Tikler

Tikin Tanımı Nedir?

Tik, belli kalıplara uygun biçimde devam eden ani, tekrarlı, belli bir kas grubunun hareketi sonucu oluşan hareketler (motor tikleri) ya da seslerdir (ses tikleri).

En Sık Görülen Tikler Nelerdir?

  • Göz kırpmalar,
  • Boyun adalelerinde oluşan tikler.
  • Öksürme, esneme, nefes alıp verme,
  • Gerekmediği halde sık sık burun çekme ve üst dudakla yapılan tikler,
  • Yutkunma ve yutar gibi hareket etme,
  • Boğaz temizler gibi hıçkırma,
  • Omuz silkme,
  • Parmak çıtlatma,
  • Dizini ve ayaklarını sallama,
  • Ses çıkarma

gibi tikler en yaygın olanlarıdır. Bu tikler tek başlarına görülebileceği gibi bir arada da ortaya çıkabilir.

Tikler Neden Oluşur?

Tek bir nedeni yoktur. Nedenleri ile ilgili çeşitli görüşler vardır. Öncelikle nörolojik tarama yapılmalıdır zira bazı nörolojik bozuklukların tik benzeri hareketlere neden olabildiği bilinmektedir. Ancak tiklerin nedenini – nörolojik tanı alan bir hastalık olmadıkça- sadece bio-kimyasal etkenlere bağlamak doğru bir yaklaşım değildir; araştırmalar bu görüşü desteklememektedir. Tiklerin kökeninde büyük ölçüde psikolojik etkenleri buluruz. Vakaların büyük çoğunluğunda, çocuğun yaşadığı bir sorunsalın ve dışa vuran bir içsel çatışmanın sonucu olarak ortaya çıktığı görülmüştür.

Sorun Psikolojik ise Tikin Tam Olarak Anlamı Nedir?

Bu noktada sorunsalı anlayabilmek için çocukla karşılaşmak, konuşmak ve onu anlamak gereklidir. Aile içi ilişkiler, anne-çocuk arasındaki bağın niteliği, çocukta bir içsel gerilime neden olup bunun sonucu olarak tik ortaya çıkabilir. Uzman, bu sorunsalın kaynağını aileyle ve çocukla görüşmeler sonucu ortaya çıkaracaktır. Tikin anlamını, bir başka deyişle içsel gerilimi yaratan etkeni tespit etmedikçe tik ortadan kalkmaz. Bazen maalesef yan etkileri de olabilecek ilaç müdahaleleri ile kaygı seviyesi azaltılarak bu sorun ortadan kaldırılsa bile, bir süre sonra, belirtiye neden olan köken orada durduğundan ve anlamlandırılmadığından çocuğun yaşadığı içsel gerilim bir süre sonra başka bir semptomla (belirtiyle) ortaya çıkacaktır. Tikin anlamı mutlaka söze dökülmeli ve çocuk tarafından işlenebilir hale gelmelidir. Aksi takdirde söze dökülmeyen bir içsel çatışmayı beden dile getirecek, tik veya başka bedensel dışavurumlar devam edecektir.

İçsel Çatışmanın Kaynakları Ne Olabilir?

Tiklerin, öfkenin yeterince ifade edilememesi, bastırılması ile yakından bağı vardır. Ruhsal gelişimi sırasında çocuk annesine ve babasına hem öfkelenir hem de aşk duyar. Öfkeyi ifade etmek kolay değildir. Çocuk için ebeveynler hem sevgi hem de destek nesneleridir ve çocuk onların sevgisini ve desteğini yitirmekten korkar. Tam da bu nedenden çocuk ebeveynlerine yönelik öfkesini bastırmaya eğilimlidir. Bu iki karşıt güç arasında bir iç çatışma yaşandığında – öfke duyma ve bunu bastırma zorunluluğu – semptom (tik, kekemelik vb birçok çeşitli belirti) ortaya çıkar.

Çocuğun Öfkesinin Artması En Çok Hangi Nedenlerden Kaynaklanabilir?

Bağımlılık, anneden ayrışamamak en önemli nedenlerden biridir. Çocuk bireyselleşmeye, özgür olmaya programlıdır. Aslında ayrılamayan çocuk yoktur, ayrılamayan anne vardır. Çeşitli nedenlerle (aşırı korumacılık ve bunun sonucu olarak çocuğun dış dünyayı tehditkar algılaması veya annenin ayrılığa tahammül edememesi vb.), anne çocuğu kendisine bağımlı kılarsa, çocuğun hem özgüveni düşük olacak hem de özerkleşemediğinden, onu bağımlı ve aciz kılan anneye bilinçdışı bir öfke duyacaktır. Bağımlı olunan kişiye öfke duymak -aciz hissettirdiğinden- kaçınılmazdır; bu sadece çocuk için değil yetişkin için de geçerlidir. Saldırgan dürtüler her zaman ifade bulmak, dışarı çıkmak ister zira kızgınlık duygusunun yarattığı gerilimi içeride tutmak, buna dayanabilmek yetişkin için bile zordur. Bir durum sizde öfke ve gerilim yarattığında güvendiğiniz bir dostunuzu arayıp öfkenizi boşaltmak istersiniz. İşte bu dışarı çıkışa doğru iten güç ile bastırma zorunluluğu arasında bir iç çatışma doğarsa tik, kekemelik veya başka bir semptom oluşabilir. Saldırgan dürtü hem dışarı atılmak, hem geri çekilmek ister. Bu motor kasların gidiş gelişleriyle simgesel olarak tik şeklinde ifade bulabilir.

Tiklerin Baskıyla, Sert Disiplinle ve Kontrolle Bir İlişkisi de Var Mıdır?

Kontrol, müdahale edilmek insanoğlunda en çok öfke yaratan durumlardan biridir. Oysa bebek, bakıma muhtaç olduğundan, sürekli müdahaleye tabidir. Yemeğe zorlarız; çünkü aç kalacaktır, ders çalışmaya zorlarız; çünkü okulda başarısız olacaktır vb. Tüm bunlar çocuğun alanına müdahaledir ve öfke yaratır. Bu müdahaleler aşırıya kaçtığında çocukta öfke düzeyi de artar. Öfke düzeyinin artışı da içsel bir çatışmayla sonuçlanır.

Tikler Babayla Kurulan İlişkiyle de İlgili Midir?

Her çocuk için sorunsal farklı bir noktada şekillenebilir. Bunu bir uzmanın yardımıyla tespit ermek gerekir. Örneğin, babanın çocuğa aşırı baskı ve disiplin uygulaması şüphesiz çocukta da bir öfke yaratacak ancak ceza korkusu nedeniyle bunu bastıracaktır. Babadan korku etrafında şekillenen bu içsel çatışma tiklerin kökeninde yatan etken olabilir. Bunun yanı sıra şunu söylemek gerekir ki her ruhsal çatışma her bir çocukta semptoma neden olmayabilir. Eğer öfke başka yollarla ifade bulabiliyorsa, çocuk tarafından başka simgesel yollarla işlenebiliyorsa -örneğin savaş oyunları oynayarak veya sözel olarak öfkenin ifade bulabilmesi- o zaman bedensel bir semptoma (örn. kabızlık, alta kaçırma, tik, kekemelik, hiperaktivite vb.) gerek kalmaz.

Tikin Erkek Çocuklarında Daha Fazla Görünmesinin Altında Yatan Neden Ne Olabilir?

Bazen de tiklerin altında ödipal kriz yatar. Erkek çocuğun 3-6 yaşları arasında annesine olan tutkusal aşkı artar. Babasını artık bir rakip olarak görür ve ona öfke duyar. Bu temelde bilinçdışıdır ancak bazen o denli yoğun yaşanır ki bilince çıkar. “Ben annemle evleneceğim.” gibi cümlelerle bazı çocuklar bunu dile getirir. Gelişimsel olarak, 6 yaşında çocuk anne-baba çift ilişkisini kabullenir ve bu kriz sonlanır. Anne-baba arasındaki çift bağı kopuksa, çocuk annenin duygusal çifti haline gelmişse, onunla birlikte yatıyor ve baba oturma odasında yatıyorsa(!) o zaman ödipal aşkı ve nefreti bastırmakta, bu sayfayı kapatmakta zorlanır. Babaya öfkesi onun sert veya yumuşak olmasından bağımsız olarak artar; ancak aynı zamanda onu çok sevdiğinden yine aşk ve öfke duyguları arasında bir iç çatışma yaşar ve agresyonunu bastırmakta zorlanır.

Tiklerin Tedavisi Var Mıdır?

Sorunun kökeninde yatan etkenin aile tarafından anlaşılması gerekir. Ailelerle çalışma ve çocukla psikoterapi sonucu tikler belli bir zaman sonra zayıflar sonra da ortadan kaybolur.

Tikin anlamı söze dökülmeli ve çocuk tarafından işlenebilir hale gelmelidir…

Son Olarak Böyle Bir Durumla Karşılaşan Ailelere Neler Önerilebilir?

Tikler istem dışıdır, içsel gerilimi azaltan bilinçdışı bir süreçtir. O nedenle çocuktan bunu durdurmasını istemek, baskı yapmak, kaygıyı artıracağından tiklerin daha çok yerleşmesi ve kalıcı olma tehlikesini doğurur. Tikler bazen akut travmalar sonucu da oluşabilirler; kazalar, ameliyat, kayıp gibi. Her durumda ebeveynlerin baskısı, alayları veya yasakları tabloyu daha da ağırlaştırır. Yapılacak olan, çocuğun tiklerine herhangi bir tepki vermemek ve her bir çocuk için farklı olabilecek çatışmalı noktaları aydınlatması için bir klinik psikoloğa veya sadece ilaç tedavisini önermekten öte psikolojik etkenleri de dikkate alacak bir çocuk psikiyatrına başvurmaktır. Bu uzman, aileyi dinledikten sonra, gerekirse bir nörolojik muayene önerebilir. Tiklerin büyük bir bölümü -eğer doğru bir yol izlenirse- geçicidir, ebeveynlerin bu konuda kaygılarından arınmaları çocuğun bu sorunu aşmasına yardımcı bir etkendir.

Konuk Yazar:
Yard. Doç. Dr. Neslihan ZABCI

Yard. Doç. Dr. Neslihan ZABCI
Yard. Doç. Dr. Neslihan Zabcı, lisansını Boğaziçi Üniversitesi nde, yüksek lisansını ise İstanbul Üniversitesi Klinik Psikoloji Bölümünde tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi ve Paris 5 Sorbonne Üniversitesi Klinik Psikoloji / Psikopatoloji bölümlerinde çift doktora yaparak, Fransa’da okul çağındaki çocuğun ruhsal gelişimi üzerine tamamladığı doktora teziyle yüksek onur derecesi almaya hak kazanmıştır. Klinik çalışmalarına özel bir merkezde devam eden Neslihan Zabcı aynı zamanda öğretim üyesidir.