Çocukluk Döneminde İyi Olma Hali

“İyi olma hali” olumlu davranışlarda bulunmak, üretken,  mutlu, duygusal ve mental açıdan iyi durumda olmak gibi kavramları içermektedir. Yapılan araştırmalarda genel iyi olma hali olarak tanımlanabildiği, fiziksel, psikolojik, sosyal-duygusal gibi farklı alanlardaki iyi olma hallerinin de ele alındığı görülmektedir. Çocukların geleceğe hazırlanırken ihtiyaç duyduğu koşulların tespit edilmesi ebeveynler, eğitim kurumları, toplumlar için önem kazanmaktadır. Hangi faktörler yaşam kalitesini arttırmak için etkili olur? Anne-Babaların üzerlerine düşen görevler nelerdir? Bu sorulara biraz olsun ışık tutabilmek amacıyla “Children‘s Society” adlı organizasyonun, “CYPSC: Children and Young People’s Services” adlı komitesinin çalışmalarını ve Chicago IIIinois Üniversitesinden Dr. Roger Weissberg ile ekibinin ele aldığı makalesini sizler için derlemeye çalıştık. Bu makalelerde çocukların iyi olma halini etkileyen altı öncelik sıralanmıştır.

  1. Öğrenme ve gelişme fırsatları,
  2. Kendine olumlu bakabilme ve saygı duyulan bir kimlik oluşturma,
  3. Uyum sağlamasına yetecek düzeyde ekonomik koşullar,
  4. Aile ve arkadaşlarla olumlu ilişkiler kurma,
  5. Güvenli ve uygun bir ev/çevre ortamı,
  6. Gelişimine katkıda bulunacak etkinliklere katılma fırsatı olarak belirtilmektedir.

Çocukların iyi oluşunu sağlayan bu önceliklerin hayata geçirilebilmesi için koşulların düzenlenmesi ve kontrol edilmesi gerekmektedir.

Çocukların neye ihtiyacı var? Nasıl sahip olabilirler?
1) Öğrenme ve gelişme fırsatları
  • Oyun fırsatlarına sahip olma,
  • Kaliteli eğitim ve bakım alabilme,
  • Öğretmenlerle olumlu ilişkilere sahip olma,
2) Kendine olumlu bakabilme ve saygı duyulan bir kimlik oluşturma
  • Fiziksel görünümüyle barışık olma,
  • Fiziksel ve zihinsel olarak sağlıklı olma,
  • Kim olduklarına dair saygı duyulması ve değer verilmesi,
3) Uyum sağlamasına yetecek düzeyde ekonomik koşulların sağlanması
  • Önemli olan öğelere ve deneyimlere sahip olma,
  • Cep harçlığı yoluyla bir miktar mali özerkliğe sahip olabilme,
  • Ekonomik olarak güvenli ve istikrarlı bir evde yaşama,
4) Aile ve arkadaşlarla olumlu ilişkiler kurma
  • Etkileyen kararlarda aktif katılımcı olma,
  • Sevecen, sevgi dolu ilişkilerin sunulması,
  • Aileyle ve arkadaşlarla zaman geçirebilme,
5) Güvenli ve uygun bir ev/çevre ortamına sahip olunması
  • Evde ve kendi çevrelerinde güvende olma ve güvende hissetme,
  • Yaşadığı ev ortamının sağlıklı koşullarda olması,
  • Evde mahremiyet için kendine ait bir alana sahip olma,
6) Gelişimine katkıda bulunacak etkinliklere katılma
  • Zamanını nasıl kullanacağına yönelik bir söz hakkının bulunması,
  • Çeşitli faaliyetlere katılabilme fırsatlarının olması,
  • Oyun oynamak için dış mekânlara erişiminin olması,

Araştırmalarda düşük seviyede olan iyi olma halinin, çocuk üzerinde sosyal ve kişisel sorunlar olarak ortaya çıktığı sonucuna ulaşılmıştır. Yani yeterli derecede sosyal, fiziksel, zihinsel, ruhsal olarak ilgilenilmeyen çocukların zihinsel sorunlar, depresyon, yalnızlık, riskli olarak adlandırılan davranışlar (evden kaçma, uyuşturucu ve alkol kullanma, kontrolsüz cinsel yaşam gibi) sergiledikleri sonucuna varılmıştır. Çocukların sosyal duygusal alanda iyi olma halleri araştırılmış, daha küçük yaşlarda duygularını ifade etmeyi öğrenen ve iletişim becerileri gelişmiş çocuklarda, ileride depresyona girme, şiddete eğilim ve diğer zihinsel sorunları yaşama oranlarının daha düşük olduğu saptanmıştır. Bununla birlikte sosyal duygusal becerisi gelişmiş çocukların akademik alanda da daha başarılı oldukları görülmüştür.

İyi oluş kavramı ile ilgili yapılan birçok araştırmada sosyal duygusal iyi oluşun önemi vurgulanmış, sosyal duygusal gelişimin yaşlara göre farklılık gösterdiği ve bu farklılıkların bilinmesinin önemi belirtilmiştir.

Çocuklarda yaşlara göre sosyal duygusal gelişime bakıldığında;

 5-7 yaş;

  • Empati duygusu gelişir,
  • Dürtüsel davranışların kontrolü başlar,
  • Doğruyu ve yanlışı fark eder,
  • Kimlik oluşumu başlar (Olumlu bir benlik kavramı ve benlik saygısı oluşur),
  • Ahlak duygusu gelişmeye başlar,
  • Bağımsız olma duygusu başlar,
  • Olumlu arkadaşlık ilişkileri başlar,
  • Uzlaşmaya, görüş bildirmeye farklı bakış açılarını anlamaya başlar,
  • Ölüm kavramı ile ilgili soruların cevaplarını çözmeye çalışır,
  • “Ben kimim?” sorusunun cevabı hakkında fikre sahip olur.

 8-9 yaş;

  • “Benlik” algısı gelişmeye devam eder,
  • Akran gruplarına uyum sağlamaya çalışır,
  • Bağımsızlık ve bireysellikten hoşlanır,
  • Genelde bir tane “en iyi arkadaşı” olur,
  • Cinsel yönden gelişmekte olan vücuduna uyum sağlar,
  • Beceriksiz hissetme ve kendine güvenme gibi zıt duygularla baş eder.

 10-11 yaş;

  • Sosyal alanlarda nasıl uygun ve güvenli hareket edeceğini öğrenir,
  • İletişim becerileri gelişir,
  • Daha bağımsız olmaya ve sorumluluk almaya başlar,
  • Ergenliğe eşlik eden duyguları yönetebilmeye başlar,
  • Güçlü yanlarının ve sınırlarının farkına varmaya başlar,
  • Sosyal ortamlarda, uygun bir şekilde davranır,
  • Kişiler arası çatışmaları anlamaya ve çözmeye çalışır.

 12 yaş ve üstü;

  • Desteği ebeveynlerinden çok arkadaşlarında arar,
  • Kabul görmeyi akran gruplarında deneyimler,
  • Becerisizlik duygusunun üstesinden gelir,
  • Cinsellik ve ilişkiler konusundaki kaygısıyla başa çıkar,
  • Kendisinden emin olmaya ve bazı durumlarda “hayır” diyebilmeye başlar,
  • Kafa karıştırıcı ve beklenmedik duyguları yönetebilmeye başlar,
  • Daha büyük beklentilerin bulunduğu sosyal ortama uyum sağlar.

Bütün bu araştırma bulgularına bakıldığında, sosyal duygusal gelişimi destekleyerek iyi oluş halini sağlayacak aile ortamının önemi vurgulanmıştır. Sosyal çevre ile birlikte anne-baba tutumlarının çocuğun psikolojik ve fiziksel gelişimi üzerinde önemli bir rol oynadığı açıklanmıştır.

CASEL (Collaborative for Academic, Social and Emotional Learning; University of Illinois at Chicago) tarafından çocukların sosyal duygusal iyi oluşlarını desteklemek için ebeveynlere yönelik öneri listesi hazırlanmıştır. Bu öneriler şunlardır:

Güçlü olduğu alanlara odaklanın.
Çocuğunuzun olumlu yönlerini, başarılarını takdir ederken somut olarak davranışa odaklanmaya çalışın. Bir sınav sonucu açıklandığında önce iyi yaptığı, yapabildiği sorular ile ilgili konuşun. Daha sonra geliştirebileceği alanlar üzerinde durun. Sadece eksik ya da yanlış olana odaklanmayın.

Olumsuz davranışların sonuçlarını takip edin.
Bazı zamanlarda anne-babalar kızgınlıkla uygulayamayacakları ya da davranışla örtüşmeyen yaptırımlar belirleyebilirler. Örneğin “Bu davranışın yüzünden bir ay televizyon izlemeyeceksin.” dendiğinde hem ebeveyn, hem çocuk bir kaç gün sonra televizyon yasağının sona ereceğini aslında biliyordur. Bu yüzden adil olan ve uygulayabileceğiniz yaptırımlar belirleyin.

Nasıl hissettiğini sorun.
Çocuğa nasıl hissettiği sorulduğunda, verilen mesaj duyguların önemli olduğu ve onun nasıl hissettiğinin önemsendiğidir.

Sakinleşebilmenin yollarını bulun.
Kızmak normal bir durumdur. Ancak kızgınlığı tetikleyen durumlar hakkında düşünmek ve kontrolü kaybetmeden önce harekete geçmek önemlidir. Derin nefes almak, kızgınlık halinde sakinleşebilecek bir alan oluşturmak ya da birkaç dakikalığına yalnız kalacak bir ortama geçmek… Ailece bir araya gelerek herkesin sakinleşmek için neler yapabileceğini konuşun.

Olumsuz eleştiri ve alaydan uzak durun.
Anne-babanın çocuğunu eleştirirken kullandığı dil çok önemlidir. Sarkastik ve alay içeren eleştiriler çocuğun özgüvenini olumsuz olarak etkileyebilir, kendisini yetersiz ve değersiz bir birey gibi hissetmesine neden olabilir. Bu da hem okul başarısına hem de arkadaş ilişkilerine zarar verebilir. Daha önemlisi ebeveyn-çocuk arasındaki güven ilişkisi zedelenebilir. Düşünerek konuşmak ve yeni bir şeyler öğrenirken hata yapması için ona alan tanımak önemlidir.

Gerektiğinde özür dileyin.
Anne-baba olarak söylemek istemediğiniz bir şey söylediğinizde ya da çocuğunuzu üzecek bir davranışta bulunduğunuzda özür dileyin. Sakin bir şekilde asıl söylemek istediğinizin ne olduğunu açıklamak, özür dilemek iyi bir rol modeli olmanızı sağlar. Böylece birsinin duygularını incittiğinizde özür dilemenin ne kadar önemli olduğunu göstermiş olursunuz.

Seçim şansı verin ve seçimlerine saygı gösterin.
Çocuklar seçim yapma şansına sahip olduklarında karşılaştıkları problemleri nasıl çözebileceklerini öğrenirler. Anne-baba olarak onun adına verdiğiniz her karar, yaptığınız her seçim onun kendisi adına karar vermesini engelleyecektir. Çocuklara tercihleri hakkında konuşma ve karar verme fırsatı sağlamak, onlara düşüncelerinin ve duygularının önemli olduğu mesajını verir.

Problemlerini kendi başlarına çözmelerine yardımcı olacak sorular sorun.
Anne-babalar çocuklarının bir sorunu olduğunu duyduklarında içgüdüsel olarak olaya müdahil olmak isterler. Ama bu çocuğun kendi problemlerini çözme becerisinin gelişimini engelleyebilir. Daha etkili ve yardımcı olacak yöntem ise doğru soruları sormaktır. “Bu durumda ne yapabilirsin?” “Eğer bu çözüm yolunu seçersen sonuçları neler olabilir?”

Birlikte kitap okuyun, film izleyin.
Birlikte hikayeler okumak ya da film izlemek kişiler arası paylaşımı güçlendiren yöntemlerden biridir. Hikayelerdeki ve filmlerdeki kişilerin yaşadıkları olaylar karşısındakinin tepkileri ve duyguları hakkında konuşmak, durumlar ile nasıl baş ettiklerini incelemek verimli bir öğrenme yöntemidir.

Yardımlaşmayı ve paylaşmayı pekiştirin.
Çocuğunuza yardımlaşmayı ve paylaşmayı öğretebileceğiniz birçok farklı yol bulabilirsiniz. Etrafınızda ihtiyacı olan komşulara yardım etmek, karşıdan karşıya geçen birine yol vermek gibi. Böylece çocuğunuz başkalarının hayatı üzerinde nasıl olumlu bir etkisi olduğunu görebilme fırsatı yaşayabilir.

CASEL verilen önerilerin hepsini bir anda yapılamayabileceğini, zamana ve pratiğe ihtiyaç duyalabileceğini belirtmiştir. Kolay gelen öneriden başlayarak alışıldıkça artırılarak uygulamaya adım adım devam edilebileceğini de eklemiştir.

Araştırmalar çocuğun iyi olma hali sağlandığında; geleceklerinin de olumlu etkilendiğini göstermektedir.  Dolayısıyla çocuklara ve çocukların eğitimine yapılan her yatırım, huzurlu ve mutlu bir toplumun inşasına hizmet edecektir.

Çeviren:
Aylin Germiyen Alioğlu
Psikolojik Danışman

Kaynakça

Dr. Roger Weissberg, Linda Frederiks, Hank Resnik, Eva Patrikakou, Mary Utne O’Brien (2013-2018). CASEL; Collaborative for Academic, Social and Emotional Learning. University of lllinois at Chicago, Amerika. https://www.casel.org/wp-content/uploads/2016/06/schools-families-and-social-and-emotional-learning.pdf

 The Children’s Socety Organisation (2018). Edward Rudolf House Margery st. London WC1XOJL, İngiltere. https://www.childrenssociety.org.uk/sites/default/files/tcs/promoting_positive_well-being_for_children_final.pdf

Mary Cleary; Researcher (2014). CYPSC; Chilren and Young People’s Services Committees. Blok 36, St Finbarr’s Hospital, Douglas Road, Co. Cork, İrlanda. https://www.cypsc.ie/_fileupload/Documents/Resources/Cork/Cork-Sweb-18_04_17.pdf