Öfkeyi Anlamak

“Öfke, aklın alevini söndüren büyük bir rüzgârdır.”

– Andre Gide

Öfke kişinin arzu, ihtiyaç ya da planlarının engellenmesi sonucunda hissedilen, fizyolojik ve biyolojik değişimlerin eşlik ettiği bir duygu durumudur. Ancak doğası gereği, bastırmaya çalıştığımız, kimi zaman yok saydığımız ya da doğru yönetemediğimizde istenmedik sonuçlara varan bir yanı vardır. Altta yatan temel ihtiyacın fark edilmesi kişinin duygusal yüklerinden kurtulması ve öfkesiyle baş edebilmesi için önemlidir. Öfkenin altında yatan nedenlere baktığımızda, incindiğimizi, isteklerimizin yeterince karşılanmadığını ya da baş edebileceğimizden fazla sorunla yüz yüze bırakıldığımızı fark edebiliriz.

Öfke, tüm duygular gibi doğal, evrensel ve sağlıklıdır. Öfkeyle ilgili sahip olduğumuz olumsuz algının altında yatan asıl neden, çoğu zaman ona eşlik eden şiddet davranışıdır. Şiddet, engellenmiştik hissi neticesinde kişinin kendini uygun yollarla ifade edemeyip bir nesneye, kişiye fiziksel ya da psikolojik zarar vermesi, diğer bir deyişle karşı tarafın sınırlarını ihlal etmesi olarak tanımlanabilir. Her şiddet eylemi, içinde öfkeyi barındırabilir ancak her öfke şiddeti doğurmaz. Bu iki kavramın ayrıştırılması öfke duygusuyla barışmamızı sağlayacak önemli bir farkındalıktır.

Bebeklikten İtibaren Öfke

Bebeklik döneminde engellemelere verilen ağlama tepkileri, öfkenin yaşamın ilk yıllarından itibaren varoluşumuza eşlik ettiğini gösterir. Bebek, almak isteyip de uzanamadığı bir nesne olduğunda ya da bir şey elinden alındığında bağırarak, ağlayarak, kollarını ve bacaklarını sallayarak yaşadığı öfkeyi ortaya koyar. İlk iki yıl daha çok beden üzerinden dillendirilen öfke, dil becerisinin gelişmesiyle sözel olarak da ifade bulmaya başlar. İsteklerini konuşarak anlatmaya başlayan çocuk, bakım veren kişiler tarafından duyulduğunda ve yanıtlandığında öfke duygusu bir anlama dönüşür. Kimi zamansa çocuk öfkeden korkmayı, uzak durmayı hatta mümkünse bastırmayı ya da yok saymayı öğrenir. Öfkenin ifade edilmesinin, karşımızdaki tarafından kabul ya da onay görmeme ihtimali öfkeyi bastırma nedenlerindendir. Bir diğer nedeni de değişim gerektirmesidir. “Uyumlu çocuk” olma mesajı bilinçli ya da farkında olmadan çocuğa aktarılır. O çocuklar da büyüdüklerinde “Öfkelenmeme gerek var mı?”, “Öfkelenmemin ne yararı olacak ki?” vb. sorularla kendilerini ikna etmeye ve öfkelerini bastırmaya çalışırlar. Oysa öfke derinlerde bir yerde gün yüzüne çıkmayı bekliyordur.

Buzdağının Görünmeyen Yüzü

Üzüntü, kırgınlık, hayal kırıklığı, endişe, merak, kaygı, korku gibi acı veren zor duygular kelimelere dökülemeyince, açıklanamayınca ve yaşanamayınca donar, katılaşır ve bir buzdağına dönüşür. Buzdağının görünen yüzü kızgınlıktır, öfkedir; ancak buzdağının sular altında kalan bölümünde ise gerçekte yaşanmakta olan başka duygular yer almaktadır. Örneğin çocuğumuz anlaştığımız saatte eve dönmediğinde ve ona hiçbir şekilde ulaşamadığımızda yaşayacağımız olası duyguların başında endişe gelir. Oysaki kapıdan içeri girdiği anda ona yansıttığımız duygu çoğunlukla öfke olur. Öfkenin altında yatan duyguları fark etmek, şiddete dönüşmeden çözülmesine yardımcı olur. Öfkenin doğru şekilde ifade edilmesi kişiyi güdüleyici, harekete geçirici bir rol oynar; enerji verir, olumsuz duyguların dışavurumunu kolaylaştırır ve isteklerini elde etme konusunda kişiyi daha atılgan hale getirir. Sağlıklı biçimde ifade edilemeyen, bastırılmaya çalışılan öfke ise ilişkiyi bozmakla kalmaz, kişinin yaşam kalitesine farklı boyutlarda olumsuz etki eder. Kalp hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığı, baş ağrısı, mide rahatsızlıkları ve depresyon gibi bedene yansıyan durumlar, konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık, uykusuzluk, dikkatsizlik, performansta azalma gibi zihinsel aktiviteye yansıyan noktalar ve davranışı etkileyen şiddet olayları, sokak kavgaları, çocuk istismarları, terör olayları, alkolizm, sigara tiryakiliği, ilaç kullanımı, aşırı yemek yeme gibi problemler ortaya çıkar.

Öfke Kontrolünü Geliştirmek İçin Neler Yapılabilir?

Uygun yollarla ifade edilen öfke çoğu zaman kabul görür. Dışarıya yansıtılan duygu hem kişiyi rahatlatır hem de çevreye verilmek istenen mesajın net bir şekilde verilmesini sağlar. Öncelikle anne babalar çocuklarını iyi gözlemleyerek öfkenin altında yatan engellenmişlik duygusunu anlamaya çalışmalı, çocuğun içinde bulunduğu gelişim döneminin özellikleri iyi değerlendirilmelidir. Öfkeye yine aynı türden bir tepkiyle karşılık vermemeli, yanlış rol model olunmamalıdır. Çocuğun isteklerini öfke nöbetleriyle elde edebileceği algısı yaratmaktan kaçınılmalıdır. Çocuğa sakinleşebileceği ve kendisini ifade edebileceği bir ortam hazırlanmalıdır. Çocuğun kendisine ya da çevresine zarar verebilecek her türlü girişimi engellenmeli, sakinleşmesinin ardından sorun etraflıca değerlendirilmeli, sorun çözme becerileri geliştirilmelidir.

Ergenin ise öfkelendiği durumlarda özel bir çaba sarf edip kendine bakması, vücudunda meydana gelen değişiklikleri ve aklından geçen düşünceleri fark etmesi önemlidir. Bunun yanında düşüncelerin ya da hissedilenlerin karşıdaki kişinin anlayacağı bir dille paylaşılıyor olması gereklidir. Bunu yaparken kişiliğe değil, davranışına yönelmek uygundur. Düzenli spor yapmak, gevşeme egzersizleri vücut fizyolojisini öfkeden önceki haline getirmeye yardımcı olur. Öfkeye yol açan düşünme biçimini değiştirmek ve sorun çözme becerilerinin geliştirilmek ise öfkeyi dönüştürmek için önemlidir.

Ne Zaman Profesyonel Bir Yardım Alınmalıdır?

Öfkenin doğal, hatta sağlıklı bir duygu olduğundan bahsettik, ancak çocuğun öfkesi başkalarına fiziksel ya da sözel saldırıya dönüşüyorsa, neredeyse her gün öfke nöbetleri geçiriyor ve bu nedenle akranları ile sık sık sorun yaşıyorsa, hata yaptığında, oyunda kaybettiğinde, kendine, eşyalara ya da başkasına zarar verdiğinde, yaşamın her alanında öfkelenecek bir şey buluyorsa, daha önce baş edebildiği durumlara artık öfke nöbetleri ile tepki veriyorsa bir uzmana danışmakta fayda vardır.

Çocuklar İçin Öneri Kitaplar

  • O Kadar Kızgınım Ki – Prof. Dr. Bengi Semerci, Yeşil Dinozor Yayınları
  • Öfkemi Kontrol Etmeyi Öğreniyorum – Marge Eaton Heegaard, İletişim Yayınları
  • Öfkemle Nasıl Başa Çıkabilirim – Dagmar Geisler, Gergedan Çocuk
  • Öfkeli Örümcek Rıza – Tülin Kozikoğlu, Redhouse Kidz
  • Çocuğunuzun Öfkesini Gidermek İçin 55 Öneri – Martin Stiefenhofer, Erdem Yayınları

Yazanlar:
Yelda Arslan
Psikolojik Danışman

Yeliz Bilgin
Uzman Psikolojik Danışman