Doğum öncesini, tüm ihtiyaçların karşılandığı masalsı bir evren olarak tanımlamak mümkündür. Doğumla birlikte bu olanaklar aniden ortadan kalkar. Bebek için anne karnında alışılan o konfora tekrar ulaşmak mümkün olabilecek midir? Susuzluk, açlık sonucunda hissettiği huzursuzluk nasıl yok olacaktır? Bebek doğduğu andan itibaren ağlayarak dış dünyadan yardım ister ve bir anlamda “Orda kimse var mı?” diye seslenir. Bu çağrıya cevap veren birileri olursa huzurlu hisseder ve doğum öncesinin masalsı evrenine benzer bir ortama ulaşmış olur. Çünkü yardım almadan yaşamını sağlıklı olarak sürdürmesi mümkün değildir. Bebeklikte her ihtiyacı olduğunda yardım çağrısı yapar ve insanın ötekine seslenme ihtiyacı tüm yaşam boyunca sürecektir.
Erken Dönemde İhtiyaçların Karşılanması
Bebeğin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilmek için ailenin gereken hazırlıkları yapmış olması önemlidir. Duyarlı bir şekilde ona bakım veren annesiyle arasında oluşan uyum onun gelişmesini olumlu etkiler. Duyuları geliştikçe, dış dünyayı gözlemleyebildikçe gelişi güzel ağlamalarla ifade ettiği ihtiyaçlarını daha özelleşen sembollerle tarif etmeye başlar. Çevresi onun ihtiyaçlarını cevapladıkça, ihtiyacı olduğunda bunun karşılanacağına dair deneyimleri oluşur. İhtiyaçlarının giderildiği, sevildiği, şevkat gördüğü bir ortamda değerli olduğunu yeni evreninde de güvende olduğunu hissetmeye başlar. İhtiyacının karşılanması gecikse de kazanmış olduğu güven hissiyle bir süre sonra ihtiyacının karşılanacağına dair fikri oluşmaya başlar. İhtiyaçlarını erteleyebilme ve yalnız kalabilme kapasitesi gelişir. Annesi olmadan bir süre kendi başına kalabilmeyi deneyimledikçe dış dünyaya ilgisi artar, böylece bağımsızlaşma yolculuğunun ilk adımlarını atabilir. İhtiyaçlarını tarif etmek için güçlenir ve zamanla sözel olarak, anlatarak yardım isteyebilir.
Her an ve kesintisiz bir şekilde gelen talepleri karşılamaya çalışmak fiziksel ve ruhsal olarak anneyi de güçsüz bırakan bir durum olabilir. Bu süreçte annenin tükenmişlik hissi yaşaması çok doğaldır. Anneyi destekleyen babanın varlığı, bebek için gereken sosyal destek sistemlerinin oluşmasını kolaylaştırır. Bazen ailenin yaşadığı talihsiz olaylar nedeniyle bebek doğduğunda, düzenli, özenli ve şefkatli bir şekilde bebeğe bakım verilmesi mümkün olmaz. Bu gibi durumlarda bakım veren kişinin duygusal olarak hazırlıklı olmaması bebeğin ihtiyaçlarının zamanında ve duyarlı bir şekilde karşılanmasına yetmeyebilir. Bebek onu sakinleştiren bir annenin varlığını hissedemezse, huzursuzluk hissi devam eder. Uzun süre yardım çağrılarına cevap alamayan çocukların, sonrasında kendilerini ifade etmeleri ve yardım istemeleri çok kolay olmayabilir.
Yardım süreci, geçmiş deneyimlerin aktarılmasını da içine alan çocuğa zihinsel olarak eşlik edebilmeyi, beceri kazanmasına destek verebilmeyi kapsayan bir süreçtir. Aile içinde ilişkiler bu şekilde yapılandırıldığında çocuğun yetkinlikleri artarken, yardım alabilmenin kendisine katkılarını deneyimlemesine fırsat sunulmuş olur. İhtiyacı olduğunda yardım almaya hazırlanmasını kolaylaştırır.
Yardım Alma Süreci ve Ailenin Etkileri
Bebeklik ve erken çocukluk döneminde anne babanın yönlendirmesine daha çok ihtiyaç duyulur. Tam olarak bağımsızlaşma gerçekleşmemiş, halen anne babanın gözünden dünya izlenmektedir. Anne babadan gelen fikirler ve yönlendirmeler sorgusuzca kabul görür. Bu doğal liderlik hali anne baba için fırsattır. Anne babasının yardım için yönlendirmesine kolayca eşlik edebilir. Bu dönemde anne babaların sorun durumlarına karşı duyarlı yaklaşımları yardım alınabilmesini kolaylaştırır. Bazen anne babalar sorun durumunu kabul edemezler ve uzman yardımı almaya ihtiyaç duymazlar. Ancak ertelenen sorunun ergenlik döneminde ele alınabilmesi daha da zor olacaktır.
Ergenlik dönemiyle birlikte çocuk anne babasıyla çatışma cesaretini kendinde bulur. Aslında bir anlamda yetişkinliğe hazırlık yaparken prova yapmak için anne babasının yardımını talep etmektedir. Ancak bu çok da kolay bir durum değildir. Anne babasına güven duyuyorsa farklı görüşlerini ifade etmeye, çatışmaya, cesaret eder. Yetişkin çatışma anında duygularına hakim olabilir, yargılamadan yaklaşabilirse ergeni sakinleştirir. Yetişkinin sorun durumunu anlamasına yardımcı olmaya çalışması, deneyimlerini paylaşması iletişimi güçlendirir. Bu yaklaşım karşılaşacağı yeni durumlar için çocuğa fikir verir. Zorlayan durumlarda yeni bakış açılarıyla çözüm bulacağını fark ettirir ve yardım almaya da açık olması için yüreklendirir.
Çocukların hızlı büyüme süreçlerinde anne babaların da yardıma ihtiyaçları olabilir. Deneyimleri yetersiz kalan bir ebeveynin çocuğu büyürken sürecine eşlik edebilmesi zorlaşabilir. Çocuğun ihtiyaçları, gelişimsel duraklamaları fark edilmezse, ertelenen bu ihtiyaçların ilerleyen yıllarda yarattığı huzursuzluğun giderilmesi için daha uzun zamana ihtiyaç duyulacaktır. Anne babalık becerilerini geliştirmek için istekli olan anne babalar çocuklarının gelişim süreçlerine daha etkili bir şekilde destek verebilmeye başlayabilirler.
Bazen ruhsal olarak zorluk yaşayan ebeveyn çocuğun dünyayı anlamasına yardımcı olmakta zorlanabilir. Ailenin duygularını regüle edebilmesi gerekmektedir. Duygularını kontrol edemeyen yetişkin, çocuğun huzursuzluk yaşadığı durumları bastırmasına neden olabilir. Ebeveyninin desteğini alamayan çocuk, yardım çağrılarına cevap alamadıkça, yardım alabileceğine dair inancını kaybedebilir.
Bazen çeşitli nedenlerle anne babalar çekirdek ailenin dışında kimseyle iletişim kurmazlar. Bir çeşit sosyal yalıtım içinde yaşamlarını sürdürmeyi tercih ederler. Yakın akrabalarla görüşmez, arkadaş edinmezler. Bu koşullarda ilk yıllarını geçiren çocuk için okul ilk sosyal deneyim olacaktır. Pandemi döneminin zorunlulukları, bu durumu yaygınlaştırmıştır. Halbuki aile dışından kişilerle iletişim kurma deneyimi bağımsızlaşma yolculuğunda önemlidir. Anne babanın ilk yıllarda sürdürdüğü sosyal izolasyon, çocuğun ilerleyen yıllarda diğerleri ile iletişimini, ilişkisini, alış verişini, yardım isteyebilmesini etkileyecektir.
Psikolojik Yardım Almaya Hazırlık
Kişinin psikolojik yardım alabilmesi için bulunduğu çevrede yardım alabilmenin doğal bir davranış olarak ele alınabilmesi önemlidir. Gelişim sürecinin bir seyri vardır ve yolunda gitmediği zaman o kişinin desteklenmesi gerekir. Bu nedenle de 18 yaşına kadar sürece eşlik eden anne babaların, ihtiyarlık dönemi için çocukların, doktorların, eğitimcilerin gözlemleri kıymetli olacaktır. Bebeklikten yaşlılığa kadar erken tespit, yaşamın daha konforlu sürdürülmesi için önemlidir. Özellikle bebeklik, çocukluk ve ergenlik dönemlerinde alınacak yardımın sonraki dönemlere etkisi olacak, olası risklerin önlenmesi de mümkün olabilecektir.
Gelişim sürecinde farklı kişilerin farklı zamanlarda desteğe ihtiyacı olabileceğinin farkında olmak, kişinin yardım almaya karar vermesini kolaylaştırır. Çocuk büyürken yeni beceriler kazanarak gelişir. Böylece ihtiyaçlarını fark edebilmesi, sorumluluk alabilmesi, çözüm üretebilmesi için çocuk gereken olgunluğa ulaşır. Mücadele edecek kadar güçlenmek; karşılaşılan zorluklar karşısında yardım ihtiyacının ortadan kalktığı anlamına gelmez. Çocukluk, ergenlik, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerinde yardım ihtiyacı devam eder. Her dönemde farklı nedenlerle yardım ihtiyacı olabilir. Yaşamı boyunca bazen iç güçlerini bazen de dış kaynaklarını kullanarak sorunlarla baş edebilmesi mümkün olacaktır.
Kriz durumları kişinin karşısına aniden çıkabilir, sonrasında oluşabilecek travmadan korunmak için yardım isteyebilmek koruyucu olacaktır. Yaşam içinde keyifli zamanlar olduğu gibi zorlu durumlar da mutlaka yer alır. Kayıplar, hastalıklar, doğal afetler, bireysel veya toplumsal etkisi olabilecek birçok olay yaşanabilir. Baş etme becerilerini zorlayan bu gibi durumlarda iç kaynaklardan yararlanıldığı kadar ve dış kaynaklardan yararlanmaya da ihtiyaç vardır. Zorluk durumlarıyla baş edebilmek için bebeklik, çocukluk ve ergenlik döneminde kazanılması gereken beceriler vardır. Bu beceriler sorun durumlarıyla kendi başına üstesinden gelmeyi kolaylaştırırken kendini tanımayı da sağlar.
Kendisine veya bir başkasına zarar verecek davranışlar sergileyen kişileri yardım almaya yönlendirebilmek gerekir. Ergenlikle birlikte gerçekleşmeye başlayan bağımsızlaşma ve anne babayla çatışma süreci gündemde olacaktır. Bu sancılı süreçte anne babanın görüşleri de yardım önerisi de kolayca kabul edilmez. Yasal olarak 18 yaşına gelinceye kadar, anne babanın yardım etme sorumluluğu bulunmaktadır. Elbette bu durum, ergen ile hiç konuşmadan gerçekleştirilebilecek bir durum da değildir. İkna süreci zor da olsa oluşacak tehlikeyi önlemek için çaba gösterilmesi gerekir. Bu durumda yardım alma sürecinin başlatılması için anne babanın bir uzmanın görüşünü alarak ilerlemesi gerekecektir.
Psikolojik Yardım Süreci
Yaşamın sürdürülmesinde yardım almanın hayati bir değeri vardır. Ancak ebeveynler ile kurulan ilişkiler yardım alabilme yaklaşımına şekil verir. Anne babanın yaklaşımları yardım almayı zorlaştırabilir ve hatta bazen imkânsız hale getirebilir. Dirençler yaşanabilir. İhtiyaç durumuyla yüzleşebilmek yoğun duygular yaratabilir. O nedenle bazen sorunları görmezden gelmek söz konusu olabilir.
Anne baba için anlaşılır olan çocuk için de anlaşılır ve kabul edilebilir olacaktır. Çocuklar anne babalarının onun anlayabileceği şekilde önerilerini aktarmasından sonra psikolojik destek alabilme konusunda işbirliği yapabilirler. Ergenlerde durum biraz farklılaşır. Ergenin henüz kim olduğuna dair araştırmaları devam etmektedir, daha kırılgan ve hassas bir konumdadır. Bir yetişkin tarafından yargılanabileceği endişesi bu sürece başlamasını zorlaştırabilir. Terapistle paylaşımlarının anne babası ile paylaşılma riski kendisini endişelendirir. Ergenlik döneminde terapötik destek sürecine kendi başına karar vererek bir başlangıç yapabilmesi biraz daha fazla zaman alabilir.
Anne babaların zihinsel hazırlığı, çocukların yardım alabilme sürecine dâhil olmalarını hızlandıracaktır. Bazen anne babanın yardım almaya başlaması, deneyimlerini aktarabilmeleri çocukta da değişim isteği oluşturacaktır. Hatta pek çok küçük yaş çocuğu için anne babanın yardım alma süreçlerinden geçmesi yaşadıkları zorlukların aşılması için yeterli olabilir.
Amerikan Psikoloji Derneği (2022), tanımına göre psikoterapi; “Bir birey ve bir psikolog arasındaki ilişkiye dayanan işbirlikçi bir tedavidir. Diyaloğa dayanan, objektif, tarafsız ve yargılayıcı olmayan biriyle açıkça konuşmaya izin veren destekleyici bir ortam sağlar. Huzursuzluk yaratan düşünce ve davranış kalıplarını tanımlamak ve değiştirmek için birlikte çalışılır. Bu çalışma ile ele alınan sorunu çözmenin yanı sıra gelecekte ortaya çıkacak zorluklarla da başa çıkabilecek yeni beceriler öğrenilmiş olur.” Bu tanımda yardım almak için terapiye giden kişinin aktif bir şekilde işbirliğine açık olmasının önemi vurgulanır. Terapötik ittifak olarak tarif edilen işbirliği “psikolog ve danışanın hedeflerine ulaşmak için birlikte çalıştığında” ortaya çıkar. Güven ilişkisi kurulduktan sonra kendisine dair konuları konuşmaya başlayabilen kişi, terapistiyle anlam yaratabileceği bir yolculuğa çıkabilecektir. Anlam yaratma yolculuğu günlük yaşamda karşılaştığı sorun durumlarını çözmesine de yardımcı olmaya başlayacaktır. Bu da ilişkinin güçlenmesine katkı sağlar. Bazen de gerçeklikle yüzleşmek gerekecek ve terapiste yönelik aktarımlar nedeni ile çocuk/ergen terapiye devam etmeme isteği duyabilir. Bu nokta da anne babanın terapötik sürecin devamını destekleyen, ilişkilerini nasıl yapılandırması gerektiği konusunda terapistlerinden görüş almaları önemlidir. Ebeveynlerden birinin dahil olduğu, diğerinin dışında kaldığı destek süreçleri bazen ortak tutumu zorlaştırır. Anne ve babanın ilgili olması, kendisinde de düzenlemeler yapmaya hazırlıklı olması çocuğun sürece etkin bir şekilde katılımını etkiler.
Yazan:
Demet Uysal
Psikolog
Kaynakça
Winnicott, D. W. (2019). Piggle, Küçük Bir Kız Çocuğunun Psikanalizle Tedavisinin Öyküsü. Dr. Ramzy, I.(Ed.), (1. Basım, 7-17) içinde. Yapı Kredi Yayınları
İnternet alıntısı, Psikoterapiyi ve nasıl çalıştığını anlamak, Amerikan Psikoloji Derneği. (2022), https://www.apa.org/topics/psychotherapy/understanding adresinden 19 Mayıs 2022 tarihinde alınmıştır.