Bir Keşif Yolculuğu Potansiyeli Anlamak

“Her çocuk bir mucizedir, önemli olan bu mucizenin ışığını yakmak.”

Maria Montessori

Her çocuk içinde keşfedilmeyi bekleyen bir dünya taşır. Bu dünya; benzersiz yetenekler, ilgi alanları ve potansiyellerle doludur. Potansiyel; bir bireyin sahip olduğu, henüz ortaya çıkmamış olan yetenekler, beceriler ve özelliklerin tümüdür. Bir tohumun içindeki ağaç, bir kozanın içindeki kelebektir.

Ebeveynlerin en büyük sorumluluklarından biri, çocuklarının bu potansiyellerini keşfetmelerine ve geliştirmelerine yardımcı olmaktır. Ağacın dallarını göğe uzatarak büyümesi ve kocaman serin bir gölge oluşturması ya da değişik tatlarda lezzetli meyveler vermesi; kelebeğin rengârenk ve benzersiz desenli kanatlarını açıp çiçeklerin arasında zarafetle süzülmesi bu potansiyelini gerçekleştirmesine bağlıdır.

Potansiyel ve Mutluluk: Birbiriyle Dans Eden İki Kavram

“Hayatın anlamı, kendinizi keşfetmek ve potansiyelinizi en üst düzeye çıkarmaktır.”

Sigmund Freud

Kendini gerçekleştirme, Maslow’un (1943) İhtiyaçlar Hiyerarşisi Piramidi’nde bireyin ulaşabileceği en yüksek nokta olarak gösterilir. Kendini gerçekleştirme basamağında birey, tüm temel ihtiyaçlarını karşılamış ve potansiyelini en üst düzeyde kullanarak hayatta bir anlam bulmuştur. Bu basamağa ulaşmadan önce fizyolojik (yemek, barınak), güvenlik (para, iş, mülkiyet), ait olma/saygınlık (aile, statü) gibi ihtiyaçların karşılanması gerekir. Ancak daha alt basamaklarda yer alan bu ihtiyaçları bile karşılayabilmek her zaman kolay değildir. Yaşadığımız dönemde birçok insan, tüm zamanını ve kaynaklarını bu piramidin daha alt seviyelerinde yer alan ihtiyaçları karşılamak için kullanmak durumunda kalabilir. Bu nedenle bazen insanın daha üst basamaklardaki ihtiyaçlarına odaklanabilmesi ve kendisini gerçekleştirebilmesi için gerekli alan yaratılamamaktadır. İşin ironik tarafı bu alan o kadar daralmaktadır ki çoğu insan en temel ihtiyaçları karşılamayı, aslında potansiyeli ortaya koymak ve kendini gerçekleştirmekle eş tutabilmektedir.

Yetişkin dünyasında dur durak bilmeden çalışıp, alt basamaklardaki ihtiyaçları doyurmaya çalışmak, anne babaların çocuklarını büyütürken taşıdığı kaygılara zemin hazırlayabilmektedir. Çocuklarını yüksek kazanç sağlayacakları ya da toplumda daha yüksek statüde kabul görecekleri bir mesleğe yönlendirmek, yani piramidin hala daha altında kalan ihtiyaçları doyurmak, çoğu ebeveyn için en öncelikli görev olarak anlaşılır. Bu durumda ebeveynler, çocuklarının itiraz etmeden aralıksız çalışarak böyle bir işe sahip olmalarını, potansiyeli gerçekleştirmek ve başarıya ulaşmak olarak yorumlayacaklardır. Oysa bunlar hala piramidin alt basamaklarıyla ilgilidir ve hayatta kalmaya yönelik tepkilerdir. Ebeveynlerin bunları fark etmesi çocuğun gerçek potansiyelini anlayabilmek ve ortaya çıkarabilmek açısından büyük bir öneme sahiptir.

Aristoteles‘in de belirttiği gibi “Her insan, potansiyelini en üst düzeye çıkararak mutlu olur.” Potansiyeli gerçekleştirmek en derin tatmin ve mutluluk kaynağıdır. İnsan, yeteneklerini kullanarak hayata anlam katar ve kendi özgün yolunu çizer. Potansiyeline uygun işler yaptığında mutlu olur, mutlu olduğunda o işte verimli sonuçlar üretebilir, verimli sonuçlar ürettiğinde yaşadığı topluma ve dünyaya katkıda bulunabilir. Başarılı insanların önerdikleri yol haritası da aşağı yukarı buna benzerdir: Hayatın anlamını bul ve tutku duyduğun işi yap. 

Potansiyeli Keşfetmek

“Her çocuk bir sanat eseridir.”

Goethe

Tarihteki birçok başarılı ve ünlü isme baktığımızda, bu kişilerin çocukluklarından itibaren potansiyelleri ile ilişkili alanlara ilgi gösterdiklerini görmekteyiz. Mozart, henüz çocuk yaşta besteler yaparken; Einstein (geleneksel eğitime uyumsuzluğunun aksine) küçük yaşta karmaşık matematik problemlerini çözmüştür. Michelangelo, çocukluğundan itibaren mermer bloklarla oynayarak heykeltıraşlık yeteneğini geliştirmiş; 2 Nobel ödüllü radyoloji biliminin kurucusu Marie Curie ise bilime olan merakını vaktinin büyük kısmını babasının kütüphanesindeki kitapları okuyarak küçük yaşta keşfetmiştir.

Ancak bu büyük potansiyellerin yeşermesini sağlayan asıl etken, onlar henüz çocukken ailelerin onların bu potansiyellerini görerek onları desteklemesi ve yönlendirmesidir. Örneğin, Einstein’ın elektrik mühendisi olan babası yaşadığı ekonomik sıkıntılara rağmen onun eğitimine önem vermiş, geleneksel okul sistemine uyum sağlayamadığını fark ederek onu özel bir okula göndermiş ve ona çeşitli bilimsel aletler alarak deneyler yapmasına olanak tanımıştır. Michelangelo’nun iflas eden bir bankacı olan babası, oğlunun yeteneğini fark ederek onu sanat alanında yetişmesi için teşvik etmiş ve onu dönemin ünlü ressamlarından birinin atölyesine vermiştir. Marie Curie’nin yaşadığı dönemde Polonya’da kadınların yükseköğrenim görmesi alışılmışın dışındaydı, buna rağmen babası ona evde özel dersler aldırmış ve sonrasında eğitim için Paris’e gönderebilmiştir. (Yılmaz, 2020)

Bu örnekler, potansiyelin erken yaşta ortaya çıkabileceğini ve doğru yönlendirme ile büyük başarılara ulaşabileceğini göstermektedir. Bununla birlikte belki bu satırlarda çok daha büyük başarılarla bahsedilmesi gereken ancak doğru gözlem, destek ve yönlendirme olmadığı için sahip oldukları büyük potansiyellerini gerçekleştirememiş ismini bilmediğimiz nice dehanın da olduğu bir gerçek. Bu nedenle ebeveynlerin potansiyeli gerçekleştirmenin yollarını bilmesi ve fırsatları kaçırmaması önemlidir. Peki bunun yolu nedir?

Çocuğunuzu Tanımak: İlk Adım
Çocukların gizli potansiyelini anlamak çoğu zaman karmaşık bir süreçtir. Çocuklar, hem zihinsel hem duygusal hem de fiziksel anlamda sürekli büyürler ve değişirler. Dünyayı keşfetmeye çalışırken hemen her şeye her an merak duyarlar, ilgili alanları günden güne değişir. Çocuğu gözlemlemek ve tanımak, tıpkı bir bahçıvanın yeni filizlenen bir çiçeği dikkatle izlemesi gibidir.

Bu nedenle çocuğunuzun hangi konulara ilgi duyduğunu, bu konularla ilgili nasıl davranışlar sergilediğini, nasıl iletişim kurduğunu, neler anlattığını, duygularını nasıl ifade ettiğini sabırlı bir biçimde dikkatlice gözlemlemek; söylediklerini anlamaya çalışarak dinlemek, ona kendini daha iyi ifade etmesi için açık uçlu sorular sormak çocuğunuzu tanımak için atacağınız en önemli adımlardır. Ebeveynlerin çocuklarını tanımak konusunda atacakları bu adımların yeri, çocuğun en rahat hissettiği “oyun” alanı olabilir.

Oyun
Çocukların akranlarıyla birlikte olduğu, bambaşka rolleri deneyimlediği “sokak oyunları” günümüzde sadece bir nostaljiye dönüşmüştür. Şimdiki zamanın çocukları daha dar alana sıkışarak ve çoğu zaman da evde yalnız başına oyunlar kurmaktadırlar. Bu zamanlardaki tek oyun arkadaşları da oldukça davetkâr bir şekilde parlayan dijital ekranlar olmaktadır. Bu nedenle çocuklar günümüzde karşılıklı etkileşime dayalı bir oyun alanını ve bu alanın getirdiği faydaları deneyimlemekte zorlanmaktadırlar.

Oysa bu tarz bir oyun alanı çocukların kendilerini en doğal haliyle ifade ettikleri, korkularını, hayallerini ve duygularını dışa vurdukları ortamdır. Serbest oyun alanı, çocuğun söze dökemediği yaklaşımlarını, yönelimlerini ve tercihlerini anlamak konusunda hem bir sahne hem de bir sözlüktür. Oyun, onların iç dünyalarını anlamak ve potansiyellerini keşfetmek için eşsiz bir pencere sunar. Oyun sırasında çocuklar, normalde göstermedikleri davranışları gösterebilir, farklı roller deneyebilir ve bu sayede ilgi alanlarını daha net ortaya koyabilirler. Çocukların genellikle hangi oyuncaklarla oynadıkları, onları oyunlarda nasıl kullandıkları, oyunlarda merak ettikleri konular, zorlandıkları noktalar, başarı duydukları alanlar gibi gözlemlenebilir davranışlar, onların ilgi alanları, yetenekleri ve öğrenme stillerine dair önemli bilgiler verir.

Çocuğun düş dünyasından yola çıkarak gerçek dünya konusundaki hayallerini ve hedeflerini dinlemek oyun sayesinde mümkün hale gelir. Anne ve baba da çocuğa dair kendi düşlerini ve tasarımlarını oyunun içinde çocuğuna aktarır. Bu oyun dili, herkesin birbirini anladığı ancak bunu oldukça nazik bir şekilde gerçekleştirdiği bir duygusal alışveriştir. Bu nedenle çocuklarla oyun üzerinden iletişim kurarak ilerlemek en sağlıklı yöntemlerden biridir. (Winnicott, 2021)

Temel Gözlem Alanları

Çocuğunuzu tanımak ve potansiyelini keşfetmek için gözlemlenecek en temel konular çocukların ilgi alanları, davranışları ve iletişim tarzlarıdır.

İlgi alanları: Çocukların ilgi alanları değişkenlik gösterir. Bu nedenle çocukların ilgi alanlarını keşfetmek için sabırlı ve dikkatli bir gözlemle ilerlemek gerekir. Boş zamanlarında neye eğildikleri, ne ile vakit geçirdikleri önemli olmakla birlikte en doğru ipucu bu olmayabilir. Çocukların zamanın nasıl geçtiğini anlamadıkları, kendilerini en mutlu hissettikleri, gözlerinin ışıldadığı anları ve etkinlikleri yakalamak gerekir. Yazının giriş kısmında bahsedildiği gibi insan gerçek potansiyelini, yaparken mutlu olduğu işte ortaya çıkartır. Yaptığı işte mutlu olan kişi ise o işi büyük bir içsel motivasyonla bıkmadan, yorulmadan yapar ve hayatına anlam katar. Çocuklarımızda da erken dönemde bu sürecin kıvılcımları görülebilir. Günümüzde bu kavram “ikigai, akış, gönlünü vermek” olarak tanımlanmakta ancak bunların tümü sonunda tutkuya dayanmaktadır. Çocuğun neye ilgi duyduğu ve ilgi duyduğu alandaki doğal tutku seviyesi potansiyelin en önemli ölçeklerinden biridir. Çünkü bu tutku, potansiyelini gerçekleştirirken ihtiyaç duyacağı içsel motivasyonun da kaynağı olacaktır.

Çocukların sorular sorarken hangi konulara yoğunlaştıkları, kitap okurken hangi sayfalara daha uzun süre baktıkları gibi küçük detaylar bile onların ilgi alanları hakkında bize önemli ipuçları verir. Sürekli hareket etmekten ve top oynamaktan zevk alan bir çocuğun fiziksel koordinasyon ve dayanıklılık konusunda spora yönelik potansiyeli olabilir. Tam tersine, sakin bir köşede uzun süre kitap okumayı tercih eden bir çocuk, derinlemesine ve analitik düşünme becerilerine sahip olabilir.

Davranışları:  Çocukların davranışları, iç dünyalarının dışa vurumudur. Herhangi bir hareket ya da söz, bir çocuğun duygusal dünyası, düşünce süreçleri ve yetenekleri hakkında önemli ipuçları taşıyabilir. Çocukların oyunlardaki stratejileri, sosyal etkileşimleri, başarılı oldukları ve zorlandıkları noktalardaki davranışları, onların güçlü ve zayıf yönlerini ortaya koyar. Bir konuda potansiyeli olan çocuk, o konuda ilerlerken yukarıda bahsettiğimiz tutku ve içsel motivasyonun da etkisi ile karşılaştığı zorluklara karşı oyundan kopmayan ve yılmayan davranışlar sergiler. Zorlukları kişisel değil durumsal olarak algılama ve zorluklara karşı alternatif çözümler üretme konusunda başarı gösterebilir.

Çocuklar farklı ortamlarda farklı davranışlar sergileyebilirler. Bu nedenle çocukların davranış kalıplarını tam anlamıyla kavramak için, onların farklı ortamlarda kendilerini nasıl ortaya koyduklarını izlemek önemlidir.

İletişim tarzı: Çocukların, fikirlerini ifade ederken kullandıkları kelimeler, cümle yapıları ve kullandıkları anlatım teknikleri, onların düşünce süreçlerini, yaratıcılıklarını ve problem çözme becerilerini yansıtır. Soyut kavramları ne kadar iyi ifade ettikleri, karşılaştıkları bir durumu ne kadar detaylı anlatabildikleri veya farklı bakış açılarını sunup sunamadıkları gibi unsurlar, onların zihinsel potansiyelleri hakkında bilgi verebilir. Örneğin, sürekli hikâyeler anlatan ve kelime oyunları oynamayı seven bir çocuk, dil becerileri ve hayal gücü konusunda oldukça yetenekli olabilir. Benzer şekilde, arkadaşlarıyla sürekli etkileşimde olan ve grup oyunlarına katılmaktan hoşlanan bir çocuk, sosyal becerileri ve liderlik potansiyeli yüksek biri olabilir. Sessiz ve içine kapanık bir çocuk, belki de derin düşünme ve yaratıcılık gibi farklı bir yeteneğe sahip olabilir.

Potansiyel Keşif Ortamı Yaratmak

Potansiyelin en temel göstergelerinden biri olan ilgi alanları, deneyimlerle tetiklenir. Bir insan bir şeyi görmeden, duymadan, bilmeden, deneyimlemeden ona karşı ilgisi ya da yeteneği olup olmadığını keşfedemez. Çocuklar, etraflarındaki dünya hakkında doğal bir merakla hareket eden doğal kâşiflerdir. Çocuğun neye yeteneğinin olduğunu keşfetmesi çevresindeki rol modelleri gözlemlemesi, yeni deneyimler yaşaması, hobiler edinmesi, farklı oyunlar oynaması, okumalar yapması ya da hikayeler dinlemesi veya seyahatler gerçekleştirmesi ile mümkün olabilir.

Rol Model Olmak: Çocuklar, çevrelerindeki yetişkinleri gözlemleyerek öğrenir ve onların davranışlarını taklit ederler. Olumlu rol modellere tanık olmak bir çocuğun potansiyelini keşfetmesi üzerinde olumlu bir etkiye sahip olabilir. Ebeveynler kendi ilgi alanları ile ilgilenerek çocuklarına örnek olabilirler. Örneğin kitap okumayı seven bir ebeveyn, çocuğuyla birlikte kitap okuma saatleri belirleyebilir. Müzik aleti çalmayı sevenler, çocuklarına çaldıklarını dinletebilir ya da birlikte müzik yapabilirler. Spor yapmaktan hoşlananlar, çocuklarını spor aktivitelerine katılmaya teşvik edebilir. Çocukların ilgi duydukları alanlardaki başarılı kişilerle tanışması ve deneyimlerini dinlemeleri de potansiyellerini ortaya çıkarmaları için ilham sağlayabilir.

Farklı Deneyimler Sunmak: Çocuklara çeşitli aktivitelere katılma fırsatları sunmak ve onların meraklarını teşvik etmek ilgi alanları oluşturabilmeleri için yardımcıdır. Çocuğun farklı konulardaki deneyimleri, zengin içerikli kitaplarla ve dergilerle temas etmesi; görsel sanatlar, el sanatları, spor aktiviteleri, bilim deneyleri gibi faaliyetlere katılması çocuğun kendini değerlendirmesini sağlar. Bu değerlendirme ile sevdiği ya da sevmediği şeyleri ayırt edebilir hatta gizli yeteneklerini keşfedebilir.

Örneğin hâlihazırda en fazla Grand Slam kazanan ve dünyanın gelmiş geçmiş en yetenekli tenisçilerinden biri olan Djokovic’in yeteneği küçük yaşta bu tarz bir tesadüf ile keşfedilmiştir. Sırbistan’ın küçük bir dağ kasabasında doğan Djokovic, dört yaşında babasının izlediği bir tenis maçını görmüş ve bu spora olan tutkusu da o anda alevlenmiştir. Kasabada pizza dükkanı işleten babası, oğlunun bu ilgisini fark ederek ona küçük bir raket almış ve Djokovic 6 yaşında bir antrenör tarafından keşfedilerek eğitime alınmıştır.

Okumak: Kitaplar çocuklara yeni dünyalar, farklı kültürler ve sonsuz bilgi birikimi sunar. Farklı konular çocukların merak duygularını tetikler, hayal güçlerini geliştirir ve farklı bakış açıları kazanmalarını sağlar. Okuyan ya da okuyanı dinleyen çocuklarda beyinde yeni sinir bağlantıları oluşur ve bu bağlantılar çocuğun farklı ilgili alanlarının tetiklenmesini sağlayabilir. Örneğin bir bilim kurgu kitabı okuyan çocuğun geleceğe yönelik hayalleri, bilime yönelik tutkularını ortaya çıkarabilir ya da tarihi bir roman okuyan çocuğun olaylara farklı perspektiflerden bakması analitik yorumlama yeteneğini geliştirebilir.

Eğitici Oyunlar ve Ortamlar: Çocukluk dönemi, gelişimin en hızlı olduğu evrelerden biridir. Bu dönemde çocuklar, oyun oynayarak hem eğlenir hem de öğrenirler. Bulmacalar, puzzle, sayı ve kelime oyunları gibi zihinsel becerileri teşvik eden oyunlar, çocuğun problem çözme, mantıksal düşünme ve dikkat toplama yeteneklerini tetikleyebilir. Basketbol, futbol gibi hareket içeren yapılandırılmış oyunlar çocukların bu yöndeki potansiyelini ortaya çıkarabilir. Rol yapma, günlük tutma ve grup tartışmaları gibi aktiviteler, duygusal farkındalıklarını artırabilir ve kişiler arası becerilerine ilişkin potansiyellerini uyandırabilir.

Seyahatler: Seyahat, çocukların en etkili öğrenme deneyimlerinden biridir. Farklı şehirleri, ülkeleri ve kültürleri keşfetmek, çocukların dünyaya dair bakış açılarını genişletir ve onlara farklı yaşam biçimlerinin olduğunu gösterir. Yeni insanlar tanımak, farklı diller duymak ve farklı lezzetleri tatmak, çocukların merak duygusunu harekete geçirir ve çocuğun öğrenme isteğini arttırır. Seyahat sırasında gezilen müzeler ya da tarihi mekanlar çocuktaki farklı ilgi alanlarını tetikleyebilir.

Potansiyeli Geliştirmek

Potansiyelin gerçekleşmesinde, potansiyelin ortaya çıkmasına yönelik ortam yaratmak kadar çocuğun potansiyelini gerçekleştirmesi için gerekli yönlendirmeleri sağlamak da bir o kadar önemlidir. Yetenek potansiyelin gelişip gerçekleşmesinde tek başına yeterli olmamaktadır. Yeteneğin yanı sıra tutkuyla çalışmak ve azmetmek potansiyelin gelişmesini sağlayan asıl etkendir. (Eriş, 2020)

Destekleyici Bir Ortam Oluşturmak: Bir çocuğun potansiyelini geliştirmenin yolu, güvenli ve destekleyici bir ortamdan geçer. Çocuklar öğrenme süreçlerinde deneme yanılma yöntemiyle ilerler. Yeni beceriler kazanırken hata yapmaları kaçınılmazdır. Hatalarından dolayı eleştirilen ya da cezalandırılan çocuklar yeni şeyler denemekten çekinebilir ve potansiyellerini tam olarak ortaya koyamayabilirler. Bu nedenle çocukların denemelerini destekleyen, meraklarını teşvik eden ve hatalarını öğrenme fırsatı olarak gören bir ortamın yaratılması çok önemlidir. Güvenli bir ortamda hata yapmaktan korkmayan çocuklar, potansiyellerini geliştirmek için daha yaratıcı ve daha özgüvenli ilerlerler.

Övgü Sunmak: Övgü; çocukların motivasyonunu artıran, özgüvenlerini güçlendiren ve başarılarını destekleyen önemli bir kavramdır. Ancak bir ebeveynin çocuğunu övgü sunarken neye odaklandığı önemlidir. Bir işi tamamlamak mı, bir yeterliliği göstermek mi, yılmadan devam etmek mi? Övgüler sunarken sonuca değil, sürece dikkat çekmek, başarıyı değil çabayı merkeze almak çocuk için kaygıyı azaltan şefkatli yardımlardır.

Ebeveynin “”Sen zaten çok zekisin!” demek yerine, “Bu ödevi tamamlamak için çok çabaladın, emeğine hayranım.” gibi bir ifade kullanması, çocuğa çabasının görüldüğünü ve aile sisteminde değerli olanın bu olduğunu düşündürür. Böyle bir çocuk farklı şeyleri denemekten korkmayacak, yapamadığında kolayca yılmayacaktır. Bunu yaparken anne babanın çocuğuna bir yönüyle de kendi değerlerini aktardığını fark etmeleri kıymetlidir. Bu samimi bir alışveriş oluşturur. Övgünün bu şekilde samimi ve içten olması önemlidir. Çocuklar, yetişkinlerin samimiyetini kolayca anlarlar ve samimi olmayan övgüler onları motive etmez.

Sabır: Her çocuk, tıpkı bir çiçek gibi kendi benzersiz zamanında açar. Bazı çocuklar erken konuşmaya başlar, bazıları yürümeye daha geç başlar. Daha önce de bahsedildiği gibi çocukların gelişim süreçleri, genetik faktörler, çevresel etkiler ve kişilik özellikleri gibi birçok faktörden etkilenir. Ebeveynlerin diğer çocuklarla kıyaslamak yerine çocuklarının farklılıklarını kabul etmesi ve sabırlı olması önemlidir. Bazı çocuklar yeni bir beceriyi çabuk öğrenirken, bazıları için daha fazla zaman gerekebilir. Sabırlı olmak, çocuğa güvenmek ve onun kendi öğrenme hızında ilerlemesine destek olmak çocuğun özgüvenini artıracak ve öğrenme isteğini destekleyecektir. (Bahar, 2020)

Sorumluluk: Küçük yaşlardan itibaren çocuklara kararlara katılma ve sorumluluk alma fırsatı vermek, onların özgüvenlerini artırmakla kalmaz, aynı zamanda potansiyellerini keşfetmelerini de sağlar. Çocuğun kıyafetlerini seçmesi, oyuncaklarını toplaması, ev işlerine yardım etmesi gibi basit görünen sorumluluklar, çocuk için geliştiricidir. Bu yolla çocuk kendi zevklerini keşfeder, tercihlerini yönetir ve kendi yaşamı hakkında kararlar verir. Özgüven gelişimi tam da böyle bir şeydir. Kendi kararlarını veren ve sonuçlarını gören çocuklar, ilerleyen yaşlarda seçimler yaparken, karmaşık sorunları ve çatışmaları çözerken daha sakin ve özgüvenli bir yaklaşım sergiler.

Hedefler: Hedefler, çocuklara bir yön verir; onları motive eder ve gerçekleştiğinde başarı duygusunu yaşatır. Ebeveynler çocukları için küçük ve gerçekçi hedefler belirleyerek, çocuklarının başarı duygusunu tatmasını sağlayabilirler. Çocuklara ulaşılabilecekleri hedefleri koymayı öğretmek, kontrol duygusunu kazanmalarına ve umutlarını kaybetmemelerine yardımcı olur. Ayrıca, küçük ulaşılabilir hedefler başarısızlık duygusunu sık sık yaşamaktan korur. Bu şekilde çocuk hedeflerine ulaştıkça özgüven kazanır ve daha büyük hedeflere ulaşmak için motive hisseder.

Çocuk büyüyüp geliştikçe, ergenlik ve gençlik dönemlerinde gelecekteki yaşamlarına ilişkin daha uzun vadeli ve büyük hedefler gündeme gelecektir. Bu dönemde gençlerin yetişkinlik yaşamlarında kendilerini mutlu edecek doğru meslekleri seçmeleri için kişisel ilgi, beceri ve motivasyon kaynaklarını kariyer hedefleriyle uyumlu hale getirmek konusunda ailelerin desteği büyük önem taşımaktadır. Bu noktada gençlerin potansiyellerini parlatacak hangi eğitimleri alacakları ve nasıl bir deneyim edinecekleri konusunda kısa ve uzun vadeli hedefler içeren detaylı bir yol haritası oluşturmak faydalı olabilir. Bu planlama onları potansiyellerine uygun olan doğru yöne motivasyon ve güvenle ilerlemelerine yardımcı olacaktır.

Sonuç

Her çocuk keşfedilmeyi bekleyen benzersiz bir hazinedir. Çocuğun içindeki potansiyeli keşfetmek; mutlu, tatmin duygusu yüksek, dünyada iz bırakmaya hazır, topluma katkıda bulunan bir birey yetiştirmek isteyen ebeveyn için en önemli görevdir. Ebeveynler çocuklarını objektif ve dikkatli bir şekilde gözlemleyerek, çocukların potansiyelini ortaya koyacağı ortamlar hazırlayarak doğru bir yönlendirme yapabilirler. Sabırlı, anlayışlı ve teşvik eden bir ebeveynlik yaklaşımıyla, her çocuk içindeki ortaya çıkmayı bekleyen yeteneğe, becerilere, yaratıcılığa ve sanata daha da yaklaşır. Bu anne, baba, çocuk ekseninde hem zorlayıcı ve dikkat gerektiren hem de sürprizlerle dolu ve eğlenceli bir yolculuk gibidir. Gelecek herkes için sonsuz olasılıklar barındırır ve gelecek, her çocuğun içindeki potansiyele inanarak yaratılır.

“Çocuklar, yetişkinlerin geçmişi, toplumun geleceği ve insanlığın umududur.”

Mevlana

Yazan:
Hilal Orhan Geyik
Uzman Psikolojik Danışman

Kaynakça

Erikson, E. H. (2018). İnsanın 8 Evresi. Okuyan Us Yayınları. İstanbul

Eriş, B. (2020). Her çocuk üstün yeteneklidir?. Alfa Yayınları. İstanbul

Eriş, B. (2020). Senin yolun hangisi? Alfa Yayınları. İstanbul

Mümin, S., Eriş, B. (2017). Çocuklar nasıl başarır?. Alfa Yayınları. İstanbul

Winnicott, D. W. (2021). Oyun ve Gerçeklik. Metis Yayınları. İstanbul

Yılmaz, A. (2020). Başarı ve Potansiyel. ABC Yayınları, İstanbul