Sohbete Var mısınız?

Sohbet; duyulduğunda bile birçok kişinin içini ısıtan bir kelimedir. Sözlük anlamına bakıldığında, iki veya daha çok kişi arasında gerçekleştirilen konuşma, hoş vakit geçirme, söyleşide bulunma anlamlarına gelir.  Zaman zaman günlük koşuşturmalar içerisinde, ayaküstü gerçekleştirildiğinde dahi kişiyi rahatlatan bir yanı vardır. Nesiller boyu keyif alarak devam eden, bir araya gelebilme ritüelidir.

Çok eski dönemlerden bu yana sohbetler çok önemlidir ve önemsenir. Hatta belli bölgelerde, belli zamanlarda törensel nitelik taşıyan sohbet toplantıları da organize edilir. Bütün bunların toplumsal bir işlevi olduğu da bir gerçektir. İşlevsel Halkbilimi Kuramının önde gelen temsilcilerinden biri olan William Bascom, 1954 yılında “The Journal of American Folklore” dergisinde yayınladığı makalesinde folklorun 4 işlevinden söz eder. Bu işlevler açısından, eski geleneklerde düzenlenen sohbet toplantılarını değerlendirme üzerine yazılan diğer bir makalede ise Basom’un, “Hoşça vakit geçirme, eğlenme ve eğlendirme.”, “Değerlere, toplumsal kurumlara ve törenlere destek verme.”, “Eğitim ve kültürün genç kuşaklara aktarılması.”, “Toplumsal ve kişisel baskılardan kurtulmak.” başlıklarıyla genellediği dört işlevin, sohbet toplantıları için de geçerli olduğunun söylenebileceğini yazar. (Bars, 2015)

Cüceloğlu (2007), bir yazısında sohbeti; “Hem zihinlerin hem de gönüllerin işin içinde olduğu bir danstır.” şeklinde tanımlar. “Olayla, olayın anlamının aynı şey olmadığını bilmek, benim insanların ne kadar olgun olduğunu anlamakta kullandığım en temel ölçüttür. Ve sohbet oluşturabilmek için olgun bir insan olmak gerekir. Daha açık bir ifadeyle, birinin sohbet oluşturabilmesi için, bir olayla o olaya verilen anlamın aynı şey olmadığını bilmek bir ön koşuldur.” ifadeleriyle açıklar.

Dijitalleşen dünyada sohbet biçimleri, yolları ve mekanları da değişime uğramıştır. Özellikle gençlerin sosyal medya üzerinden aralarında geçen yazışmaların adı “konuşmak–sohbet etmek” olmuştur. Tartışmalar, konuşmalar ve duygusal içerikli paylaşımlar bile, bir araya gelmeden ekran üzerinden daha sıklıkla yapılmaya başlanmıştır. Özellikle son dönem yaşanan evlere kapanma ve sağlık için izole olma çabaları da çocukları olduğu gibi yetişkinleri de oldukça zorlamaktadır. Bu sürecin geçici olduğunu bilmek, rutinlere geri dönebileceğine olan inanç elbette bu noktada işi kolaylaştıran etkenler olmakta ve olmaya da devam etmektedir.

Cüceloğlu (2007) “Sohbet özel türden bir konuşmadır, kendine özgü özellikleri olan bir söyleşidir. Sohbet içinde olan iki insan o an için güç, onur ve değer yönünden eşittir ve olanı paylaşırlar; olması gereken üzerinde konuşmazlar.” der. Çocuklarımız ile sohbet ettiğimizde; çocuklar kendilerini ifade etme fırsatı bulurlar, kendilerine değer verildiğini, önemli olduklarını hissederler ve aile çocuk arasında güven duygusu güçlenir. Anne babalar çocuklarını daha yakından tanıyıp daha kolay rehberlik edebilirler. Çocukların dil becerileri gelişerek, kelime dağarcıkları zenginleşir.  Kişisel ve toplumsal olaylara farkındalıkları arttığından öz düzenleme becerileri güçlenir. Gazi Üniversitesi tarafından 2017 yılında yayımlanan, Tezel Şahin ve arkadaşlarının  “Babaların Çocuklarıyla Vakit Geçirme Durumlarına İlişkin Görüşlerinin İncelenmesi” konulu makalesinde, babaların çocuklarıyla kurdukları ilişkilerin çocukların ilerideki hayatlarına olumlu etkilerinden bahsedilir. Bu iletişimde nitelikli zaman geçirme ve onları içtenlikle dinlemeye vurgu yapılır.

Sohbet başlatabilmek belli bir olgunluk düzeyi ister. Çocuklarla sohbet ederken dinlemeye daha çok alan açmak, anlaşıldıklarını onlara hissettirmek anne babalara karşı daha açık olmalarını sağlar. Eleştirilmeden, yargılanmadan sadece anlamaya yönelik dinlenildiğini hissetmek kendini ifade eden kişiye iyi gelir, çocukların da iç dünyalarını daha rahat açmalarını sağlar. Uzun uzun verilen öğütlerle dolu bir konuşma ya da sorgulayıcı ifadeler çocukların sohbeti devam ettirmemelerine ya da kendilerini kapatmalarına neden olabilir. “Neden böyle yaptın?”,  “Nasıl böyle bir şey düşünebilirsin?” gibi sorgulayıcı cümleler yerine “Olayın nasıl geliştiğini anlatmak ister misin? Biraz anlatır mısın?”, “Çok can sıkıcı olmalı, kendini kötü mü hissettin?” gibi anlamaya yönelik cümlelerle etkin dinleme yapmak anlaşılabilir hissettirir ve sohbetin açılmasına olanak sağlar. Bu nedenle, yargıdan uzak, ucu açık sorularla sohbeti devam ettirmek daha doğru bir yol olacaktır.

Her yaşta sohbet konuları elbette farklılık gösterir. O nedenle çocukların dönemsel ilgi alanlarını bilmek onlarla sohbete başlamayı ve sürdürmeyi kolaylaştırır. Anne baba olarak yaşlarına uygun sohbet edilebilecek ortamlar yaratılabilir.  Beraber yürüyüş yapmak, yemeğe çıkmak, oyun oynamak, uykudan önce iyi geceler ritüeli gibi ortak ilgi alanları yakalayıp üzerinden sohbet etmek, sorunsuz sohbet alanları yaratır. Futbol, basketbol, arabalar, makyaj, evcil hayvanlar, sosyal yardımlaşma dernekleri gibi çok farklı ortak ilgi noktalarını bulmaya çalışmak ve geliştirmek iletişimi güçlendirir. Tüm bu sohbet zamanlarını fırsata çevirmek ve çocukla ebeveyn arasındaki bağı kuvvetlendirmek açısından çok kıymetlidir. Bu zamanlarda mümkün ise ekran ile bağlantıyı kesmek ve sadece çocukla geçecek paylaşıma yer vermek büyük önem taşır.

Bazen de çocuklar yaşadıkları bir sorun durumunu anlatmaktan, olumsuz duygularını konuşmaktan hoşlanmazlar. Böyle konularda sohbet etmek ve başlayan sohbeti devam ettirebilmek çok zor olmakla beraber önemli ve değerlidir. Yargılamadan ve nasihat etmeden dinlemek ve duygusunu anlamak böyle zamanlarda en kritik noktalardır. Eğer çocuk konuşmaya hiç başlayamıyor ise yaşına bağlı olarak, hissettiklerinin ya da duygularının resmini çizmesi istenebilir. Daha ileri yaşlarda ise, olay ile ilgili duygu ve düşüncelerini yazıya dökmesi önerilebilir. Tabii bu yazdıklarını anne babalarına göstermek istemeyebileceğinin de akılda bulundurulması önemli bir noktadır.

Ebeveynler genellikle çocukların yaşadıkları zorluklarda olumsuz duygularını hafifletmeye, sorunlarını bir an önce çözmeye çalışıp hayal kırıklıklarını giderme eğiliminde olabilirler. Aslında böyle durumlarda yaşadığı zorlukları dinleyip çözümler bulma noktasında onları desteklemek daha geliştirici ve güçlendirici olacaktır.

Massachusetts Teknoloji Üniversitesinin (MIT) resmi web sayfasında 2018 yılında, bir araştırma üzerine yayınlanan yazıda, Delaware Üniversitesi Eğitim Fakültesi profesörlerinden Roberta Golinkoff’un şu ifadeleri yer alır. “Bu araştırma; çocukların dil gelişimi için önemli olan şeyin sadece duydukları kelime sayısı olmadığını kanıtlaması olduğunu söylüyor. Bir çocukla diliniz damağınız kuruyana kadar konuşabilirsiniz, ama eğer onunla etkileşimde değilseniz ve çocuğun ilgilendiği şey hakkında karşılıklı bir konuşma “düeti” yapmıyorsanız, o zaman ona ihtiyacı olan dil işleme becerilerini kazandırmıyorsunuz demektir. Eğer sadece dinlemesi yerine çocuğu da katılımcı bir şekilde konuşmaya dahil edebilirseniz, daha iyi dil becerileri edinmesini sağlamış olursunuz.” Önemli olan sadece çocuğa bir şeyler anlatıp onun anlamasını sağlamak değil, asıl önemli olan onunla birlikte karşılıklı konuşabilmektir.

Çocuklarla sohbet; çoğu zaman diğer yetişkinlerle olduğu gibi spontan olarak başlamayabilir. Hatta çoğu zaman onlarla sohbet etmek isterken sorulan sorular onlarda “sorgulanıyor” hissini de uyandırabilir.  Elbette bu hiç soru sorulamayacağı anlamına gelmez. Burada sohbeti başlatacağı düşünülen soruların açık uçlu olmasına özen göstermek önemlidir. Verilen cevaplarda doğruyu yanlışı yargılamadan sohbet devam ettirildiğinde, ebeveyn çocuk arasındaki bağ güçlenir. Beraber olunan zamanlar bazen ucu açık ve bir doğru cevabı olmayan, herkese göre farklılık gösterebilecek cevabı olan sorular üzerinde konuşarak, eğlenerek geçirilebilir. Arabada, yolda giderken, masada yemek yerken tüm ailenin birlikte olduğu zamanlarda bu tip sorulardan faydalanarak sohbet başlatılabilir. Çocuğu duymak, aynı sorulara tüm aile bireylerinin vereceği farklı cevapları dinlemek önemlidir. Çocuk, anne babasının görüşünden farklı görüşe sahip olsa bile, onun fikrine değer verildiğini fark ettiğinde konuşmaya daha istekli olur.

Özellikle ergenlik çağındaki gençlerle iletişim kurmak daha güçtür. Ergenler genelde; ebeveynleriyle iletişime kapalıdırlar. Sessizliği ve tek kelimelik cevapları olan konuşmaları tercih ederler. Tercihleri hep akranlarıyla sohbet etmekten yanadır. Doğal olanı da zaten budur.  Ancak yine de en ufak bir sohbet fırsatı önümüze geldiğinde bunu değerlendirebilmek önemlidir.

Jeammet (2012), “Sınır koymak, herkesin kendi alanına saygı göstermek, karşıtlığın ortaya çıkmasına izin vermek ve karşıtlığın düzenlenmesi için birbirine bağlanmak, paylaşacak alanlar bulmak ya da iki ayrı alanın buluşmasına müsaade etme; bütün bu girişimler ebeveynlerle ergenlerin iyi iletişiminin geri planını inşa eden olmazsa olmaz koşullardır. Ergen, kayıtsız ve kapalı görünmesi oranında kendisiyle ilgilenilmesine ihtiyaç duyar. Soru, ilgi işaretidir. Ama aynı zamanda ergenin dayanılmaz karşıtlıklarının da taşıyıcısıdır. Önemli olan anne-babanın soru sormaya, ilgisini göstermeye, cevabın biraz hayal kırıklığına sebep olması pahasına devam edebilmesidir. Ergen ona gösterilen ilgiden beslenir. Bir açılım sunulur; bunu kullansın ya da kullanmasın, var olduğunu ve geri dönebileceğini bilir.” der. Gençler ile sohbet ederken onların kullandıkları jargonları bilerek konuşmak, teknolojik konularda onların kullandıkları terimleri anlamaya çalışmak ve zaman zaman aynı dili kullanmak önemlidir. Bazen onlardan öğrenmeye açık olduğumuzu görmeleri iyi hissettirir.

Baltaş (2019), “Vicdanlı Bir Çocuk Nasıl Yetiştirilir?” makalesinde, aile sohbetlerinin değerlerin oluşturulmasında ne kadar önemli bir rol oynadığını şöyle vurgular: “Aile değerlerinin kazandırılacağı iki önemli zemin vardır. Bunların birincisi, aile üyelerinin toplandığı akşam sofraları ve hafta sonu kahvaltılarıdır. Bu tür bir anlayış değişikliği için atılabilecek dev adımın başlangıcı da ilgiyi televizyon haberleri ve sosyal medyadaki gelişmelerden uzaklaştırmak; çocuğun ödev, ders ve sınav sonuçları konuşulsa bile, bu meselelerin her daim sohbetin ağırlıklı konusu olmasına izin vermemek olabilir.” Sohbet açıcı soruların çok önemli olduğunu vurgulayan Baltaş, makalesinde şöyle devam etmektedir.  “Bu ve benzeri sorularla düzenli olarak karşılaşmak, çocuğun dünya görüşünde ve hayata bakışında büyük fark yaratır. Böylece dünyada sadece kendisinin var olmadığını, çevresindeki insanların ve kurulu sistemin onun ihtiyaçlarını karşılamak için bir araç olmadığını anlamasına yardım eder. Kendisinden daha az şanslı insanlara karşı borçlu hissetmesine ve en önemlisi “vicdan” geliştirmesine yardımcı olur.”

Kısacası; sohbeti başlatabilmek, sürdürebilmek, karşılıklı keyif alabilmek çok değerlidir. Birlikte düşüneceğiniz, gülüp eğlenebileceğiniz nice sohbetler dileriz.

Yazan:
Asude Işık Tunca
Uzman Psikolojik Danışman

Belkıs Elitaş
Psikolojik Danışman

Kaynakça

Baltaş, A. (2019). Vicdan Sahibi Bir Çocuk Nasıl Yetiştirilir?. Eylül, 2020. https://www.acarbaltas.com/vicdan-sahibi-bir-cocuk-nasil-yetistirilir/

Bars, M. E. (2015). William Bascom’un “Folklorun Dört İşlevi” Işığında Nasrettin Hoca Fıkraları Üzerine Bir Değerlendirme. International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 10/4 Winter 2015, p. 149-166. Ağustos, 2020. https://turkishstudies.net/DergiTamDetay.aspx?ID=7682

Cüceloğlu, D. (2007). Bir Sohbet Oluşturmak ve Sohbet İçinde Kalabilmek. Ağustos, 2020. http://www.dogancuceloglu.net/yazilar/255/bir-sohbet-olusturmak1/

Ekim, G. (2015). Toplu Çalıp Söyleme Geleneğinin Yaşatıldığı “Sohbet Toplnatılarında” Sıra Sahibinin Belirlenme Ritüeli. EÜ Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı Dergisi, 2015 (7): 75-83. Ağustos 2020, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/747407

Jeammet, P. (2012). Ergenlik Anne Babalar ve Uzmanlar İçin Nirengi Noktaları (1. Basım). (M.I. Ertüzün, Çev.). İstanbul: Bağlam Yayıncılık. (2012)

Tezel Şahin, F., Akıncı Coşgun, A., Aydın Kılıç, Z. (2017).  Babaların Çocuklarıyla Vakit Geçirme Durumlarına İlişkin Görüşlerinin İncelenmesi. Ağustos, 2020. http://www.gefad.gazi.edu.tr/tr/download/article-file/340450

Back-And-Forth Exchanges Boost Children’s Brain Response to Language. Eylül, 2020. https://news.mit.edu/2018/conversation-boost-childrens-brain-response-language-0214