İstanbul Oyuncak Müzesi

İstanbul Oyuncak Müzesi ile İlgili Belgin Akın’la Bir Söyleşi…

Oyuncak müzeleri yetişkinlerin kendi çocukluklarını kendi çocuklarıyla buluşturdukları bir yerdir. Oyun ve oyuncak ile çocuk, gerçek yaşama geçmenin bir provasını yapar. Ülkemizde oyun ve oyuncak dendiğinde ilk olarak İstanbul Oyuncak Müzesi aklımıza gelmektedir. Bu müzenin yaşama geçmesi; şair, yazar ve müzeci Sunay Akın’ın hayalleriyle başlamış ve bu günlere gelmiştir. Ancak bu hayalin gerçekleşmesinde ikinci bir kaynak daha var: İstanbul Oyuncak Müzesi’nin Müdürü ve Sunay Akın’ın eşi Belgin Akın. Sizin için bu sayımızda İstanbul Oyuncak Müzesi’ni, oyunu, oyuncağı, müzeciliği kendisine sorduk…

  • Oyuncak müzesi ile oyuncağı sergilenecek bir nesne haline getirdiniz. Oyuncak sizin için ne ifade ediyor?

Bunu aslında Sunay Akın’ın dilinde açıklamak gerekiyor; çünkü bu müze, Sunay Akın’ın bir hayaliydi. Ben tabi onun çok yakınında olan birisi olarak her aşamasında bulundum ama bunu şöyle tarif edebilirim: Sunay tarihe çok meraklı ve tarihi değişik yollardan aktarmayı ve paylaşmayı çok seviyor. Oyuncaklar da Sunay Akın’ın şair kimliğiyle, yazar kimliğiyle tarihi insanlarla buluşturmasının bir yolu oldu. Oyuncak hepimizin hayatında önemli bir yer tutuyor. Ne yazık ki bizim toplumumuzda uzun yıllar boyunca oyuncaklara gereken önem ve değer verilmemiş. Oyuncak çocuklara eğlensin ve oyalansın diye alınmış. Bir eğitim objesi olduğunun kimse farkında değilmiş. Bu nedenle de oyuncaklar çok değersiz kılınmış, atılmış, kırılmış elden ele gezinmiş. Ancak geriye o oyuncak ile kişinin arasındaki bağ kalmış, belki de bir tanesine sıkı sıkı sarılmış çocuk. Bizim toplumumuzda eski ile bağ, çok korunmamış. Eskiye dair, ne varsa biz toplum olarak yıkmışız. Sunay, oyuncakların diliyle çocuklarımıza, topluma tarihi anlatmayı seçti. Kitaplarından, yazılarından, televizyon programlarından farklı olarak birde oyuncakların diliyle tarihi anlattı. Bu, diğerlerine göre çok daha fazla çaba ve emek isteyen bir durum oldu; çünkü şiirlerinizi, yazılarınızı yazıyorsunuz, yayınlanıp okura ulaşıyor ve bitiyor, bir bağ böyle kurulabiliyor ama müzecilik öyle değil! Sürekli gezmeniz, sürekli dinamik olmanız, müzeyi yenilemeniz, dolayısıyla çok emek vermeniz gerekiyor. O nedenle benim bakış açıma göre bizim üçüncü çocuğumuz oldu burası. Bu, Sunay Akın‘ın bir hayaliydi ama yaşama geçtikten sonra hep birlikte çalıştık.

  • Oyuncak müzesi fikri nasıl oluştu? Müzenin bir hikâyesi var mı?

Müze 2005 yılında kuruldu. Müze kurulmadan 15-20 yıl kadar önce Sunay, Nürnberg Oyuncak Müzesi’ni 1-2 saatliğine ziyaret etmek amacıyla gidiyor ancak akşama kadar müzeden çıkamıyor. Ondan sonra da “Neden benim ülkemde böyle bir müze olmasın?” diyerek, bir oyuncak müzesi kurmaya karar veriyor. Tabi o zamanlar Sunay, daha az tanındığı için kitaplarından ve gösterilerinden gelen gelir dışında müze açmaya yeterli bir bütçemiz yoktu. O yüzden benim için, müze açmak ulaşılmaz bir hayaldi. Sonrasında her yurtdışına gittiğimizde büyük bir çabayla bavul bavul antikacılardan, bitpazarlarından oyuncak toplamaya başladık. Sunay’ın babasına ait olan beş katlı bu konağı da müze yapmaya karar verdik.

Tabii ilk kurulduğumuzda, oyuncak çeşidi açısından çok zengin bir müze değildik. İnsanların ilgisini müze çok çekiyordu, ancak oyuncaklar sınırlıydı. Şimdi ise her müzede olmazsa olmaz oyuncaklarımız var. Müzede oyuncak tarihi açısından çok zengin ve kıymetli olan; çok değerli oyuncak firmalarının ve oyuncak markalarının oyuncakları da artık bulunuyor. Kuruluş hikâyesi çok güzel ama ondan sonra ayakta kalmak, kurumu sürekli hale getirmek de çok zahmetli bir süreç. Şu an uluslararası projelere de imza atıyoruz. Örneğin, Avrupa Oyuncak Müzeleri Birliğini kurduk, yani tüm oyuncak müzeleri arasındaki bağlantıyı da sağlayan bir kurum olduk.

  • Müzeye oyuncak seçerken nelere dikkat ediyorsunuz? Sizce, gelecekte bu müzede günümüzü temsil eden hangi oyuncaklar yer alacak?

Bir müze kurmak için kriterler çok farklı olabilir ama öncelikle müzenin dinamik olması, belli bir tarihi yansıtması ve o tarihi sembolize eden oyuncaklardan oluşması gerekiyor. Bugünden yarına hangi oyuncak müzede yer alır o gözle şu ana kadar bakmadık. Ama Sunay Akın, hiçbir oyuncağı atmaz, ayrı bir yerde saklar, belki de bu nedenle…

Bir müzeye oyuncak seçmekle bir çocuğun oynayacağı oyuncağı seçmek çok farklıdır. Müzeye oyuncak seçerken eğitici oyuncak seçelim diye düşünmüyoruz. Dönemleri yansıtan oyuncakları sergiliyoruz. Örneğin, teneke bir oyuncağı şu an çocuğunuza almayı tercih etmezsiniz ama o oyuncaklar, oyuncak tarihinde önemli bir yer tutuyor. Yine, “1 Penny” olan oyuncaklar da, geçmişte çok satılırken, şu an onları bulmak çok zor, bu oyuncaklar da o dönemi simgeliyor.

Biraz önce belirttiğim noktalar, müzeye oyuncak seçme kriterlerimizi içeriyor. Tabi anne baba çocuğa oyuncak seçerken asıl akıllarında tutmaları gereken konu; en iyi oyuncağın en iyi oyun arkadaşı olduğudur. Öncelikle anne ve baba çocuklarına iyi birer oyun arkadaşı olabilmeliler. Günümüzde o kadar çok oyuncak çeşidi var ki hangi birini alacağınızı şaşırıyorsunuz ama o oyuncağı alıp, çocuğu o oyuncağa terk etmek yerine birlikte oynayabilmek önemlidir. Çocukla birlikte anne babaların uçurtma uçurması, bisiklete binmesi, bir film izlemesi ve böylelikle ilişkiyi ve iletişimi güçlendirmesi çok daha faydalıdır.

  • Sonuçta müzecilik manevi bir yatırım da aynı zamanda, peki müzede sizi etkileyen, en mutlu eden şey nedir?

Müzede beni mutlu eden insanların buradan mutlu ayrılmalarıdır. Ziyaretçiler, bir an da olsa kendi çocukluklarına dönüp zamanda yolculuk yapıyorlar. Eğer kendi oyuncağınızı vitrinde görmüşseniz; “Aaa ben bu oyuncakla böyle oynuyordum.” diye geçiveriyor aklınızdan. Bu müzeyi ziyaret edenlerin, bir ellerinden çocukları tutarken diğer ellerinden çocuklulukları tutuyor. O hissi insanlarda yaratmak ve yaşatmak çok güzel bir duygu.

Müze, kendi adıma ne ifade ediyor: “Burası benim ailemin bir parçası.” Biz gerçekten çok büyük emekler vererek bu müzeyi kurduk ve ilk beş sene gece gündüz, hafta içi hafta sonu üstelik çocuklarımızın büyüme dönemlerinde uzun süre çok büyük emekler vererek çalıştık. Şu an düşünüyorum da başka bir iş olsaydı asla böyle bir tempoda çalışamazdım. Benim için kişisel olarak önceliğim her zaman çocuklar olmuştur. Burası için onları bile ikinci plana atabildim. Bu müzenin Türkiye’de olması benim için çok değerli. Yurt dışına gittiğimizde insanlara bunu anlatmak ve insanların yüzünde o şaşkınlık ifadesini görmek çok gurur verici.

  • Oyuncak Müzesi’nde çocuklar için yapılan ne gibi etkinlikler var?

Biz müzeyi açtığımız zaman etkinliklerle dolu dinamik bir müze olmasını istedik. Etkinliklerimizi sürekli geliştirip ziyaretçilerimizi yeniliklerle buluşturuyoruz. Bunları yapmaktaki amacımız, çocukların müzenin bir parçası olarak buradan ayrılmalarını sağlamak. Tahta oyuncak boyama etkinliğimiz, bez bebek atölyemiz, illüzyon gösterilerimiz, kukla tiyatrolarımız, yaratıcılık atölyemiz, fotoğrafçılık atölyemiz var. Tabii ki etkinlikler tüm müzeler için önemli unsurlardır. İnsanlar müzeyi gezdikten sonra müzenin bir parçası olmak ister. Bu etkinlikler, ziyaretçi açısından müzeye aidiyet hissini güçlendirirken aynı zamanda katılımcıların yaratıcı tarafını da pekiştirir.

Röportaj:
Belgin Akın