Ergenlik ve Cinsellik

Gizemli bir yolculuk gibidir ergenlik, yolun getirdikleri şekillendirir yönü. Kimi zaman sakin sularda yüzülür, kimi zaman o yolda savrulup gidilir. Fırtınalar kopsa da, yolda olma arzusu canlı tutar kişiyi. Kendini anlama yoludur çıkılan yolculuk. Duygularla birlikte değişen bedeni tanımak, anlamlandırmak hiç de kolay değildir. Çocukluk geride kalmış, arzular yön değiştirmiştir. Karşı cins, ulaşılmak istenen bir kıyıdır, karşıda tüm gizemiyle var olan. Tüm bu yol boyunca anne baba da anlamaya çalışır olup biteni, uyuyan arzuların canlanmasına izler, ergenin kendini anlamasına yardım eder. Bu zorlu yolculukta belki de en çok değişen beden, arzular, karşı cinse duyulan merakla ilgili konuşmak zordur anne babalar için. Nasıl olacaktır korkutmadan, yasak koymadan doğru yolu göstermek? Nasıl anlayacaklardır iç dünyada olup biteni? Psikiyatr Dr. Aytül Gürbüz Tükel ile sizler için tüm bunları ve daha da ötesini konuştuk. Sayın Tükel, samimi, içten paylaşımları ile konuşulması zor cinsel gelişimi en doğal haliyle aktardı bizlere. Yılların getirdiği engin mesleki tecrübesini dinlerken en mahrem konuları onunla konuşmanın en sıcak halini yaşadık. Sizlerin de keyifle okuyacağınız, başvuru niteliğinde olabilecek, sadece çocuğunuz için değil kendi yolculuğunuzu da gözden geçirebileceğiniz bir röportaj olması dileğiyle…

  • Çağımızın ebeveynleri için ergenliği tanımlar mısınız?

Geçmişte yok sayılan ergenliğin artık fark edilen bir gelişim dönemi olduğunu düşünüyorum. Anne babalar ergenlik döneminde olan çocuklarının özel bir dönemden geçtiğinin sanki daha çok farkındalar. Bilimsel olarak ergenliği ele alacak olursak; bireyin biyolojik ve duygusal süreçlerindeki değişikliklerle başlayan, cinsel ve psikososyal olgunluğa doğru gelişmesi ile sürerek bağımsızlığını ve sosyal üretkenliğini kazandığı belirlenmemiş bir zamanda sona eren kronolojik bir dönemdir diyebiliriz. Bu dönemde bedensel değişiklikler, bilişsel gelişim, sosyal-duygusal gelişim, kimlik gelişimi ve cinsel gelişim gözlenir.

Anne babaların bu dönemin özelliklerini bilmesi önemlidir.

  • 10-12 yaşa ön ergenlik denir ve ergenlik dönemi davranışları başlar.
  • 12-14 yaş erken ergenlik dönemidir. Bu dönemde fiziksel değişiklikler başlar ve ergen bunları kabullenme sürecindedir.
  • 14-16 yaş orta ergenlik dönemidir ve karşı cinse yönelik ilgi artar, akran ilişkileri önem kazanır.
  • 17-19 yaş geç ergenlik dönemidir ve erişkin yaşamına yönelik planlar yapılır, bu konuda adımlar atılır.
  • Kızlarda ortalama menarş/adet görme yaşı 13’tür. Erken ve geç olgunlaşan kızlar arasındaki ortalama fark 1,5 yaştır.
  • Erkekte ergenlik yaşı ortalama 14’tür. Erken ve geç olgunlaşan erkekler arasındaki fark 2 yaştır.

Ergenlik döneminde, karşı cinse ilgiyle beraber cinsel konulara merak da artar. Öfke, üzüntü gibi duygular daha yoğun yaşanır. Uyku ritmi değişiklikleri, iştah artışı, risk alma, heyecan arama, yenilik arama davranışları daha çok görülür.

  • Cinsel dürtülerin uyanışı ergenlik döneminde nasıl yaşanır?

Ergenliğin başlangıcında beyin cinsel yönden aktivite kazanırken beden cinsel olgunlaşmasını tamamlamadığı için ergenin kendini kontrol etmesi ve duygularını düzenlemesi zor olmaktadır. Bu süreçte ergenler, nasıl doğru karar vereceklerini, duygularını nasıl kontrol edebileceklerini öğretecek rol modellere, yönlendiricilere ihtiyaç duyarlar. Beyindeki olgunlaşma süreci ergenlik boyunca devam eder. Yaşamın bu dönemi beyin yapısı ve işlevlerinde önemli değişikliklerin olduğu bir dönemdir. Özellikle beynin tepkileri engelleme, kontrol etme, riski algılama, duyguları düzenlemeyle ilgili bölümlerinde değişim olur.

  • Ergenlik döneminde ergenin cinsel gelişimi ve ebeveyn ilişkisini nasıl ele almak gerekir?

Aile gencin gereksinimlerine uygun şekilde kontrol ve özerklik arasındaki dengeyi korumalıdır. Ebeveyn kontrolünden kendilik kontrolüne geçiş genelde ergenin yaşadığı sosyal koşullar içinde şekillenir. Bazı ergenlere, karmaşık ve zor kararları bile kendisi vermek zorunda kalacakları kadar geniş bir özgürlük alanı tanınırken bazı ergenler bireysel gelişimleri sekteye uğrayacak kadar aileleri tarafından kısıtlanmaktadır. ABD’de yapılan bir çalışmada (1994), ebeveynleriyle daha iyi ilişkisi olan ergenlerin daha geç yaşta cinsel ilişki yaşadığı saptanmıştır.

  • Gençlere yönelik cinsel eğitimin içeriği nasıl olmalıdır?

Gençlere verilecek cinsel sağlık eğitimi, gelişim dönemi özellikleri dikkate alınarak yapılandırılmalıdır. Cinsel eğitimin içeriğinde SIECUS (Amerika Birleşik Devletleri Cinsel Bilgilenme ve Eğitim Komisyonu, 2004) göre cinsel eğitim insan gelişimi, ilişkiler, kişisel beceriler, cinsel davranışlar ve cinsel sağlık konularında verilmelidir.

İnsan gelişimi alanında üreme, cinselliğin anatomisi ve fizyolojisi, ergenlik, cinsel yönelim, cinsel kimlik konularında bilgilendirme yapılmalıdır. Ergenliğin çocukluktan erişkinliğe geçişte tüm insanlar tarafından yaşanan fiziksel ve duygusal değişiklikleri içeren bir dönem olduğu vurgulanmalıdır. İnsan bedeninin cinsel haz alma, verme ve üreme kapasitesine sahip olduğu gibi kişinin üremek isteyip istemediğine karar verme becerisine de sahip olduğu konularında bilgilendirilme yapılmalıdır. İnsanların büyüyüp geliştikçe karşı cinse veya kendi cinsine yönelik romantik duygular ve cinsel çekim geliştirebileceği, biyolojik cinsiyeti ve cinsel kimliğinin davranışlarını, duygularını ve düşüncelerini etkilediğiyle ilgili bilgi paylaşımda bulunulmalıdır.

İlişkiler boyutunda ise aile, arkadaşlık, sevgi, romantik ilişkiler, evlilik, çocuk yetiştirme konularında bilgilendirme yapılır. İnsanların çoğunun aileler içinde yetiştiği, arkadaşlıkların yaşam boyu önemli olduğu, farklı biçimlerde sevgi ilişkilerinin yaşamda her zaman yerinin ayrı olduğu, romantik ilişkilerin, görüşmelerin, buluşmaların insanların yakınlığı ve birlikteliği öğrenmesini sağladığı, evlilik ve yaşam boyu bağlılıkların sık görülen durumlar olduğu, çocuk büyütmenin yaşamdaki en ödüllendirici aynı zamanda büyük bir sorumluluk isteyen rollerden biri olduğu vurgulanmalıdır.

Kişisel beceriler alanında, değerler, karar verme, iletişim, girişkenlik, yardım isteme konularında bilgilendirme yapılır.

Cinsel davranışlar boyutunda ise, yaşam boyu cinsellik, mastürbasyon, paylaşılan cinsel davranışlar, insan cinsel tepkileri, cinsel işlev bozuklukları konusunda bilgilendirme yapılır.

Cinsel sağlık alanında üreme sağlığı, gebelikten korunma yöntemleri, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, cinsel istismar konularında bilgilendirme yapılır.

  • Cinsel davranışlar konusunda ergen ile hangi bilgi ne kadar paylaşılmalıdır?

Cinsel gelişim bir cinsel uyanış dönemidir. Karşı cinsle arkadaşlıklar ergenin cinselliğinin yaşamındaki yerini fark etmesini ve cinsel rolleri hayata geçirmesini sağlar, sevginin farklı biçimleri de olduğunu öğrenir.

  • 12-13 yaş döneminde bedende değişiklikler, bedene yönelik dikkatte artış, cinselliğe ilişkin merakta artış, kız erkek farklarının ortaya çıkması gözlemlenir.
  • 14-15 yaş döneminde; cinsel ilişki arzusu, öpüşme, okşama gibi davranışlar görülebilir.
  • 16-17 yaş döneminde, kısa süreli ilişkiler, öpüşme, okşama gibi davranışlara ilişkin kaygılar yaşandığı, iletişim ve ilişkilere ağırlık verildiği görülür.
  • 17-18 yaş döneminde ise uzun süreli ilişkiler yaşanmaya başlanırken duygusal ağırlıklı ilişkiler önem kazanır.

Yaş dönemlerine göre hangi bilgi ne kadar paylaşılmalı diye düşünürsek, 12-15 yaş döneminde insanların cinselliği olan varlıklar oldukları, hangi cinsiyetten, yönelimden, kültürden gelirlerse gelsinler cinsel duygular hissettikleri, aşk, duygusal ve fiziksel yakınlık gereksinimi duydukları belirtilebilir. Her şeyden önce cinselliğin duygusal bir yakınlaşma olduğunun altı çizilebilir. Cinsel duyguların, fantezilerin ve isteklerin yaşam boyu var olan doğal bir süreç olduğu, cinsel duygu, fantezi ve isteklerin mutlaka davranışa dönüştürülmesi gerekmediği vurgulanabilir. Her insanın her türlü cinsel davranışı reddetme hakkı olduğu belirtilebilir.

15-18 yaş döneminde cinselliğin insan olmanın bir parçası olduğu, sağlıklı cinselliğin genel iyilik halini desteklediği belirtebilir. Cinsellik paylaşılan, desteklenen ve istismar edilmeyen bir şekilde ifade edildiğinde daha ödüllendirici olduğu ifade edilmelidir. İnsanların büyüdükçe cinselliğe yönelik ilgilerinin ve ifade biçimlerinin değiştiği belirtilebilir. Birbirini seven insanlar arasındaki cinsel ilişki daha doyurucu olduğu, hem kadınların hem erkeklerin cinsel haz alabildiği ve verebildiği söylenebilir. Çiftlerin kendi aralarında hangi tür cinsel davranışlardan hoşlandıkları ya da hoşlanmadıkları konusunda iletişim kurduklarında cinsel ilişkilerin daha doyumlu yaşanacağı belirtilebilir. Cinsel eylem sırasında herhangi bir noktada kişinin karşı taraftan durmasını istemek ve bu isteğine saygı gösterileceğini beklemek hakkı olduğu vurgulanabilir. Eşler birbirlerinin sınırlarına saygı göstermek ve cinsel yolla bulaşan hastalıkları ve istenmeyen gebelikleri engellemek için ne yapacakları konusunda karşılıklı anlaşmalıdır. İnsanlar yaşlandıkça eşleriyle yeni cinsel paylaşım biçimleri keşfetmeyi sürdürebilecekleri belirtilebilir.

  • Masturbasyon bir sorun olarak düşünülmeli midir? Aileler karşılaştıklarında ne yapmalıdır?

Çoğu insan yaşamında bir zaman mastürbasyon yapmıştır, ne sıklıkta mastürbasyon yapıldığı her insana göre değişir, genç mastürbasyon konusunda endişeleniyorsa veya merak ediyorsa güvendiği bir erişkinle bu konuda konuşabilir. İnsanlar tek ya da evli ya da bir ilişki içinde olsalar da mastürbasyon yapabilirler, mastürbasyon çiftlerin cinsel ilişkisinin önemli bir parçası olabilir. Her konu da olduğu gibi bu konuda da yasaklayıcı bir yaklaşım gençte kaygı uyandırabilir, gelecek yaşamı için bir sorun olabilir.

  • Sağlıklı cinsel gelişimi engelleyen faktörler nelerdir?

Ergenler genellikle cinsel konularda bilgileri aynı cinsten en yakın arkadaşlardan alırlar. Kız çocukları için en yakın arkadaşın cinselliğe yaklaşımı cinsel ilişkiye başlama yaşını belirlemede etken oluyor. Davranış sorunları olan arkadaşlarla birlikteliğin cinsel davranışları artırdığı üzerine çalışmalar olduğunu görüyoruz. Ergen akranları tarafından kabul görmek amacıyla hazır olmadığı ilişkiler içinde de olabiliyor. Araştırmalar, risk alma davranışları olan ergenlerin cinselliği daha erken yaşta ve daha sık yaşadığını gösteriyor. Akademik başarı arttıkça ilk cinsel ilişki yaşının ileriye gittiğini görüyoruz. Yani genç, kendisine yaşamın diğer alanlarında hedefler koyabiliyor, ergenlik döneminin getirdiği merak ve enerjiyi başka alanlara yönlendirebiliyorsa bedeni ve duyguları arasında da dengeyi sağlayabiliyor.

Cinselliğin toplumsal değer yargıları çerçevesinde baskılanması cinselliğe yönelik utanç ve suçluluk duygularının ortaya çıkmasına yol açıyor. Yetiştirilme biçimine bağlı baskılar, erişkin cinsel yaşamında cinsel işlev bozukluklarının ortaya çıkmasında en önemli etkenlerden biri haline geliyor. Cinselliğin yalnızca fiziksel yönüyle algılanması duygusal yakınlaşmaların eşlik etmediği cinsellikler kişiyi zedeleyebiliyor.

  • Cinsel istismar konusunda ne söylemek istersiniz?

İstismar sözlü ya da sözsüz, bilinçli ya da bilinçsiz olarak başka insanlar tarafından ifade edilen, zaman ve mekândan bağımsız olarak olumsuz, istenmeyen ve zor kullanılan bir davranış olarak deneyimlenen cinsel ya da cinsellik temelli her türlü davranış biçimidir.

Küfür, aşağılanma, küçük düşürülme, kabadayılığa maruz kalma, laf atılma ve bu tür davranışları içeren psikolojik saldırılar, namus cinayetleri, kadın sünneti, zorla seks, tecavüz, ensest, kadın ticareti, zorla gebe bırakma, koca ya da çete tecavüzü cinsel istismar kapsamına girer.

Toplumda kadınların %15-50’si yaşamında en az bir kez yakın partnerleri tarafından fiziksel saldırıya maruz kalmıştır. Dünya çapında cinsel istismar vakalarının %40-60’ı 16 yaş altı genç kızlara yöneliktir. Dünyada kadınlara yönelik cinsel istismar oranı, %7-34, erkeklere yönelik oran, %3-29 dur.

Cinsel istismara karşı ailenin alabileceği en önemli önlem mahremiyet kavramını bebeklikten itibaren çocuğun yaşantısına yansıtabilmektir. Çocuğun anne babadan ayrı bir birey olduğunu kabul ederek, hem ruhsal hem de fiziksel mesafeyi korumak bu noktada çok önemlidir. Örneğin, 3-4 yaşlarından itibaren tuvalet temizliği, banyo yapma gibi beden mahremiyetini öğrenmesini fırsat sağlayacak alanlarda çocuğun bireyselliğine saygı duyulmalıdır. Aynı şekilde anne baba da evin içinde kendi bedensel mahremiyetlerini koruyarak çocuklarına model olmalıdır. Aynı zamanda çocuğu istemediği halde öpmek, sarılmak ya da çocuğa sevgi davranışları göstermesi konusunda ödül teklif etmek, “aşkım, sevgilim” gibi sadece yetişkinler arasında kullanılabilecek ifadelerden uzak durmak da mahremiyet bilincinin kazanılmasına ve yabancılarla ilişkilerdeki mesafenin korunmasına yardımcı olacaktır.

Ergenlik döneminde ise gencin mahremiyet kavramını korumaya devam edebilmesi için, ebeveynlerin onun arkadaş ilişkilerine aşırı müdahaleden, telefonunu karıştırmaktan, odasına izinsiz girmekten kaçınarak özel alan ve sınırlarına saygı duyması gerekir.

Röportaj:
Dr. Aytül Gürbüz Tükel
Psikiyatr

Dr. Aytül Gürbüz Tükel
Dr. Aytül Gürbüz Tükel, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi`ni bitirdikten sonra Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde uzmanlık eğitimini aldı. Mesleki eğitimleri arasında psikodrama, psikoanalitik psikoterapi, cinsel terapi, şema terapi, EMDR bulunmaktadır. Cinsel Eğitim ve Tedavi Araştırma Derneği’nde (CETAD) yönetim kurulu üyeliği ve eğitici terapist olarak görev almaktadır. Avrupa Sexoloji Birliği (EFS) ve Avrupa Cinsel Tıp Birliği`nin (ESSM) birlikte düzenlediği eğitim ve ardından yapılan sınavı geçerek her iki birlik tarafından tanınan “Psikoseksüel Terapist ” ünvanını almıştır.