktadır. Erken çocukluk döneminden itibaren çocuğun sevgiye, güvene, çevresindekilere inanmaya, özgürlüğe, büyüdükçe bazı şeyleri kendi başına yapmaya ihtiyacı vardır. Küçük yaştan itibaren çocuğa, yaşına, yeteneğine uygun görev ve sorumluluklar verilmesi çocuğun güven duygusunu pekiştirmektedir. Sorumluluğu öğretirken önemli olan çocuğu, kendine özgü kişiliğe sahip bağımsız bir birey olarak kabul etmek ve onun hak ve özgürlüklerini, sınırlarını dengeli bir biçimde belirleyebilmektir.
Özerk ve otonom çocuklar karar vermeyi ve verdikleri kararların sorumluluğunu alıp sonuçlarına katlanmayı öğrenebilirler. Daha bağımsız, esnek, toparlanabilme becerisine sahip çocuklar olabilirler. Kontrolün kendi elinde olmadığını düşünen bireyler, yaşadığı olaylarla ilgili çevresel faktörleri fazlaca sorumlu tutmaya eğilimli olabilirler. Esnekliğe, dayanıklılığa ve toparlanma becerisine sahip bireyler ise, olumsuz olayların sadece onların başına gelmediğini anlayıp karar almaya ve çözüm bulma konusunda yeteneklerini geliştirip sonucu etkileyebildiklerini fark edebilirler.
Oyun ve Akranların Rolü
Yapılan bir araştırmada; çocukların sosyal problem çözme becerileri arttıkça özerkliğinin de arttığı, karışık yaş gruplardaki çocukların daha fazla sosyal etkileşime girdiği ve daha az öğretmen yönlendirmesi gerektiren etkinlikler sergiledikleri görülmüştür. (Ölçer, S.Yılmaz,G.2019)
Özellikle ilkokul çağında kuralları takip etmesi, strateji geliştirmesi gereken oyunlar çocuğun, karar verme, hedef belirleme ve seçim yapma becerilerini, özerkliklerini geliştirmekte önemli rol oynar. Müzik ve hareket bu dönemde eğlenceli ve eğitici alternatif olmaya devam eder. Bu dönemde de müzik ile ilişki içinde olmak, enstrüman çalmak ya da dans etmek öz düzenleme becerilerini desteklemeye yardımcı olacaktır.
Duygu düzenleme, kişinin amaçlarını gerçekleştirmek için duygusal tepkilerini kontrol etmesi, izlemesi, değerlendirmesi ve değiştirmesidir. Duygu regülasyonu kişinin kendi kendine “Dur, sakin ol.” demesini sağlayan içsel konuşmalar ve buna bağlı olarak gelişen davranışlardır. Bu kimi çocuk için sevdiği birine sarılmak, kimi çocuk için yalnız kalmak, kimi için su içmek olabilir. Çocukların kendilerini ve duygularını tanımaları kadar yetişkinlerin onlara rehberlik yapmaları, kendi kendilerini rahatlatabilmelerinin yollarını bulmalarına yardım etmeleri için yol göstermeleri gerekebilir.
Araştırmalar duygusal özerkliğin; duygusal yakınlığın olduğu ailelerde daha iyi geliştiğini göstermektedir. Özerklik kavramı, duygusal desteğe yoğun olarak ihtiyaç hissedilmemesi, duygusal baskı hissetmeme, ebeveyn ve akran baskısına karşı koyabilme, kişiler arası ilişkilerde yeterlik kazanma, yaşına uygun sosyal sorumluluk sergileme, sosyal bağımsızlıkla yakından ilişkilidir.
Son Söz…
Erken çocukluk döneminden itibaren, çocuklara ayaklarının üzerinde kendi başlarına nasıl duracaklarını öğretmek anne baba olarak çocuğa özerklik kazandırmak ve sorumluluk vermek için tek başlarına bir şeyleri denemelerine izin vermekle, gerçekten ihtiyaçları olduklarında onları desteklemek arasındaki dengeyi kurmak çok önemlidir. Unutulmamalıdır ki çocukların kendi kararlarını verebilen, kendine güveni olan, kendine saygı duyan, ailesi ve çevresiyle güçlü duygusal bağlar kurabilen bireyler olarak yetişebilmeleri için, güvenli hissedeceği, sınırları olan ve özerklik duygusu hissettiren tutumlara ihtiyaçları vardır.
Yazan:
Didem Yıldırım
Uzman Psikolojik Danışman
Kaynakça
Ernas, Ş. (2017). Özerklik ve Psikolojik Dayanıklılık Arasındaki İlişkinin İncelenmesi, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
Oktay, A. (1999). Yaşamın Sihirli Yılları; Okulöncesi Dönem, Epsilon Yayıncılık: İstanbul.
Ölçer,S.Yılmaz, G. (2019). Çocuklarda Özerklik Algısı ile Öğretmenlerin Özerkliği Etkileyen Faktörler ve Geliştirmeye Yönelik Stratejilere İlişkin Görüşleri, Araştırma Makalesi, Journal Of Awareness Cilt / Volume 4, Sayı1.
Seçkin,Ş. Hasanoğlu,A. (2016). Çocukta Rezilyans, İstanbul: Remzi Kitabevi
Sungur, M. (2020). Belirsizlikle Barışmak Kaygı ve Endişeyi Yönetmek, İstanbul: Büyükada Yayıncılık