Sanat Terapisi

Sanat Terapisi üzerine Klinik Psikolog Olcay Güner ile kısa bir söyleşi

  • İsterseniz Sanat Terapisi nedir sorusunu cevaplayarak başlayalım.

Sanat terapisi, kısaca kişinin kendi içindeki duyguları sanat yoluyla dışa vurma yöntemidir. Bu terapi yönteminde boyalar, kurdeleler, renkli kağıtlar gibi elle tutulur malzemeler kullanılır ya da sanatın değişik dallarından faydalanılır. Resim, dans, müzik, drama bu terapide kullanılan çeşitli sanat dallarına birer örnektir. Amerikan Sanat Terapi Birliği sanat terapisini “Hastalık, travma durumlarında ya da kişisel gelişimi artırmada sanatı bir profesyonel eşliğinde iyileştirici amaçlı kullanmak” olarak tanımlamıştır.

  • Sanat terapisi çalışmalarına ne zaman, nasıl başladınız?

Sanat terapisi ile 1999 yılında yaşadığımız depremden sonra travma terapisine yönelik eğitimler alırken tanıştım. Çok etkin olduğunu gördüm. Özellikle kişileri acıtan travmatik olaylar söz konusu olduğunda son derece centilmence, acıtmadan çalışan bir yöntem oluşu beni çok etkiledi. Yaklaşık 12 yıldır Dışavurumcu Sanat Terapisini kullanıyorum.

  • Sanat terapisinin kişiyi iyileştirme sürecini biraz daha açar mısınız? Nasıl etkiliyor, iyileştiriyor?

Sanat terapisi sözün bittiği, yetersiz kaldığı yerde başlar. İnsanları iyileştirir, onarır, dönüştürür. Sanat terapisinde metaforlar ve semboller kullanılır. Ortaya dökülenler problemi birebir yansıtmak zorunda değildir. Kişilerin kendi acılarıyla yüzleşmesi imkansız ya da çok zorsa bu yöntem etkin bir şekilde kullanılabilir. “Yaptığım kağıt üzerinde. Benimle bir alakası yok. Sadece içimi döktüm ve neye karşılık geldiğini bilmiyorum” düşüncesi kişilerin içindekileri daha rahat ortaya dökmesini sağlar.

Sanat terapisinde önemli olan terapistin size tanıklık etmesidir. Çalışmaya nerden başladınız, ne tür malzemeler kullandınız, nasıl bir eser ortaya çıktı ve bunlar terapistte neler uyandırdı. Dışa vurumcu sanat terapisinde, terapist eserin kendisinde uyandırdığı duyguyu söyler, hiçbir zaman yorum yapmaz. Esere danışanla birlikte bakılır. Her imge sadece o danışana aittir, genellenemez.

Sanat terapisi birkaç farklı şekilde iyileştirir. Öncelikle, ortaya çıkarılan eserin estetiği kişinin ruh halini düzeltir, farkındalığını ve kendine güven duygusunu artırır. Ayrıca araştırmalar kişilerin sevdikleri işleri yaparken kalp atışı, kan basıncı, terleme gibi fizyolojik fonksiyonların yavaşladığını ve düzene girdiğini göstermiştir. Bunun yanı sıra, sanat çalışmaları kişilerin el-göz koordinasyonunu iyi bir şekilde kullanmasını gerektirir. İşte bu nedenle de beyinden ellere nörolojik sinyallerin gitmesini tetikler. Sanat terapisinde kelimeleri kullanmak gerekmediği için bu yöntem çoğu zaman korkularından, umutlarından, kızgınlıklarından ya da benzeri güçlü duygularından söz etmekte güçlük çeken kişilerde etkili olur. Bir sanat eserini ortaya koyan kişi, bilinç dışındaki duygu ve düşünceleriyle yüzleşebilir. Yaratırken sağ beynin işlevi etkinlik kazanırken, beyin dalgalarının düzeninde değişiklik olur ve ayrıca otonom sinir sistemi, vücuttaki hormonların düzeyi ve beyindeki nöroiletkenler de olumlu şekilde etkilenir. Bu olumlu değişiklikler kişinin bağışıklık ve sinir sistemini de güçlendirir. Bilim insanları alfa haline indirgenen zihin faaliyetlerinin insanların daha sakin ve huzurlu hissetmesine yol açtığım ortaya çıkarmışlardır

Birçok sanatçı ve düşünür ilhamın kendilerine yarı uykulu olunan dönemlerde geldiğini söylemektedir. Bunlar alfa dalgalarının yoğunlaştığı anlardır. Sanatla uğraşırken yaratıcı enerjinin vücudumuzun önce içine, sonra dışına yöneldiği ve rahatlama sağladığı düşünülür. Sanat terapisine giren kişi kendini yontan bir heykeltıraş gibi terapide karşılaştıkları ile tekrar bütünleşir, dönüşür ve yeni bir eser olur. Üstelik bunu sadece sınırları olan dil ile değil, hareketler, semboller, arketipler, mitler ile yapar. Sanat terapisinde hazmedemeyeceğimiz kaygısıyla içimize hapsettiğimiz pek çok sorunun zengin ifade kanallarından birini seçerek, kolayca akıp gittiği, yol bulduğu ve karşımıza çıktığı varsayılmaktadır.

  • Sanat Terapisi hangi sorunlarda kullanılıyor? Hangi problem alanlarında daha etkili?

Her konuda kullanılıyor. Sanat terapisi kişinin bilinçaltındaki duygularına ulaşmasına yardımcı olduğu için stres altındaki kişilerde çok etkili bir yöntemdir. Ayrıca davranış bozukluğu olan kişilerde de kullanılabilecek bir yöntemdir. Çoğu zaman, alkol ve madde bağımlılığı olan kişilerin psikolojik terapi programlarının bir parçası olmaktadır. Bir travma ya da ciddi bir yaralanma geçiren, alzheimer ya da parkinson gibi kronik bir hastalığı olan kişiler için de etkin olarak kullanılabilir. Bunların yanı sıra, ciddi ya da geçici bir hastalığı olan kişilerin de duygularını ifade edebilmelerinde etkin bir rol oynar. Aslında kişisel gelişim sağlamak isteyen herkes faydalanır. Sadece sorunla gelen kişiler değil, herhangi bir ciddi psikolojik probleme sahip olmayanlar da bu terapi yönteminden kişisel gelişimleri adına faydalanabilir. Zira bu yöntem farkındalığı arttırmakta ve bazı sorunlarınıza verdiğiniz anlamlara yeni anlamlar vermenizi sağlamaktadır. Bu yeni anlamlar da yapıcı ve yaratıcı kararlara dönüşmektedir. Terapi sırasında birçok duyunuzu kullandığınız için de hızlı ve etkili değişimler sağlanmaktadır. Bazı sanatçılar üretkenliklerinin durağan bir döneme girmesiyle de bu terapi yöntemine başvuruyor. Onlar için kışkırtıcı bir yol oluyor.

  • Katılan kişiler terapiden nasıl faydalar elde edebilirler?

Dışavurumcu Sanat Terapisi öncelikle iletişimi kolaylaştırır, yaşanmış olumsuz olayların kötü etiketlerini ortadan kaldırır, direnci azaltır, psikoterapiyi eğlenceli hale getirir. Ayrıca insanların içindeki doğal yaratıcı gücü ortaya çıkartır. Sanat terapisinde sağ, sol beyin harekete geçer. Kişi olaylara yeniden anlam verir. Kişiler kendi problemleriyle ilgili yaratıcı olmaya başlar. Sorunlarla baş etme yollarını geliştirir, problem çözmeyi kolaylaştırır. Bunun yanında, stres, kaygı ve korkularla baş etmede yardımcı olur. Fiziksel bir rahatlama sağlar. Duygusal boşalımı tetikler. Yaşam kalitesini arttırır. Ayrıca çalışma sırasında ortaya çıkan sanat ürünleri çalışılan problemlerin somut bir ifadesi olur ve üzerinde yapılan değişikliklerle gelişime bir kanıt oluşturur. İfade edilmesi zor duyguları, korkuları somutlaştırır ve bu duygular üzerinde kontrol hissi verir ve bunun sonucunda özgüveni pekiştirir. Çocuklarda malzeme kullanımı çok iyi hissettiriyor. Başlangıçta çocuklar bir çalışmada birçok malzemeyi kullanırken, zamanla uygun malzeme seçmeye başlıyor, planlama yapabilir hale geliyorlar.

Dışavurumcu sanat terapisinin en fazla etkili olduğu konu başlıkları:

  • Duygusal çatışmaları uzaklaştırma
  • Farkındalığı artırma
  • Kaygıyı azaltma
  • Acı verici konularla başetme (kayıp, travma, depresyon, yaş dönemleri gibi)
  • Sosyal becerileri geliştirme
  • Davranışları düzenleme
  • Problem çözme
  • Kendilik değerini yükseltmedir.

 

  • “İyileşmenin Anahtarı Sanatın İçinde mi Saklı?” konulu bir araştırmanız var. Araştırmanızdan ve sonuçlarından söz eder misiniz?

Bu araştırmamda sanat terapisinin iyileştirici gücünü, iyileştiren unsurlarını, avantaj ve dezavantajlarının neler olduğu ve nasıl algılandığını araştırmak istedim. Bunu yaparken Sanat Terapisini hem sanat terapistlerinin hem de danışanların gözünden mercek altına almaya çalıştım. Sanat Terapisini psikoterapist ve danışanların nasıl tanımladıkları üzerine çalıştım.

Araştırmanın tüm sorularına verilen cevaplar incelendiğinde, hem psikoterapistler hem de danışanlar Sanat Terapisi ile ilgili yaptıkları tanımlamalarda “Keşif ve içgörü” aşamalarına daha fazla atıfta bulunmuşlardır. Bu aşama, diğer terapi yöntemlerinde oldukça zorlayıcı olabilirken, sanat terapisinde şaşırtıcı bir kolaylıkla çalışılabilmektedir. Araştırmada sanat terapisinin eğlenceli, keşif sağlayıcı, merak uyandırıcı, çok renkli, dönüştürücü ve kolaylaştırıcı olarak tanımlandığı görülmektedir. Diğer terapi tekniklerinde bu kadar baskın olmayan bu özellikler, terapi sürecini tıkayan pek çok direnç mekanizmasını da kendiliğinden kırıyor olabilir.

Sorunları tanımlamanın gerekliliği, sürecin zorlayıcı ve acı çektirici olabilmesi pek çok danışanın direnç göstererek psikoterapi sürecini yarım bırakmasına neden olabilmektedir. Bu noktada sanat terapisine katılan danışanların eğlenerek, merak ederek sürece katılmaları bu yöntemin en güçlü yanlarından biri olabilir. Bu ve buna benzer “kolaylaştırıcı” yönleri çok fazla vurgulanan sanat terapisi teknikleri, diğer terapi tekniklerinin içine de kolaylıkla yerleştirilebilir ve avantajlarından yararlanılabilir.

  • Bir sanat terapisti aynı zamanda yetenekli bir sanatçı olmalı mıdır?

Bir sanat terapistinde sanatsal bir alana karşı yetenek aranmamakla birlikte sanatın herhangi bir dalını deneyimlemiş olması gerekmektedir. “Sanat için sanat” felsefesinde eserin bitmiş haline odaklanırken, sanat terapisinde “yaratma” sürecine odaklanır. Daha da önemlisi burada hedef, yaratıcı bir sonuç ortaya koymak değil, kişinin iyileşmesi için sanat yapmaktır. İşte bu nedenle ortaya çıkarılan eser, bazen terapi sonrası hiç kimseye gösterilmeyebilir. Hatta bazen eser hiçbir zaman tamamlanmayabilir.

  • Sanat terapisine katılmak için yetenekli olmak gerekli midir?

Bu yöntem sadece sanatçı olan veya sanatı seven bireylere hitap etmiyor. Sanatla hiç ilgilenmeyen, yeteneksiz olduğunu düşünen biri de bu yöntemden faydalanabilir. Hatta sanattan uzak kişiler yaratıcılığını daha az kullandıkları için, dışavurumcu sanat terapisi ile yaratıcılık kanalları açılacak ve kendilerini çok daha iyi hissedeceklerdir.

  • Sanat terapisi yapacağınız ortamların mutlaka sahip olması gereken özellikleri veya o ortamlarda vazgeçilmez diyebileceğiniz malzemeleriniz var mı?

Bir terapi seansı; planlama, yaratma, eser hakkında konuşma ve tartışma gibi bölümlerden oluşur. Huzur verici bir arka fon müziği çoğu zaman işe yarar. Siyah ve beyaz renkler mutlaka bulunmalıdır. Ayrıca farklı renklerin çeşitli tonları olmalıdır. Renk çeşitliliği duyguların tam olarak ifade edilmeleri için önem taşır. Doğada ve doğal malzemelerle yapıldığında kışkırtıcılığı artıyor, daha da etkileyici oluyor. Örneğin, tohum, midye kabuğu ve kil sanat terapisinin vazgeçilmezleridir.

Elle hissedilir ve dokunulur olma özelliğinden dolayı kil çalışmaları, duyguları ifade etmeyi kolaylaştıran ve buna olanak veren bir çalışma malzemesi olarak tanımlanır. Literatürdeki birçok çalışmada, kilden yapılan figürlerin danışanın daha önce ortaya çıkaramadığı birçok güçlü duyguyu temsil ettiği belirtilir. Ayrıca kilin yırtılıp bozulmayacak kadar sağlam ve istenildiği kadar şekillendirilebilecek kadar elastik oluşu danışanın içindeki duyguları çalışmaya yansıtmasına olanak sağlar.

  • Bunları Biliyor musunuz?

 

  • Çok kaliteli bir boya olabildiği için insan kanının uzun süre Kızılderililer tarafından resim yapmak için kullanıldığını,
  • X ışınlarıyla yapılan araştırmalara göre, Mona Lisa tablosunda, görünen Mona Lisa figürünün dışında 3 farklı Mona Lisa görüntüsü daha olduğunu,
  • Pablo Picasso’nun, parasızlık çektiği gençlik günlerinde, kendi resimlerini yakarak ısındığını,
  • Dünyada en çok kullanılan enstrümanın armonika olduğunu,
  • Monako’nun ulusal orkestrasının, ordusundan daha geniş bir kadroya sahip olduğunu,
  • Mühendis Mark Fischer’in, Amerikan Donanması için sonarlar üzerinde çalışırken balinalar ve yunus balıkları tarafından çıkarılan sesleri kaydedilip “dalgacık” adı verilen matematiksel bir araçla görsellere çevirdiğini, böylece balinalar ve yunus balıkları arasındaki su altı konuşmalarını kaydederek birer sanat eserine dönüştürdüğünü,
  • Kuzey Carolina’daki Duke Kanser Enstitüsü araştırmacılarının, prostat biyopsisi sırasında, 88 erkeğe kulaklıkla Johann Sebastian Bach dinleterek ilginç bir araştırma yaptıklarını; araştırma kapsamında ilk grupta kulaklık kullanmadıklarını, ikinci gruba dış sesleri engelleyen kulaklıklar taktıklarını, üçüncü gruba ise hem dış sesleri engelleyen kulaklık taktıklarını hem de Bach dinlettiklerini ve sonuçta müzik dinletilmeyen ilk iki grubun operasyon sonrası acı sırasında artan diyastolik kan basıncının yüksek kaldığını, üçüncü grupta ise herhangi bir artış olmadığını,
  • Almanya’nın Magdeburg Üniversitesi ile Londra Üniversitesi’nde hafıza üzerine araştırmalar yapan nöroloji uzmanı Prof. Dr. Emrah Düzel, Alzheimer hastaları için bulmacayı bırak fotoğrafa bak teziyle Otto-von-Guericke Üniversitesi 2011 yılı araştırma ödülünü aldığını; araştırmaya katılan deneklere portreler ve manzara fotoğrafları gösterildiğini, beynin tanıdık resimler karşısında aktive olmadığını, resimler ne kadar tanıdık olayları gösteriyorsa, beyindeki aktivitenin o kadar azaldığını, tanıdık resimleri ilginç kılmak için, trafik kazası fotoğrafları bile gösterdiklerini ama bu resimlerin bile beyni aktive etmediğini, bunun üzerine deneklere hiç tanımadıkları manzara ve kent resimleri gösterdiklerini ve beyinde bu fotoğraflardan sonra aktivite olduğunu.

Söyleşi:
Olcay Güner
Klinik Psikolog

Olcay Güner - Klinik Psikolog (Ph.D. Candidate)
Lisans Eğitimini İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde yapan Güner (1986), ardından Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Klinik Psikoloji Bölümü Yüksek Lisans Derecesi ile ‘Klinik Psikolog’ ünvanı almıştır (1988). 1990 yılından beri Davranış Bilimleri Enstitüsü’nde 21 yıl ‘Klinik Psikolog’ ve yönetici olarak görev almıştır. 2011 yılından itibaren ise kendi kurduğu Arkabahçe Psikolojik Gelişim, Eğitim ve Danışmanlık Merkezinde Klinik Psikolog ve yönetici olarak çalışmakta ve danışanlarına, psikoloji alanında çalışanlara, ailelere ve eğitimcilere yönelik danışmanlık, eğitim ve süpervizyon çalışmaları yapmaktadır.

Ayrıca 2007-2011 eğitim öğretim dönemleri arasında Marmara Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü’nde yarı zamanlı öğretim üyesi olarak çalışmış olup 3. ve 4. sınıf öğrencilerine dersler vermiştir. Şu anda aynı üniversitede doktora çalışmasını sürdürmektedir. ‘Hani Okulu Sevecektim!’ ve ‘Çözüm Bende Saklı’ (Efil Yayınevi) adlı iki kitabı bulunmaktadır.

ÖNSE (Öğrenmenin Nörogelişimsel Sorunlarını Saptama Envanteri)’ni geliştirerek, geçerlilik ve güvenirlilik çalışmalarını yönetmiştir (2007). TRT’de ‘Bizim Mahalle’