Seçtiğimiz Kardeşler: Arkadaşlarımız

Arkadaşlık, insan ilişkilerinin en değerli ve özel formlarından biridir. Bu nedenle insanlık tarihi boyunca en fazla önem verilen ve üzerine en fazla düşünülen kavramlardan biri olmuştur. “Etik Üzerine” adlı eserinde arkadaşlık hakkında derinlemesine bir analiz yapan Antik Yunan dönemi filozoflarından Aristoteles’e göre, arkadaşlık insan mutluluğunun en önemli unsurlarından biridir ve gerçek arkadaşlık karşılıklı sevgi, sadakat ve destek üzerine kuruludur. Bu düşünceye göre arkadaşlar, birbirlerini yüceltir ve ortak amaçlara ulaşmak için birlikte çalışır. Platon ideal bir arkadaşı “ruh ikizimiz” olarak tanımlamıştır. Aydınlanma döneminin en önemli isimleri arasında yer alan Jean-Jacques Rousseau da arkadaşlığın toplumsal düzenin temel taşı olduğunu vurgulamıştır. Arkadaşlarının hayatlarında büyük etkiye sahip olan ünlü dünya lideri Mahatma Gandi ise arkadaşlığı “Gerçek dostluk sessizlik içinde bile anlaşılan bir şeydir.” diyerek tarif etmiştir. Tarih boyunca ortaya konan tüm bu düşünce ve bakış açıları, arkadaşlık kavramını samimi ve içten iletişim içeren, erdemli bir birliktelik ve destek olarak çerçevelemiştir. (Deniz ve Eryılmaz, 2019)

İnsana dair pek çok önemli sosyal ve duygusal beceri, arkadaşlarla kurulan ilişkiden doğar ve güçlenir. Arkadaşlık ilişkileri yardımıyla insanlar, kendilerini anlaşılmış hisseder ve duygusal desteğe sahip olurlar. Arkadaşlık kişinin kendisiyle bir başkası arasında kurduğu en özel köprülerden biridir. Özgür bir tercihle ve gönüllülükle kurulan bu bağ sayesinde kişi arkadaşının acılarını ya da sevinçlerini kendi içinde de hissederek empati kurar. Birbirlerinin yaşadıkları sorunları çözebilmek için duyarlıdırlar, ellerinden geleni yaparlar. Arkadaşlar birlikte paylaştıkları deneyimler sayesinde hayatın zorluklarıyla başa çıkma konusunda daha güçlü olabilirler. Arkadaşlık ilişkileri, stresle başa çıkma becerisini artırır ve yaşam kalitesini de yükseltir. (Dunsmuir, Dewey ve Birch, 2022)

Gelişim Dönemlerine Göre Arkadaşlık

Arkadaşlık kurma, arkadaşlığı geliştirme ve sürdürme becerisi doğuştan gelmez, insanlar deneyimler ve etkileşimler yoluyla bu konuda gelişirler. Bireylerin sosyal ve duygusal gelişiminde önemli bir rol oynayan arkadaşlık ilişkileri, yaş dönemlerine bağlı olarak farklı şekillerde gelişim gösterir.

Bebeklik döneminde, çocuklar henüz arkadaşlık kavramını tam anlamıyla kavramazlar, sosyal becerileri sınırlıdır ve genellikle başka çocuklarla oyun oynamazlar. Bu dönemde çocuklar öncelikle temel ihtiyaçlarına odaklanır ve güvenli bir bağ oluşturmak için aileleriyle yakın ilişki kurarlar. Erken dönemde ebeveynleriyle kurdukları bu ilişkiler, daha ileri yaşlarda başkalarıyla kuracakları arkadaşlık ilişkilerinin de temelini oluşturur.

İlkokul öncesi dönemde, arkadaşlık ilişkileri önem kazanmaya başlar. Çocuklar yetişkinlerin gözetiminde kendi yaşıtlarıyla daha fazla vakit geçirmeye başlarlar. Topluluk içinde var olma, kendini ifade etme, isteklerini dile getirme gibi sosyal becerileri deneyimlemeye başlarlar. Bu dönemde, çocukların paylaşma, işbirliği yapma ve iletişim kurma becerileri gelişmeye başlar. Çocukların arkadaşlık ilişkilerine destek verilmesi ve grup faaliyetlerine katılmaya teşvik edilmesi bu süreci destekler (Dunsmuir, Dewey ve Birch, 2022)

Çocukların günün büyük bir bölümünde sınıf arkadaşlarıyla zaman geçirmeye başladıkları okul döneminde, arkadaşlık ilişkileri ilk zamanlarda genellikle oyun ve eğlence odaklıdır. Arkadaşlık ilişkilerini kurma ve sürdürmede çocuğun dili kullanma becerisi önemli bir etkendir. Sınıf ortamında yapılan etkileşimler, onların iletişim kurma, kendilerini ifade etme, paylaşma, işbirliği yapma ve sorun çözme gibi önemli sosyal becerileri pekiştirmelerini sağlar. Arkadaşlar arasındaki etkileşimler, çocukların sosyal normları öğrenmelerine ve buna uyum sağlamalarına da yardımcı olarak onları toplumsal yaşama ve gelecekteki sosyal ilişkilere hazırlar.

İlkokul dönemi, çocukların sosyo-duygusal gelişimlerinde önemli bir aşamadır. İlkokul dönemi çocukların rekabet ilişkilerini en yoğun yaşadıkları ve övgüler üzerine çalıştıkları bir evredir. Kendi yetkinliklerini keşfetme ve bunlarla gurur duyma, başkasının hakkını teslim etme ve övgüde bulunma, başarıyı paylaşma vb gibi süreçlerle rekabet duygusunu işlemeyi öğrenirler. Öğrenmelerin odağında akademik hedefler olduğu için performansa yönelik rekabet de başlar. Bu dönemdeki öğrenme süreçleri, çocukların kendilerini ifade etme becerilerini arttırarak, özgüvenlerinin ve özsaygılarının gelişmesine destek olur. Bu dönemdeki arkadaşlık ilişkileri ise çocuklara duygusal destek alabilecekleri bir ortam sunar. Bu sayede çocuklar, kendi duygularını anlamlandırma, ihtiyaçlarını belirleme ve ifade etme konusunda daha yetkin hale gelirler. Arkadaş grubunda yer almak, desteklenmek ve kabul edilmek çocuğun kendine olan güvenini pekiştirir. Bu da hem akademik hem de sosyal açıdan sağlıklı bir şekilde gelişmelerini destekler.

Ortaokul dönemi, çocukların sosyal ilişkilerinin daha karmaşıklaştığı bir evredir. Hem akademik hem de sosyal anlamda büyük bir değişim yaşayan çocuklar, bir yandan akademik başarılarını sürdürmeye çalışırken diğer yandan da sosyal ilişkilerini güçlendirmek ve yeni arkadaşlıklar kurmak isterler. Bu yaş döneminde oyuna ilgi azalır, ergenlik belirtilerinin de yavaş yavaş ortaya çıkmasıyla birlikte çocuklar, kendi kimliklerini keşfetmeye başlarlar ve uyum sağlayabilecekleri yeni arkadaş grupları arayışına girerler. Artık sadece bir ya da iki en iyi arkadaş yerine farklı gruplara dahil olabilir veya birden fazla arkadaşlık ilişkisi geliştirebilirler. Benzer ilgi alanlarına sahip olduğu arkadaşlarla daha yakın ilişkiler kurabilir veya belirli sosyal statülerin belirlendiği popüler gruplara dahil olmak isteyebilirler. Bu dönemde, aile ile olan yakın ilişkiler devam ederken arkadaşlık ilişkileri ve grup dinamikleri daha önemli hale gelmeye başlar. Çocuklar kendilerini daha fazla ifade etme ihtiyacı duyarlar ve bu da bazen akranları bazen de aile bireyleriyle çatışmaya yol açabilir. Bu dönemde, çocuklar genellikle arkadaşlık ilişkilerinde farklı zorluklarla karşılaşırlar ve bu durum onlar için hem destekleyici hem de zorlayıcı olabilir. (Yavuzer, 2005)

Ergenlik dönemiyle birlikte, genç bireylerin kimlik arayışı daha da belirgin hale gelir ve arkadaşlık ilişkilerinin temelini grup dinamikleri oluşturmaya başlar. Bu dinamikler gençlerin benlik saygısı ve aidiyet duygusunun gelişmesinde etkin rol oynar. Ergenlik dönemindeki gençler, arkadaş edinme süreciyle birlikte aileden bağımsızlaşma eğilimi gösterirler. Genç bireyler, kendi kararlarını vermeye ve sorumluluk almayı öğrenmeye çalışırken aileleriyle aralarında bazı anlaşmazlıklar yaşayabilirler. Bu evre, gençlerin arkadaşlık ilişkileri üzerinde belirgin bir etkiye sahip olur ve bu etki uzun vadeli sonuçlar doğurabilir. Bu çağda, gençler kendi özgürlüklerini aramak için çaba sarf ederken, zaman zaman eski arkadaşlıklarını sonlandırma yoluna gidebilir ve bunun yerine yeni sosyal çevrelere yönelebilirler. (Kulaksızoğlu, 2005)

Ergenin arkadaşıyla benzer ilgi alanlarına sahip olma ihtiyacı ve kabul edilme arzusu, zamanla daha da güçlenir. Kendi hobileri ve ilgi alanları doğrultusunda ortak noktalara sahip oldukları insanlarla bağ kurma eğilimindedirler ve bu sayede de kendilerini anlaşılmış ve takdir edilmiş hissederler. Benzerliklerin varlığı ilişkilerini güçlendirerek daha derin bağlantılar kurulmasını sağlayabilir. Zamanlarının çok büyük bir bölümünü arkadaşları ile geçirmek isterler. Yaşadıkları zorlukları aileleri yerine arkadaşları ile paylaşmaya yönelirler. Bir arkadaş grubuna ait olmak onlar için kabullenme ve anlaşılmayı da içeren en büyük duygusal desteği oluşturmakla birlikte, arkadaşlar ergenler için birer ayna işlevi görmektedir. Bu dönemde kızlar genellikle daha duygusal arkadaşlıklara yönelirken, erkekler daha çok gruplar halinde etkinliklere katılırlar ve rekabetçi bir yaklaşıma sahip olabilirler. (Parman, 2013)

Ergenlik dönemi her ne kadar gençlerin bağımsızlık kazanma çabasında çevresi ile farklı çatışmalar yaşamasına yol açsa da bu dönemde arkadaş seçimleri daha bilinçli bir yaklaşımla titizlikle gerçekleştirilir ve bu durum bireylerin kişilik gelişimine de olumlu katkılarda bulunur. Bilinçli arkadaş seçimi yapmak, insanların kendi değerleriyle uyumlu olan insanları çevrelerine dahil etmelerini sağlar ve böylelikle daha anlamlı ilişkiler kurmalarına imkan tanır. (Kulaksızoğlu, 2005)

Ailelerin Arkadaşlık İlişkilerinin Gelişmesindeki Rolü

Çocuklar ailelerinde gözlemledikleri davranışları dış dünyaya taşıyarak ilişkilerini geliştirirler. Nitekim çocuklar genellikle aile içerisinde gördükleri iletişim tarzını arkadaşlık ilişkilerinde de yansıtma eğilimi gösterirler. Bir ailede saygı, sevgi, anlayış gibi değerlerin gözetilmesi ve bu değerlere uygun davranışların sergilenmesi, çocukların bu davranışları içselleştirme ve deneyimleme eğilimini artırır. Örneğin bir kişiye sevgi dolu ve anlayışlı bir şekilde yaklaşıldığında, o kişi de diğer insanlara karşı daha empatik ve anlayışlı davranma eğilimi gösterebilir ya da bir ailede dürüstlük kavramının önemini deneyimleyen çocuk da dürüstlük üzerine kurulu arkadaşlıklar geliştirmeye yönelebilir.

Sağlıklı bir aile ortamı, bireylerin kendisini ifade etmesine ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamasına olanak tanır. Aile içerisindeki paylaşımlar, duygusal bağların güçlenmesine yardımcı olur ve bu da bireylerin sosyal ilişkilerini derinleştirir. Çocuk; evde anlatma ihtiyacı olduğunda, değer verilerek dinlenildiğini deneyimleyerek duygusal destek görürse bu tür desteği diğer ilișkilerilerine de taşıyabilir. Böyle bir ortamda yetişen çocuklar başkalarıyla daha güvenli ve sağlıklı ilişkiler kurarak başkalarına karşı daha hoşgörülü ve anlayışlı olabilirler.

Her şeye rağmen çocuklar evi ve okulu birbirinden ayırarak ilişkilerinde farklı rolleri deneyimlemek de isteyebilirler. Evde aşırı uzlaşmacı olan bir çocuk sosyal ortamında kontrol duygusuyla ön plana çıkmayı talep edebilir. Bunu da evdeki yetişkinlerle paylaşmak konusunda her zaman rahat hissetmeyebilir. Bazen anne babaların okulda ya da diğer sosyal alanlarda çocuğunun ilişkilerinin nasıl gittiğine dair merakları yoğun olabilir. Çocuğun bu konuda paylaşıma zorlanmasından ziyade anlatma ihtiyacı olduğunda değer verilerek dinlenileceğinin hissettirilmesi daha önemlidir. (Yavuzer, 2005)

İlişkilerde Yaşanabilecek Zorluklar

Arkadaşlık ilişkilerinde yaşanan sorunlar, birçok farklı nedenle ortaya çıkabilir. İletişim eksikliği, anlaşmazlıklar, rekabet, kıskançlık veya güvensizlik gibi durumlar arkadaşlık ilişkisini olumsuz etkileyebilir. Bunlara bağlı yaşanan çatışmalar, yanılgılar ve yanlış anlaşılmalar ilişkilerde sorunlara yol açabilir. Çocuklarda bulunan saldırgan dürtüsel davranışlar da çocuğun akranlarıyla olumlu bir ilişki kurmasını engelleyebilir. Okul çağındaki çocuklar arasında popülerlik veya dışlanma gibi konularla da sıkça karşılaşılabilir. Çocukların ve ergenlerin arkadaşları tarafından olumsuz yönlendirilmeleri de olasıdır. (Dunsmuir, Dewey ve Birch, 2022)

Arkadaşlar arasındaki iletişim, sağlıklı bir ilişki kurmanın temel taşıdır ancak iletişimin yetersiz olması duygusal açıdan olumlu bir bağlantı kurmayı oldukça zorlaştırabilir. İletişim eksikliği yanlış anlamalara ve güvensizlik sorunlarına yol açarak, arkadaşlık ilişkilerinin derinleşmesini engelleyebilir.

Anlaşmazlıklar ise farklı düşünceler ya da arkadaşların ortak ilgi alanlarının değişmesi nedenleriyle ortaya çıkabilir. Bu nedenle arkadaşların birbirleriyle uyumları bozulabilir. Ortaya çıkan bu farklılıklar art arda gelen tartışmaları tetikleyebilir ya da arkadaşlardan birinin kendini geri çekmesine neden olarak dostluğu zayıflatabilir.

Rekabet, kıskançlık ve güvensizlik de ilişkinin sağlıklı gelişimini engelleyebilir. Özellikle diğer arkadaşlarla paylaşılan zaman, başarılar veya farklı ilişkiler konusunda yaşanan kıskançlık, dostluğun temel taşlarından olan güvenin zedelenmesine yol açabilir. Güvensizlik ise samimiyetin azalmasına ve arkadaşların birbirlerine olan desteğinin sınırlanmasına neden olabilir.

Okul çağındaki çocuklar arasında popülerlik ve dışlanma gibi konular da çocukların sosyal ilişkilerini ve duygusal gelişimlerini etkileyebilir. Popüler olan çocuklar genellikle daha fazla arkadaşa sahip olur, daha çok davet alır ve grup içinde önemli bir rol oynarlar. Bu durumun pozitif yanları bulunurken, popülerlik hedefiyle büyüyen bazı çocuklarda ise yüksek rekabetçilik, dış görünüş üzerinde aşırı odaklanma ve kabul görmenin başarı hedefi haline gelmesi gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Dışlanmaya maruz kalan veya reddedilme korkusu yaşayan çocukların kendine güvenleri azalabilir ve sosyal etkileşimden kaçınma eğilimi gösterebilirler.

Özellikle ergenlik dönemi bireyin sosyal çevrenin etkilerine en açık olduğu dönemdir. Bu dönemde arkadaşların davranışları, değerleri ve seçimleri gençler üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir. Arkadaş baskısı gençlerin kendi değer sistemlerini şekillendirme sürecini etkileyebilir. Gençler, arkadaşlarından aldıkları destekle özgüven kazanırken, aynı zamanda onların negatif davranışlarını da taklit edebilir. Grup normlarına uyum sağlama isteğiyle hareket eden gençler, bazen zararlı alışkanlıklara yönelebilir veya yanlış kararlar alabilir. (Kulaksızoğlu, 2005)

Sorunları Çözme Konusunda Ailelere Öneriler

Çocukların sağlıklı arkadaşlık ilişkileri kurabilmeleri için ailelerin sağlıklı iletişim konusunda uygun ortamı oluşturmaları gerekir. Çocuklarla iletişimde kalarak onların duygularını ifade etme becerisi kazanmaları için zaman ayırmak, sağlıklı bir zemin oluşturmaya yardımcı olacaktır. Duygularını ifade edebilen çocuklar, onların farkına varıp olumsuz duygularını kontrol etme becerilerini de geliştirirler.

Anne babanın çocuğuyla paylaşımları sırasında, gündeme gelen konular, ebeveynin kendi geçmişine dönmesine de neden olabilir. Bu durum anne babanın çocuğun yaşadığı olaylara duygusal bir yükle ön yargılı yaklaşmasına yol açabilir. Bununla birlikte, geçmişte anne ya da babanın arkadaş ilişkilerinde yaşadığı sorun, çocuğun o anda yaşadığı ve yaşayabileceğini düşündüğü sorunla benzer olmayabilir. Bu nedenle ebeveynlerin, direkt müdahaleden çok çocuklarını destekleyici ve dinleyici konumda kalmaları önemlidir. Duygularını ve ihtiyaçlarını sosyal normlar çerçevesinde ifade ederek, içten ve dürüst bir iletişim şeklini kullanmayı öğrenen çocuk, iletişim ve yanlış anlaşılma sorunlarını da asgari düzeye indirecektir.

İletişimdeki bir diğer önemli konu olan empatinin gelişmesi de arkadaşlık ilişkilerindeki anlaşmazlıkların çözümü için önemli bir ihtiyaçtır. Aileler empatinin gelişmesinde en etkili yöntem olan model olmayı kullanabilirler. Aileler, kendi içlerinde yaşadıkları sorunları açık iletişimle birbirlerini anlamaya çalışarak konuşup çözer ise çocuk da bu davranışları gözlemleyerek ilişkilerine taşıyabilir. Çocuğun arkadaş ilişkilerinde problem oluşturabilecek davranışları olup olmadığını gözlemlemek, bu davranışlara karşı çocuğu suçlamadan “Sen böyle davrandığında o ne hissetmiş olabilir?” şeklinde empati becerisini geliştirici sorular sormak çocuğun davranışlarını fark etmesi ve değiştirmesi için bir fırsat yaratabilir.

Tüm bu desteklere rağmen çocuklar arkadaşlık ilişkilerinde sorun yaşayabilir ve yaşadıkları sorunları çözene dek kendilerini yalnız ve mutsuz hissedebilirler. Bu durum son derece normaldir. Çocuklar arkadaşlarını kendileri seçerler. Arkadaş seçimlerinde müdahaleci olmak, sorun yaşadıkları arkadaşları için “O arkadaşından uzak dur.” gibi söylemlerde bulunmak çocuğa sorunları çözmekten çok sorunlardan kaçmak mesajını verir. Çocuğa “Sen de böyle yapsaydın!” gibi eleştiren, yargılayıcı bir dil kullanmak yalnızlık ve mutsuzluk hissini daha da artırarak onu yalan söyleme davranışına itebilir. Bu gibi durumlarda tartışma ve sorunların olabildiğini ancak sorunların çözülebileceğini, ilişkilere ve kendisine karşı katı olmaması gerektiğini, arkadaşını ya da kendisini affetmenin de ilişkinin bir parçası olduğunu hissettirerek olumlu bir dille yaklaşmak çocuğun soruna çözüm bulmasına destek sağlar. Çocuklara ilişkilerde yaşadıkları sorunların çözümü için güvenli bölgede alan bırakarak onları gözlemlemek ve onlara sorunla başa çıkma becerisi kazandırmak sonraki yaşamları için en önemli öğretilerden biri olacaktır. (Cohen, Thompson, Grace, 2022)

Yazan:
Hilal Orhan Geyik
Uzman Psikolojik Danışman

Kaynakça

Cohen, L. J., Thompson, M., Grace, C. O. (2002). Çocuğunuzun Arkadaşlık İlişkileri. Ankara: Arkadaş Yayınevi

Deniz, M. E., Eryılmaz, A. (Ed.). (2019). Sosyal Beceri Eğitimi. Ankara: Pegem Akademi

Dunsmuir, S., Dewey, J., Birch, S. (2022). Akran Zorbalığı. İstanbul: Kuraldışı Yayıncılık

Kulaksızoğlu, A. (2005). Ergenlik Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi

Parman, T. (2013). Ergenliğin Yüzleri. İstanbul: Bağlam Yayıncılık

Yavuzer, H. (2004). Eğitim ve Gelişim Özellikleriyle Okul Çağı Çocuğu. İstanbul: Remzi Kitabevi

Yavuzer, H. (2005). Çocuk Psikolojisi. İstanbul: Remzi Kitabevi

Yavuzer, H. (2005). Çocuk Eğitimi El Kitabı. İstanbul: Remzi Kitabevi